Pazar, Ocak 21, 2018

Pazar Gözlemim-42-1- Çocuklukta ve Yetişkinlikte Korku

               
"Çocuk ve Köpek"
 Çocukların korktuğunu, yıldığını gördünüz mü hiç?

                Görmediniz elbette, herkes ana baba olduğunda çocuğunu gözlemleme imkânı bulacaktır isterse tabii ki.                              Bazılarımız bu gözlemleri yapmaya fırsat bulamadığını düşünür bazıları da farkına varamaz olan bitenin ve bir telaş ve koşuşturmadır geçer gider günler. 
                  Bir de bakarlar ki yıllar geçip gidivermiş gözlerinin önünde kendilerine hiçbir şey fısıldamadan.
                “Nerede o günler!” sızlanması sarar yaka paçalarını ve sızlana sızlana göçüp giderler bu dünyadan. Her şey ne kadar da çabuk olup bitmiştir, daha dün mini minnacık bebeklerken şimdi kocaman kocaman birer yetişkin ana veya baba olmuşlardır artık onlar da.
                Evet, çocuklar hiç korkmaz, yılmaz ve yılgınlık, bıkkınlık göstermezler; hep bir çaba içindedirler, uykularında bile hareket eder dururlar. Biz insanlar korkuyu ve yılgınlığı sonradan öğreniyoruz. Yaşadığımız hayat süresince olumlu veya olumsuz çok şeyler yaşıyor bazılarını kendi kararlarımız sonucunda deneyimliyoruz bazılarını ise tesadüfler sonucu yürüdüğümüz yolda devam ederken yol kazası olarak yaşıyor ve deneyimliyoruz.
                Her deneyimimiz çocukken olduğundan farklı olarak bizi başka türlü etkilemeye başlıyorlar. Ya kendimiz zarar görüp acı çekiyoruz ya da çevremiz de dâhil oluyor yaşanılan bu acılara. Dolayısıyla kendimizce kararlar alıyoruz yetişkin olarak. Bir daha böyle yapmayacağım diyoruz çoğu zaman ama geleceğin neler getireceği bilinemediği için yolumuza devam ederken başkaları çıkıyor karşımıza, bazen savaşıyoruz ister istemez bazen de kaçıyoruz belki de. Her ne yaparsak yapalım bu davranış bizim yaşadıklarımızdan öğrendiklerimizin sonucu olarak beynimizde verilen bir karardır.
                Korku yetişkini canlı kalması için gerekli olan bir duygu gibi görünüyor, çocuklarda can tehlikesi varsa aile koruyucudur her zaman belki de korkmamalarını sağlayan budur, ancak yetişkinlikte her hangi bir koruyucu yoktur arkada koruyup gözeten ve kollayan. Can tehlikesi doğduğunda dur diyecek birisinin olmaması korkuyu oluşturan, pekiştiren bir durum.
                Eğer yaşamda ölüm tehlikesi yaşanan birçok karar olmuşsa ilk bir kaçından sonra korku filizlenmeye başlamıştır zaten geriye yaşanılan duygunun derecesi zaman içinde oluşan, filizlenen bu korkuyu pekiştirip taa içimizin derinliklerine saklanan bir hale gelir ve bizim asıl koruyucumuz pozisyonuna bürünür. Tehlike yaklaştığını hissettiğimizde de dur der, dur ifadesi genellikle arkasından kaç ifadesine dönüşerek bütün vücut organlarını seferber edip tehlikeden uzaklaşmayı sağlar; tıpkı ana babanın çocuğu kucaklayıp çekip alması gibi. Korkunun güvenli kolları bizim sığınağımız olmaya başlar.
                Zamanla bu korku abartılır ve elimiz ayağımız bağlanır adeta. Adım atamaz hale gelmeye başlarız. Bunun farkında bile olmadan yaşamımız devam eder gider. Böyle bir durum da bizi yeni deneyimlerden alıkoyar, gelişimimizi ve yeni şeyler öğrenmemizi engeller.
                Eğer yaşam sürecinde aldığımız kararların sonucunda sevinçler yaşarsak cesaretimiz artar her seferinde. Oluşan duygu da buna göre şekillenir.  Her şeyi yapan, karar veren beyin fonksiyonlarımız olduğunun farkında değilizdir, biz yapıyoruz diye düşünürüz. Doğru gibi görünür bu durum, ancak zaman içinde değişiklikler olduğunda bazı farklılıkları gözlemleme ve analiz etme fırsatı buluruz dikkatli bakarsak.
                Bu yüzden koşuşturmalara kısa bir süre de olsa ara verip şöyle arkamıza yaslanarak geriye dönüp bakmak bize bazı şeylerin cevabını verirler. Sorularımıza cevap bulmak için yapılması gereken şey budur bence. Cevaplanamayan sorularımızın üzerlerini kapatarak ve kalın duvarlar örerek etraflarına onları saklayıp görünmez yapmak aslında boşa çabadır. Saklandığını, sakladığımızı düşündüğümüz şeyler günü geldiğinde öyle bir fışkırıp çıkacaktır ki ortalığa, herkes şaşırıp kalacak ne yapacağını dahi düşünemeden sürüklenmeye başlayacaktır duygu selinin önünde.

1/2
Devam edecek.
Görsel: Google Görseller

2 yorum:

  1. korku ve sevgi çocuğun yetişmesinde iki vazgeçilmez unsur..korku,çocuğun ilerde karşılaşabileceği zorluklara göğüs gerebilmeyi sağlayan bir unsur; sevgi de öyle aslında onun sağlığı açısından önemli bir etken..son dediğiniz cümleler çok mantıklı bence..

    "Cevaplanamayan sorularımızın üzerlerini kapatarak ve kalın duvarlar örerek etraflarına onları saklayıp görünmez yapmak aslında boşa çabadır. Saklandığını, sakladığımızı düşündüğümüz şeyler günü geldiğinde öyle bir fışkırıp çıkacaktır ki ortalığa, herkes şaşırıp kalacak ne yapacağını dahi düşünemeden sürüklenmeye başlayacaktır duygu selinin önünde." bu konuda insanı iyi düşünmeye iten anlamlı ifadeler..elinize sağlık..🙂

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ertuğrul Yıldırım,
      teşekkür ederim. Aile içi iletişimin ve yaşamdan edinilen tecrübelerin aktarılmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum, bir tür toplumsal bellek oluşturulmuş olur böylece. Genlerin de yaptığı bu aslında ama genlerdeki durum çook uzun yıllarda oluşuyor.

      Sil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.