"Oyalı yazma"
Anam Babamı İyileştirdi
“Geçer geçer,
fazla ovalama. Kapatalım da toz toprak girmesin bari” deyip bir eşarp bulup
getirdi kendisinin sandığından. Çeyizleri oradaydı. İlk kez görüyordum o eşarbı.
Babam görünce gözleri açıldı. “Yum gözünü” dedi anam ve korsan yaptı babamı.
Korsanların gözündeki kara olur ya babamınkisi beyazdı. Farkı vardı
korsanlığının. Benim babam ak korsan olmuştu benim balyoz yumruğum sayesinde.
Anam o günden
sonra yasak koydu kavga etmemize. “Bu evde kavga eden görmeyeceğim bundan
sonra. Kavga edeni kolundan tutuğum gibi kapının önüne koyarım ona göre” kesin
talimat ve ciddi uyarıydı. Anam o kadar çok gürlemişti ki aslanlar bile kedi
miyavlaması gibi kalırdı yanında. Ben çoktan tırstım, babam benden de fazla
tırsmış gibi görünüyordu karşımda bana bakarken.
Kendim için
değil de en çok babam için üzülüyordum kapının önüne koyulma konusunda. Ben beş
yaşına yeni giren bir çocuğum komşulara bile gitsem kimse hayır demez
alırlardı, çok da severler beni ama babam nereye giderdi ki, hiçbir yere
zavallı babam sabaha kadar soğuklarda kapının önünde kalacak, gelene gidene
rezil olacak, sabaha kadar uyusa bir türlü uyumasa bir türlü, soğuktan uyuyamaz
ya zaten. Ya uyursa donduğu için, sabaha heykel gibi bulursak cansız ve
bembeyaz suratla.
Kararımı
verdim o anda bir daha kavga etmeyeceğim babamla ve hiç kimseyle de. Ev içinde
anam, babam, ablamla hiç mi hiç kavga etmeyeceğim, elimi bile kaldırmayacağım.
Çok güçlüyüm çünkü. Yumruğum balyoz kadar etkili oluyor. Boksör varmış
eskilerden onun da öyleymiş, vurdu mu ölüyormuş vurduğu adam. Birisi ölmüş de
adamcağız üzüntüsünden bir daha o yumruğunu kullanmamaya karar vermiş o
zamandan sonra hiç kullanmamış ve ölen de olmamış başka. Kolay değil dünya
şampiyonuymuş adam.
Anam bana
epeyce nasihat etti dizinin üstüne oturtup saçlarımı ıslayıp tekrar tararken.
Babam da üzgün üzgün bakıyordu. Ablam babamı teselli etmeye çalışıyor, bana
kızgın gözleriyle bakıyordu. İçim kıyılıyordu ama belli etmek istemiyordum. Çok
üzülmüştüm kim ne derse desin. Herkesin gönlünü almanın bir yolunu bulmalıydım.
Anam desen kocasıydı dövdüğüm adam, üstelik üstüne toz kondurmazdı başka zaman.
Birisi kötü bir şey söylesin yanında sıkıysa vallahi bir çaktı mı bir de duvar,
tavan ne varsa orası çarpardı işte.
Ben çok hafif
atlatıyordum durumu, üstelik kucağına aldı beni ve saçlarımı tarıyor tekrar.
Onun da içi çok yanıyor biliyorum bakışlarından tarağı saçlarımın içinde
sürüşünden anladım içinin kor gibi yandığını.
Saçlarımın
taranması bitti. Anamın yanağından öptüm boynuna sarılıp da. Sonra babama doğru
yürüdüm çekinerek. Aslında korkmuyordum ama üzgün olduğu için hata yapıp bir
daha üzerim diye bir çekintim vardı. Yapacağım şeye kızar mıydı sevinir miydi
tam emin değildim.
Aaa! ikisi kavga mı etmişlerdi? önceki yazıyı ben yanlış anladım o zaman..ben sanmıtım,kitap okurken yanlışlıkla eli babasının gözüne değdi..meğersem kavga ediyorlarmış..öyleyse anasının sözü etkili olmuş olmalı,-artık kavga yok dediğine göre..:) güzel hikayeleriniz hiç bitmiyor ve devamlı temenni olmasını dilerim,elinize sağlık..
YanıtlaSilErtuğrul Yıldırım,
Silevet saçı bozulunca kızdı delikanlı. :)
Teşekkür ederim.