"Pazar yeri" |
Pazar Manzaraları
İster
istemez insanın gözüne takılıyor bazı durumlar pazarda dolaşırken. Dikkat
dağıtmak için birebir Pazar yerleri; bir süre dolaşıldığında bir de bakmışsın
kafan formatlanmış.
Dikkat ettiğin veya etmediğin bir sürü şey giriyor beyninin bir köşesine ve zamanı gelir de ortaya çıkar mı, çıkmaz mı bilinmez.
Dikkat ettiğin veya etmediğin bir sürü şey giriyor beyninin bir köşesine ve zamanı gelir de ortaya çıkar mı, çıkmaz mı bilinmez.
Usta
pazarcılar belli oluveriyorlar hal ve hareketlerinden, acemi ya da yeni
pazarcılık işlerine başlayanlar da sırıtıyorlar.
Üç delikanlı
bal satmaya gelmişler, süzme bal satıyorlar, arabalarının üstüne dizmişler
plastik kaplar içinde altın sarısı ballarını.
Delikanlılar kardeş gibi görünüyorlar, birbirlerine çok benzer, aynı fabrikanın imalatı ve aynı ustanın elinden çıkmışlar. Esmer, güneş yanığı yüzleri ve kara kara gözleriyle etrafa bakınıp duruyorlar cin gibi.
Delikanlılar kardeş gibi görünüyorlar, birbirlerine çok benzer, aynı fabrikanın imalatı ve aynı ustanın elinden çıkmışlar. Esmer, güneş yanığı yüzleri ve kara kara gözleriyle etrafa bakınıp duruyorlar cin gibi.
Kendilerine
doğru bir gelen olduğunda hemen atağa kalkıp bir kutu bal satmanın bir çaresini
arıyorlar. Pazarcılık yapanlar genellikle bağırır dururlar, onlar ise sakin
sakin çevrelerine bakınıp bol bol sigara tüttürüyorlar, satışları fena değil
gibi görünüyor.
Belki birisi
nişanlanacak ya da evlenecektir, çeyiz ya da düğün masraflarını deremetlemeye
uğraşıyorlardır el birliğiyle. Bir diğeri askere gidecektir, harçlık gerekli
bir buçuk yıl boyunca.
Pazarlama işi
farklı bir iş, Pazar yerinin kendine has kuralları ve kaideleri var;
bağıracaksın ki seni yedi düvel duyacak, gırtlağını yırtarcasına bağıranlar
vardır, etraflarında kalabalık toplanır sürekli, bazıları seyreder yalnızca,
şamata seyreder, öyle tezgahlar vardır ki ayrılmak istemezsiniz yanından, sirk
gibidir şamatası bol, şakalar yapılır.
“Başım şişti
yavrum hiç durmadı senin çenen bugün be” şikayetleri yapılır şaka yollu,
alınmaz kimse denilene, diyen de ciddi değildir gibi görünmeye çalışır ama
aslına bakıldığında gerçektir durum; uğuldamaya başlamıştır kulakları.
Pazar da
bulunanlar ve pazarcılık yapanlar bilir bu durumu, yaşanan gerçekliktir.
Yanındakileri de bağırmaya teşvik etmeye çalışırlar bağırarak mal satanlar; “bu
işin kuralıdır, yapacaksın arkadaş” çok tanıdık bilinen bir sözdür.
Hiç dikkat
ettiniz mi bilmem ama benim genellikle dikkatimi çeker; alışveriş yapanlar
genellikle kadınlardır, kocaları taşıyıcıdır yanlarında. Acemiler poşetleri
taşır, ustalaşan kocalar da Pazar çantalarıyla gelmişlerdir pazara ve karısı ne
almışsa tezgahtardan alır çantasına koyar poşeti özene bezene, yerleri yanlış
olursa ezilirler, ezilince de vay haline. Ne beceriksizliğin kalır ne de
akılsızlığın eve varıp buzdolabına yerleştirilirken.
Hanım öder
parasını ve kadın yürür arkasından yüküyle birlikte adam devam eder bir sonraki
alınacak ihtiyaca kadar. Kadın durur aradığı malzemeyi bulunca, pazarlık yapar
bazen, seçer dikkatlice ve poşet hazırdır çantaya koyulmak için. Derken
dolaşılmaya başlanır, kadın aradığı bazı şeyleri bulamamıştır tura devam kararı
alır kendince.
Kolay mı ev
ihtiyacını, bir haftalık ihtiyacı hemen bir çırpıda alıp tamamlamak; değildir
elbette, kadın bilir bunu, koca da arkasından peşi sıra Pazar çantasını
çekmesini bilir elbette. Arada sızlanma olsa da duyulacak bir durum değildir,
kimin için uğraşıyor kadın. Yürümeye devam. “Hanım kolum koptu ya, her zaman
aynı şeyi yapıyorsun, bıkmaya başladım ben bu işten, yorulmadın mı daha
gezmekten. Kalanını da haftaya alalım yahu, hadi bitir hemen şu işi”
22-10-2017
Halil GÖNÜL
1/2
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.