"Demans rahatsızlıkları" |
Bazılarımızın hiç farkına varamadığı dinginleşme dediğimiz durum alında bitişe doğru alınan yoldur. Galiba ellili yaşlardan sonraları ortaya çıkmaya başlıyor genellikle.
Çocuklukta,
gençlikte ve orta yaşlarda gözümüz açık olduğu her an şu an ve şu andan
sonralarını değerlendirip planlar yaparız,
geçmişi düşünmek arada sırada nadir yapılan bir iştir. Ancak ellili yaşlarından sonra insanlar
genellikle geçmişte yaşamaya başlarlar. Geçmiş anıları daima, şu an olarak
işlev görmeye başlar. Gözü açıkken bile geçmişte olanları düşünüp
değerlendirirler, bilinçli yapılan bir durum olmadığını düşünüyorum, beynin
oynadığı oyunlar olarak kabul ediyorum. Beynimize vereceğimiz fazla bir şeyler
olmadığında beyin de kendince geçmiş deneyimlerin kayıtlarını ele almaya
başlayıp tekrar tekrar tasarlıyor.
Kendi
gözlem ve deneyimlerime dayanarak, her gün kendime yeni bir şeyler bulma çabasına
girmeyi seçiyorum. Uykumdan uyandığımda, yataktan kalkmak zor geliyor bazen,
tam uykumu alamadığımı düşünerek yatak keyfi yapmayı seçtiğimde fark ettim ki
bir süre sonra, aslında bu durum uyku değil, tam tersine beynin geçmişe ait
durumları değerlendirdiğini gördüğümde epeyce şaşırdım elbette.
Bir
süre dikkatle izledim benim pelte kılıklı beynimi, çocukluğumdaki, gençliğimde
ve yetişkinliğimdeki olayları evirip çevirip duruyor, yarına veya birkaç saat
sonrasına ait hiçbir çalışması yok olduğunu görünce fırçayı çektim hem de kıl
fırça değil tel fırça. Aklı başına gelir mi hiç, gelmiyor, çok inatçı.
Bu
sefer de aldım elime kızılcık sopasını, yer misin yemez misin verdim kıçına
pelte kılıklının, uyanır uyanmaz, attım kendimi yataktan dışarıya. Anladı sonunda
kendisine neler yapabileceğimi ve yola gelmeye başladı biraz biraz, arada bir
göz attığını fark ediyorum bana, gıcık gıcık gülümsemesi ayrı bir konu zaten.
Çok gıcık ya, bilemezsiniz, nereden bileceksiniz benim pelte kılıklıyı!..
Benim
pelte kılıklı aklı sıra beni Demans’a –hafıza kaybı- doğru sürükleyecek,
çakmadım sanma dedim kendisine ve belli süreden beri genellikle onun
dediklerinin aksini yapıyorum, apışıp kalıyor bir süre ve arkasından inadımı
görünce yağlıyor o da tabanları.
Demans
demişken, en belirgin Demans rahatsızlıklarından olan Parkinson ve Alzheimer
vardır. Her ikisinde de çalışmalar devam etmekle birlikte şimdilik kesin bir
sonuç bulunamamıştır tedaviye yönelik.
Dedim
ya yatakta uyanıp keyif yapmaya çalışırken aslında beyin tembellik yapıyor,
yeni bir şey olmadığı için işleyecek ve üzerinde çalışacak, hep eski bildiği
defterleri karıştırıp duruyor sürekli. Böyle olunca da nöronlarda eksilmeler
oluyor ihtiyaç duyulmadığı için fazlasına, kendilerine ihtiyaç duyulmayan
nöronlar veya başka kısımlar dinlenmeye geçiyorlar, bir süre sonra
tembelleşiyorlar ve nihayet köreliyorlar sanıyorum.
Darwin’in evrim teorisine göre, kullanılmayan uzuvlar zamanla körelip arkasından da yok oluyorlar. Beyindeki durumda bu sanıyorum, kullanılmayan nöronlar bir süre sonra kendilerini ortadan kaldırıyorlar. Hadlerini biliyorlar canım, madem kendilerine ihtiyaç yok, niye ayakaltında dolansınlar ki? Onların da bir hasiyeti, şerefi var öyle değil mi? J
2/2
Önceki bölüm 1/2... 20.01.2018
Halil
Gönül
Görsel: Google Görseller
o zaman beyindeki o yaramaz nöronlara o fırsatı vermeyelim,beyni sürekli kullanmaya devam edelim..🙂 yanlış bilmiyosam demans rahatsızlığına şimdiki gençlikte de sıkça görülür olmuş,sebebini de kimse pek bilmiyo ama psikolojik,sıkıntı falan diyolar..daha şimdiden gençlikte görülürse,yaşlılıkta işleri zor olacaktır o zaman,çok kötü bi durum.. önemli bir konuydu,emeğinize sağlık..🙂
YanıtlaSilErtuğrul Yıldırım,
Silteorik dil kullanmak istemedim yazımda ukala pozisyonuna düşmemek için. Babamın parkinson rahatsızlığından beri -teşhis konalı 5 yıl civarı ama gözlemlerime göre öncesi de var 30 yıl- araştırıyor ve dikkatle gözlemliyorum, gelişmeleri de elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum. Temel nedenin stres olduğu konusunda neredeyse fikrim sabitleşti. bu durum dikkate alındığında yaş faktörü çok önemli görünmüyor ancak beynin kullanımını da bildiğimiz anlamda okumak, yazmak falan olduğu konusunda aynı fikirde değilim. Beyni zorlayacak -çalışmaya- şey alışkın oldukları şeyin tersini yapmak bence. Bahsedilen örnek: kaşığı sağla tutmaya alışıksan solu kullanmaya zorlayacaksın, ne zaman rahatlık hissetmeye başladın çevireceksin kazı yanmasın. :)
Babam şu anda gayet iyi, neredeyse şüphelenmeye başlıyorum parkinsondan. Sıfır hafızaydı, kendinde bile değildi ilk başlarda hatta sanayi bölgesinde 3 gün bir bankta oturmuş polis karakolunun karşısında hiç bir şey yiyip içmeden ve polisler yerinden dahi oynatamamışlar, üç gün sonra bana telefon ettiler de bulunduğum yere getirtebildim. Kendim başka bir şehirde çalışıyordum. Neyse...