Mehmet Evlendi
"Mehmet nişanlanmış"
“Oğlum
nedir bu durumun senin böyle Kara denizde gemiler batmış gibi?” dedim omuzuna
vurarak. “Uzun hikâye ya, sorma; ne içeceksin sen?” “Çay” dedim tereddütlü bir bakışla suratına.
Suratından düşen bin parçaydı sanki.
“Şevki
Bey demesi beni yanılttı, hiç de aklıma gelmedi beni yemleyeceği; bizden sonra
çıkarken görmüş olabileceğini düşündüm durakta, o anda. Sonradan telefon ettim
bende, yokladım, olmamış öyle bir şey. O zaman anladım yemlendiğimi ve oltaya
takıldığımı. Olsun olan oldu bir kere.”
“Ben yarın memlekete gidiyorum haberin olsun, bir haftalık izin aldım.”
“Hayır
ola, önemli bir şey mi varmış memlekette?”
“Yok
ya, sanmıyorum, gel dediler o kadar. Gidince anlayacağım anlayacağın.”
Çaylarımızı
içerken uzun uzun konuştuk Cumali ile yemekte konuştuklarını ve kendisini
sıkıştırmalarını.
“Köye telefon etmekle tehdit etti beni, bu konuyla ilgili” demişti bana sohbet esnasında.
Masama gelip
oturunca jeton düştü sanki. “Ulan Cumali çocuğun anasına babasına ‘oğlunuz
buralarda kız peşinde koşturuyor, eversenize bunu’ demiştir kesin” dedim elimi
masaya hafif vurarak. İzin almasını başka türlü açıklayamıyordum.
Yakınımdaki
birkaç arkadaşın bana baktıklarını gördüm başımı çevirdiğimde.
Hafta gelip geçmişti hızla, üçüncü dosyamın neredeyse üçte birini halletmek üzereydim. Bu dosyanın yazışmaları ve hakkedişleri diğerlerinden daha azdı. Anlaşılan daha çabuk bitirebilecektim beklediğimden.
Bu arada Mehmet geldi yanıma. Erken dönmüş memleketten. Parmağında yüzük vardı. “Kutlarım arkadaş, baya da hızlıymışsın yahu” dedim gülümseyerek ve elimi uzattım tokalaşmak için. Odadan da tebrik sesleri gelmeye başladı bu arada. Cumali pek oralı değilmiş gibi duruyordu.
“Desenize ataların dediği doğruymuş; iyi arkadaş adamı ev sahibi yapar” dedi Deniz Abi, demesiyle de gülüşmeler başladı. “Hayırlı olsun evladım” dedi Mehmet'e. “Hayırlısıyla Düğün ne zaman?” “İşin açığı bilmiyorum abi” dedi Mehmet utanarak.
Mehmet’in babasına telefon eden olmuş “Oğlunuz yoldan çıkacak” diye. İsmini de vermemiş. Babam da korkmuş bir anda. “Çocuğu büyük şehirde elden kaçırmayalım, bildiğimiz birisi olsun diye ellerini çabuk tutmuşlar. Vardığımın ertesi gün nişan yaptık. Düğün de uzun olmaz herhalde.” Diyordu Mehmet.
"Mehmet evlendi" |
Daha gelişinin üzerinden bir hafta geçmeden, bir daha izin alıp gitti Mehmet memlekete, yine bir haftaydı. Dönüşünde de evlenip geldi.
Artık evli barklı biriydi. Hafta sonları birlikte çıkmayı bırakın neredeyse görüşemez olmuştuk. Oldukça da değişti, birden büyüdü sanki; o çocuksu ruhu kayboldu, ciddi suratlı, pek etrafına bakmayan, burnunun dikine yürüyen Mehmet geldi yerine.
Üçüncü ayımın
bitmesine bir hafta kadar kala üçüncü kesin hesabımı da bitirip teslim ettim
ama diğer ikisinden de ses seda yoktu hala. Tekrar hatırlattık ilgili
görevliye.
