Salı, Ekim 31, 2017

Blog’lardan-10-2017

               
"Çiçekler"
Böyle bir adım atmaktaki amacım: Çoğu arkadaşları taklit etmek değil tam tersine o arkadaşların yaptıklarının güzel bir çalışma olduğunu kabul ve takdir ettiğim için, blog yazarlarının birbirini tanımasına yönelik faydalar sağlayacağını düşünmemden dolayı zaman zaman bu tür bir listeyi yayınlamayı düşünüyorum.

                Gördüğüm kadarıyla belli sayıda blogger görünüyor ortalıkta. Gezinip aranmazsa yeni bloglar keşfedilemiyor, ancak bu tür yayınları sağlayan arkadaşların yayınlarında yakalayabiliyoruz yeni bloglardan bazılarını.

Pazar, Ekim 29, 2017

Pazar Gözlemim-27-Gündem Pazarı

"Gelin kurtaralım geleceği"

Cehalet Sergisi

                Bugün Cumhuriyet’in doğuşunun 94. Yıl dönümü ama neresindeyiz hedeflerinin bakalım birlikte isterseniz. Benim gördüklerimi sizler de görüyorsunuz mutlaka eminim bundan ama yine de dertleşmek istedim sizlerle, belki sesime ses katarsınız umuduyla. Hep birlikte seslenmek ne güzel olurdu, geleceğe iz bırakılabilir eminim; mini minnacık oyun ve ana kuzusu küçücük: Ağzında daha süt kokan kız çocuklarının bir dini lütuf gibi cehennem zebanilerine sunulması çabalarının önüne geçilebilir böylece. Duyabilirseniz o çocukların seslerini, çığlıklarını eğer sizler de cılız bile olsa ses çıkarırsanız işe yarayacaktır eminim ve o çocuklar da duyacaktır bu sesleri ve çabalarında daha da dirençli olacaklardır.

Cumartesi, Ekim 28, 2017

Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun


               
Küllerinden alevlenen bir toplumun inanılmaz çabalarla kazandığı CUMHURİYET, bayram şenlikleri içinde kutlanmayı fazlasıyla hak ediyor.
"CUMHURİYET BAYRAMIMIZ kutlu olsun."

Görsel: Google Görseller

Mühendis Roman Yazabilir mi?

Rakamlar

Mühendisin Roman Yazması

Teknik bir kafanın roman yazdığına pek rastlamadım bugüne kadar, belki de var ben duyup okumamışımdır; büyük konuşmak istemiyorum. Ne kadar değişik bir şeymiş bu durum böyle, farkına vardığımda evrimleşebilmenin oldukça uzağındaydım artık.
Hâkimin kararı, mühendisin kazığı, doktorun raporu derken ne hallere düşmüşüz de haberimiz yokmuş meğer. Bol bol okudum hep, ne bulduysam, hikâye, roman, bilimsel kitaplar, polisiye; her birinden de ayrı ayrı zevk aldım ancak bir betonarme proje hesaplamasında döşeme veya kiriş çözmek kadar zevk vermedi çoğu. Hele bir de kolon dengelemesi yok muydu elle hesaplarken; omuz bile verdim kolon dengelenmedikçe.  

Cuma, Ekim 27, 2017

Züğürt Tesellisi

karanlık
Ne saçmalık değil mi? Bazen yazdığımı kendim bile anlayamazken, başkalarının anlamasını bekliyorum, anlayacaklarını düşünüyorum.
Sabırsızca yazıp çiziyor ve tamam diyorum, bir an önce sırtımdan atmak için. İşe yarıyor mu? Evet galiba, emin değilim ama yazıyorum ya, yetiyor işte; hiçbir şey yapmamaktan iyidir diyorum kendimce, züğürt tesellisi.
Yoksa çıldıracak gibi hissediyorum kendimi, korkuyorum kendimden; korkutuyor kendim beni. Nasıl baş edeceğim kendimle, fikrim de yok; çaresizlik galiba bunun adı, öyle duyar gibiyim sanki.
Kendime anlatamadığım şeyleri kâğıda yazıp kâğıdın anlamasını beklemek, kağıtların da başkalarına anlatmasını beklemek biraz uzun hikâye gibi, ne bileyim benim bilebileceğim şeyler değil hani; ne desem boş.

