SAYFALAR

Pazartesi, Eylül 04, 2017

Yavrunuz Kaçırılsa Ne Hissedersiniz? -10 /13

"Kır çiçeklerinden bir demet"

Bir Demet Kır Çiçeği

Birlikte tekrar binmişler arabaya ve eve varmışlar. Arka koltuktaki çiçek demetini alan adam merdivenlere yönelince kız görünmüş merdiven başında. 
Gözleri ışıl ışıl olmuş, elindeki demeti görünce. Hemen inmiş merdivenlerden aşağıya ve her ikisinin de ellerinden öperek “hoş geldiniz” demiş ve çiçek demetini almış gülümseyerek.
Evde bir telaş varmış bu arada, ne olduğunu anlamaya çalışıyormuş kızın babası ama kimse de bir şey söylememiş o sormayınca.

Akşam yemeği yaklaştığında herkes iyice telaşlanmaya başlamış ve kız en güzel kıyafetlerini giymiş olarak çıkmış ortaya ve sofraya gelmiş oturmuş herkese teker teker gülümseyerek.
"Sevinçli Kız"

Telaş içinde yenilmiş yemekler ve fazla bir sohbet olmamış. Yemekten sonra ortalık toplanıp temizlenmiş yine ama kahveler için bahçeye çıkmak istemişler hep birlikte. 
Bahçedeki masanın üzerindeymiş çiçek demeti güzel, ince belli bir seramik vazonun içinde. Vazo, renkli desenleriyle birlikte bir tablo gibi duruyormuş masanın üzerinde.
Dış kapının tokmak sesiyle irkilmiş herkes bir anda ve kız koşarak gitmiş kapıyı açmaya ve gelen misafirleri karşılamaya.
"Kır çiçekleri ve  Vazo"
Gelenler yanlarında genç ve yakışıklı oğullarıyla birlikte, komşu köyden bir aileymiş. “Hoş geldiniz” diyerek içeri buyur etmiş kız onları ve kendisi de önlerinden yürüyerek masanın yanına getirmiş. Herkes oturmuş kısa bir hoşbeşten sonra ve havadan sudan sohbetler edilirken kız kahveleri de yapıp gelmiş bu arada.
Kızın babası anlamış durumu, kızını, biricik kızını istemeye geldiklerini ve kızının da bu durumdan memnun olduğunu. Kızının memnun ve sevinçli görünmesi onu teselli ediyormuş.
Gelen aile komşu köyün zenginlerinden olan görgülülüğü, insaniyetliği ve yardım severliliğiyle tanınan iyi bir aileymiş ve oğulları da hık demiş burunlarından düşmüş sanki.
Nihayet oğlanın babası kızın babasına ve ev sahiplerine bakarak “Allah'ın emri ve Peygamberimizin kavliyle biricik tatlı kızınızı oğlumuza istemeye geldik, methini çok duyduk ve gelinimiz olsun istedik.” Deyince sevinecekler mi üzülecekler mi bilememişler bir an, sessizlik kaplamış her yeri. 
Söylenenlerse kızın kulaklarında çınlamaya başlamış sessizlik içinde.
Kızın babası kızının gözlerinin içine bakmış bir süre, kızı hiç görmediği kadar sevinçli ve mutlu görmüş, gözleri gülüyormuş alabildiğine.
Ev sahibi adam sessizliği bozmuş, kızın babasına bakarak, geçmiş durumları ve istemeye gelen aileyi tanıdıklarını uzun yıllardır görüşüp tanıştıklarını, bir bir anlatmış. 
Kararın kendisine bırakacaklarını söylemiş boynunu bükerek. “Çünkü onun hasretini çeken sensin ve acısıyla da yanan sizlersiniz. Bana kalırsa hemen karar verme, düşün biraz istersen!” demiş ve oturduğu sandalyesinde geriye yaslanarak kapıya dikmiş gözlerini sanki birisi gelecekmiş de onu bekliyor gibiymiş.
Tam da beklerken dış kapının tokmağı vurulmuş yine.

Not: 10/13



26-08-2017-19.40 

 Halil GÖNÜL

Görsel: Google Görseller

4 yorum:

  1. Adım adım mutlu sona doğru yaklaşıyoruz. Bu öykü mutlu sonla bitse de ülkemizde bu konu derin bir yara. Ailedeki küçük sorunları, eğitim hayatındaki başarısızları bahane ederek hiç tanımadığı kişide mutluluğu arayan henüz çocuk yaştaki evlatlarımız bilmeliler ki asıl kurtuluşumuz eğitimdir ve tüm sorunlar da ancak eğitimle aşılır.

    Paylaşım için teşekkürler. Güzel bir gün dileklerimle, selamlar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mukaddes'çe Konuşan Satırlar,
      satırlarınıza tamamen katılıyorum, eğitim, insana yönelik, düşünmeyi ve analiz etmeyi öğreten bir eğitim asıl kurtuluştur, hem bireyler hem de toplumsal kurtuluşumuzdur bence de. :)

      Sil
  2. Bakalım kapı açılınca ne çıkacak? Mutlu son bekliyorum biraz sanki. Ne güzel anlatmışsınız. Kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ebemkuşağı,
      teşekkür ederim, beğenmeniz beni sevindirdi. Tahmininizde yanılmayacaksınız. :)

      Sil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.