Deniz Abiye aktardım durumları. “Tamam, sen karışma artık; gerisini ben hallederim. Onların anladığı dili biliyorum ben” dediğinde anlamıştım durumu biraz daha.
İşi bir an önce çıkartmak ve onay almak için torpile ihtiyaç var demek ki!
İngilizce
kursunun bitmesini bekledim aynı zamanda. O da bittiği zaman Ankara da
bekleyeceğim bir durum yoktu. Bir hafta veya on gün kadar izin kullanacaktım
memlekette ve sonrasında bölgeye dönecektim, planım buydu.
İngilizce
kursu bitti. Sonraki döneme katılamayacağımı bildirdim onlara ve bütün
öğretmenlerimize “hoşça kalın” diyerek ayrıldım oradan. Şimdi bütün işim daire
içinde dosyaların durumunu takip etmekti artık.
Sabahleyin daireye vardığımda çaylarımızı içerken “Gözün aydın Halil, bugün işlerin hallolacak” deyince Deniz Abi, çok sevindim. Öğleyi beklemeye başladık. Can sıkıntısından bıraktığım Oltu taşı teşbihimi elime almıştım yine. Can sıkıntısından sağ elimin işaret ve orta parmağına dolamış tek tek aktarıyordum durmadan.
Nedense
aylaklık hiç iyi gelmemişti bana, sıkıntı bastırıyor, ter bastırıyordu, yakayı
paçayı açıp gömleğin düğmesini çözmüştüm berduş bir halim vardı.
Öğle yemeğini yiyip döndüm odaya ve beş-on dakika geçmeden Deniz Abi göründü kapıda asık bir suratla “Bir oğlun oldu Halil’ciğim” dedi ve masasına doğru yöneldi.
24-07-2017-1100
insan evlenince olgunlaşıyo,mehmette evlenince bu yönde değişimler geçirmiş anlaşılan.. :) elinize sağlık..
YanıtlaSilYazar Yildirim,
Silhem de çok fazla değişim geçirdi. Feleği şaştı garibin. :)
Evlilik bana hep uzak gelen bir konu olarak hayatıma yer alıyor, gerçekten iyi bir şey mi kötü bir şey mi kararsızım :))
YanıtlaSilMücahit Doğan,
Sil"aradığını bulursan mutlu, bulamazsan filozof olursun." demiş bu yüzden filozof olan birisi binlerce yıl önce.
Siz bakmayın kimsenin dediğine "her canlı en az bir defa hata yapma hakkına sahiptir." diyorum ben de. Hiç düşünmeden balıklama dalın bence, ne çıkarsa bahtınıza. Bütün görüntüler zahiridir çünkü. Asıl görüntü anlık ve karşındaki görüntüdür ve işte o gerçektir. :)
yalnız değilsiniz düşünen olarak, insanın var olduğundan beri düşünülen bir konudur, inanın buna. Ne yazık ki bu güne kadar çözüm ve formül bulunamamış! :)
Verdiğiniz öğütleri göz önünde bulundurarak devam edeceğim yola. Sanırım haklısınız çok fazla irdelemeye gerek yok ama direk balıklama atlamak da pek doğru gibi durmuyor bence :) Orta bir yol en iyisi olur sanırım :)
SilMücahit Doğan,
SilHaklısınız elbette, gözü yumulu değil de biraz gözleri açık tutmakta fayda var. Büyüklerin gözlemi ve fikri bence önemli çünkü tecrübe ve yaşanmışlıklarla bakarlar her şeye.
Ne diyebilirim, bahtınız ve yolunuz açık olsun. Dilek ve temennim istediğinizi bulmanızdır. :)
Ben de amiinn diyorum bu güzel temenninize :) İnşallah herkesin gönlünden geçen olur, teşekkür ederim ve iyi geceler :)
SilMücahit Doğan,
SilRica ederim, her şey herkesin gönlünce olsun. :)