Çarşamba, Ekim 25, 2017

Sarılıp Ağlayamadan Gitti

"Bir Yere Gitmek"

Apar Topar

Canı yanan çocuk ne yapar?
Sordu giderken,
Apar topar;
Bakmadı bir daha
Dönüp arkasına.

Pazartesi, Ekim 23, 2017

Ufaklığın Şartı

Nohut
Yemeklerini yediler gülerek, şakalar yaparak birbirlerine. Sofrayı kızlar topladı birlikte. Ufaklık oyuna gitti hemen sokağa. Elinden gelse her çocuk gibi sokaktan gelmeyecekti. Akıllarına geldi babalarının aldıkları ve kızlardan büyük olanı aldı geldi anasının kucağına bıraktı. Anası bilirdi ne yapılacağını çünkü.
              Ufaklığın dışarıya çıkmasından yararlanarak anası konuşmaya başladı kocasına bakarak sevecen gözlerle.

Pazar, Ekim 22, 2017

Aile Yumağı Nedir?

Aile

Aile Yumağı

                Hiç akıllara gelmemiştir bile belki, yeni çarşaf, nevresim ve yastık yüzü takılmış mis gibi kokan yatakta yatmanın ne demek olduğunu düşünmek.  Hani bazen öyle olur ki başkalarına gayet normal olan bazılarına adeta ulaşılmazdır ya işte o cinsten bir şey belki de.
                Yastık, yorgan var ama nevresim ve çarşaflar oldukça yıpranmış parçalanmış haldeydi, nasıl edip ne yaptıysa kimse bilmeden, elinde çıkageldi sevinçli bir suratla “aldım, aldım” diyordu karşısında çocukların. Çocuklar da şaşkın ve sevinçli görünüyorlardı babalarının karşısında.

Cumartesi, Ekim 21, 2017

Perşembe, Ekim 19, 2017

Kitap-Kafka-Bütün-Öyküler-01

OKUDUM

                Okuduğum kitaplardan birini daha tanıtmaya çalışacağım bu yazımda.

KAFKA-ÖYKÜLER:

"Kafka-Öyküler-01"

(Bütün Öyküler-01)

                                Yazar: Franz Kafka,
                               Çeviri: Göksu Birol,
                                Yayıncı: Yason yayınları,
                                Türü: Hikâye,
                          Sayfa sayısı: 289


Daha öncelerinde Kafka’dan parça hikayeler okuduğumu çat pat hatırlıyor gibiyim ama böyle derli toplu bir kitap okumadığımı kesin hatırlıyorum.
            Özellikle kendim yazma denemelerine başladığımda okumak isteği duymuştum çünkü yazma denemelerine başlayınca okuma alışkanlığım ve okuduğumu anlama şeklim değişmeye başladı; çok açık bir biçimde fark etmeye başladım bu farkı. Önceleri kitabın akışına kaptırıyordum kendimi ve gidiyordum sonuna kadar dümdüz; kitaplarda işlenen konuya okuduktan sonra genel bakıp geçiyordum kendi bakış açıma göre. Özellikle yazarların kelimelerle nasıl oynadığını ve onlarla toplu güreşe girdiklerini hiç mi hiç fark etmiyordum ve fark etmemiştim.

Çarşamba, Ekim 18, 2017

Pazar Gözlemim-26-Küçük Çocuğun Yaptığı


"Çok acıkan çocuk"

“Çok Acıkmış da!”

