Zaman geçtikçe kıyafet çeşitliliği artmaya başlayınca kataloglanmış bu kıyafetlere yönelik değerlendirmeler. Durumu fırsat olarak gören bazıları da daha kolay hayatını devam ettirmek için dikiş yerleri açmaya başlamış ve birer cevize, bademe, bir kısım ahlata, bir kısım buğdaya ne bileyim ne bulunursa getirenlere hayır dememiş dikişçi de ve dağlarda taşlarda gezip dolaşmadan soğuklarda sıcaklarda oturduğu yerden daha fazlasını elde etmeye başlamış. Derken çoğalmışlar, dikiciler çoğaldıkça kıyafetler çoğalmış, çeşitlilik artmış elbette, artık tek tip kıyafetle dolaşmak küçümsenmeye başlamış. Dolayısıyla insanların eğrilik, büğrülükleri kapanıp gizlenmiş böylece.
Ne
garip, zamanlar akıp gittikçe bu sefer de merak edilmeye başlanmış insanların
içleri, kıyafetlerinin içleri. İşte o meşhur çıplak gösteren gözlüğü icat etmiş
birisi de çıkıp ortaya. “İnsanın başına ne gelirse meraktan gelir” dememişler
boşuna. Bazen merak iş açıyormuş demek ki, başlarına. Tecrübe tecrübedir ne de
olsa. Amerika’yı yeniden keşfetmenin alemi var mı?
“İçi
bir, dışı bir olmalı” diye tutturmuş bazıları kazıkları yedikçe. Nasıl
olacakmış o iş, bilen de yok üstelik, en iyi bildiğini söyleyenlerin bile içi
dışı farklı. Kim inanıyorsa! Olabilir mi acaba, merakla bakan var mı?
Bence
olamaz, hani şu “altın kural” var ya işte o altın kurala göre ebatları oluşmuş
insanda bile olamaz içinin dışının birliği. Nasıl olsun canım; birisi bulup
yiyemez göbeği olmaz, bir buldukça bulsurar doymak bilmez; göbek desen alıp
başını gider, otururken masaya, tabureye, sehpaya ihtiyaç duymaz göbeğini sehpa
gibi kullanır. İşe yarıyor demek ki göbekli olmak. Boşuna dememişler “erkeğin
göbeklisi, kadının kalçalısı, yemeğin salçalısı; evin de balkonlusu makbuldür”
diye.
Ne
güzel hayat be, öyle değil mi? Her şeye bir kılıf arıyor ve buluyor şu insan
denilen yaratık. Akan zaman içinde daima gizleyecek bir şeyleri oluyor ve çok
çaba da gösteriyor üstelik yarattıklarını gizlemek için.
Bir
türlü de beceremiyor saklamayı, bir öndekini saklasa arkasından saklanması
gereken başka şeyler bulup çıkarıyor ve yeniden yeniden devam edip gidiyor
işte. Boşuna saklamaya çalışmayın bence her şey ortada aslında görebilene.
Bakar kör olup da görmek istemeyenlere de bolca kıyafet var elbette. Tercih
meselesi.
15-11-2017
Halil Gönül
Görsel: Google Görseller
Ne yazacağımı bilemedim... İnsanlar kimi zaman sevdiğinden kimi zaman çıkar birliğinden kimi zaman gücü yetmediğinden kimi zaman tutkusundan ya da zaafından hatta hırsından diğerinin eksiğini -eksiklerini- görmüyor.
YanıtlaSilİçi dışı bir olsan bile şöyle bir durum da var; "doğrucu davutluktan" hiç bir yerde kabul görmüyor...
bahce perim,
Silhaklısınız doğruculuk insanın kendine gerekli oluyor sadece bence; o da isteyene, istemeyene de lazım değil zaten.