"Kır çiçeklerinden bir demet" |
Bir Demet Kır Çiçeği
Birlikte tekrar binmişler arabaya ve eve varmışlar. Arka
koltuktaki çiçek demetini alan adam merdivenlere yönelince kız görünmüş
merdiven başında.
Gözleri ışıl ışıl olmuş, elindeki demeti görünce. Hemen inmiş
merdivenlerden aşağıya ve her ikisinin de ellerinden öperek “hoş geldiniz”
demiş ve çiçek demetini almış gülümseyerek.
Evde bir telaş varmış bu arada, ne olduğunu anlamaya
çalışıyormuş kızın babası ama kimse de bir şey söylememiş o sormayınca.
Akşam yemeği yaklaştığında herkes iyice telaşlanmaya
başlamış ve kız en güzel kıyafetlerini giymiş olarak çıkmış ortaya ve sofraya
gelmiş oturmuş herkese teker teker gülümseyerek.
"Sevinçli Kız" |
Telaş içinde yenilmiş yemekler ve fazla bir sohbet
olmamış. Yemekten sonra ortalık toplanıp temizlenmiş yine ama kahveler için
bahçeye çıkmak istemişler hep birlikte.
Bahçedeki masanın üzerindeymiş çiçek
demeti güzel, ince belli bir seramik vazonun içinde. Vazo, renkli desenleriyle
birlikte bir tablo gibi duruyormuş masanın üzerinde.
Dış kapının tokmak sesiyle irkilmiş herkes bir anda ve kız
koşarak gitmiş kapıyı açmaya ve gelen misafirleri karşılamaya.
"Kır çiçekleri ve Vazo" |
Gelenler yanlarında genç ve yakışıklı oğullarıyla
birlikte, komşu köyden bir aileymiş. “Hoş geldiniz” diyerek içeri buyur etmiş
kız onları ve kendisi de önlerinden yürüyerek masanın yanına getirmiş. Herkes
oturmuş kısa bir hoşbeşten sonra ve havadan sudan sohbetler edilirken kız
kahveleri de yapıp gelmiş bu arada.
Kızın babası anlamış durumu, kızını, biricik kızını
istemeye geldiklerini ve kızının da bu durumdan memnun olduğunu. Kızının memnun
ve sevinçli görünmesi onu teselli ediyormuş.
Gelen aile komşu köyün zenginlerinden olan görgülülüğü,
insaniyetliği ve yardım severliliğiyle tanınan iyi bir aileymiş ve oğulları da
hık demiş burunlarından düşmüş sanki.
Nihayet oğlanın babası kızın babasına ve ev sahiplerine
bakarak “Allah'ın emri ve Peygamberimizin kavliyle biricik tatlı kızınızı
oğlumuza istemeye geldik, methini çok duyduk ve gelinimiz olsun istedik.”
Deyince sevinecekler mi üzülecekler mi bilememişler bir an, sessizlik kaplamış
her yeri.
Söylenenlerse kızın kulaklarında çınlamaya başlamış sessizlik içinde.
Kızın babası kızının gözlerinin içine bakmış bir süre,
kızı hiç görmediği kadar sevinçli ve mutlu görmüş, gözleri gülüyormuş
alabildiğine.
Ev sahibi adam sessizliği bozmuş, kızın babasına bakarak,
geçmiş durumları ve istemeye gelen aileyi tanıdıklarını uzun yıllardır görüşüp
tanıştıklarını, bir bir anlatmış.
Kararın kendisine bırakacaklarını söylemiş
boynunu bükerek. “Çünkü onun hasretini çeken sensin ve acısıyla da yanan
sizlersiniz. Bana kalırsa hemen karar verme, düşün biraz istersen!” demiş ve
oturduğu sandalyesinde geriye yaslanarak kapıya dikmiş gözlerini sanki birisi
gelecekmiş de onu bekliyor gibiymiş.
Tam da beklerken dış kapının tokmağı vurulmuş yine.
Not: 10/13
26-08-2017-19.40
Adım adım mutlu sona doğru yaklaşıyoruz. Bu öykü mutlu sonla bitse de ülkemizde bu konu derin bir yara. Ailedeki küçük sorunları, eğitim hayatındaki başarısızları bahane ederek hiç tanımadığı kişide mutluluğu arayan henüz çocuk yaştaki evlatlarımız bilmeliler ki asıl kurtuluşumuz eğitimdir ve tüm sorunlar da ancak eğitimle aşılır.
YanıtlaSilPaylaşım için teşekkürler. Güzel bir gün dileklerimle, selamlar...
Mukaddes'çe Konuşan Satırlar,
Silsatırlarınıza tamamen katılıyorum, eğitim, insana yönelik, düşünmeyi ve analiz etmeyi öğreten bir eğitim asıl kurtuluştur, hem bireyler hem de toplumsal kurtuluşumuzdur bence de. :)
Bakalım kapı açılınca ne çıkacak? Mutlu son bekliyorum biraz sanki. Ne güzel anlatmışsınız. Kaleminize sağlık...
YanıtlaSilEbemkuşağı,
Silteşekkür ederim, beğenmeniz beni sevindirdi. Tahmininizde yanılmayacaksınız. :)