                Ben beklerken 4-5 yaşlarında bir erkek çocuğu geldi, saca doğru korkusuzca eğilerek pişen pideye bakarken “aman yavrum yanacaksın, dikkat et olur mu? Hani annen yok mu yanında senin?” diye sordu. Yalnızca kadının yüzüne bakan çocuk, hiçbir şey demeden dönüp gitti. Bu arada bir bayan daha geldi sipariş verdi, başka bir adam daha derken benim siparişler hazırlandı. Ücretimi daha öncesinden ödedim.

Salı, Ekim 17, 2017

Pazar Gözlemim-26-Sıkı Para Politikası

               
sac-pidesi
İkindi vakti Pazar pazarında dolaşıyorum fiyatlar hakkında bilgi edinmek için. Fiyatlar genellikle akşam vaktine doğru düşmeye başlar hızlı biçimde. Almak istediğim çok fazla bir ihtiyacım yok ama yine de dolaşmak hoşuma gider pazarları. Bir canlılık vardır Pazar yerlerinde, hayatın akışını hissederim oralarda.
                İnsanların yaşam kavgaları yansır Pazar yerlerine ve yaşamın ta kendisidir Pazar yerleri benim açımdan. Acizlikler, çaresizlikler, sevinçler, üzüntüler kısaca insana ait ne kadar çeşitlilikte hal ve hareket varsa yansımalarını görebilmek mümkün olur her zaman.

Pazartesi, Ekim 16, 2017

Fatma'nın Okey Partileri

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”
"Okey karesi"

BÖLÜM-27

KIZIM BİTMİYOR MU DAHA BU OYUN?

KAŞIK

         “Anne bir çay daha versene bana lütfen” dedikten sonra okeyi dışarıya atarak kahkaha atmaya başladı, sayı tablosuna bakarak “arkadaşlar bu sefer benden kaçmaz bu parti” diyerek mutfak tarafına baktı sinirli tavırla. 
       Gelen giden yoktu.  Taşlar karıştırılmaya başlandı ve dizilmeye geçtikleri sırada ilk beş adet okey taşını dizdikten sonra tekrar baktı ama gelen giden yoktu hala.

Pazar, Ekim 15, 2017

Yusuf Okumaya başlayacak mı?

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”

"Kızgın"

BÖLÜM-26

YUSUF’UN OKUMA HEVESİ

KAŞIK

        Nasıl bir insanlıkmış bu ya? Diye sordu kendisine defalarca. Her soruda yumruklarını sıkıyordu bilmeden. Veysel’in odaya geldiğinde yumrukları sımsıkıydı hala. “Ne o oğlum beni mi yumruklayacaksın, nedir alıp veremediğin benimle?” dedi Yusuf’a gülümseyerek.
                “Ne yumruğu ne alıp veremediği, sen ne diyorsun kanka?” dedi Yusuf şaşırarak Veysel’e. “Şu ellerine bir baksana sen” deyince Veysel, ellerine baktı bir an Yusuf ve sımsıkı olduklarını ve mosmor renklerini görünce birden açtı avuçlarını. Anlamıştı ne demek istediğini Veysel’in.

Cumartesi, Ekim 14, 2017

Yusuf Hastaneye Nasıl Girdi?

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”

"Hüsnü Beye Çiçek"
BÖLÜM-25

YUSUF’UN GELİŞİ

KAŞIK

                Yusuf çıkageldi elinde yiyecek, içecek ve çiçekle. Heyecanlı görünüyordu, biraz da terli. Epeyce uğraşmışa benziyordu. Koridora çıktığında Veysel’in odasını sordu görevliye.              İşaret ederek gösterdi odanın yerini. Konuşmasının bitmesini beklemeden koşturarak ilerledi odanın kapısına doğru.
                Odanın kapısından “vay benim kardeşiiim, gelmiş geçmiş olsun” diyerek ilerledi yanına doğru. Bir anda elindekileri ne yapacağını şaşırarak ellerindekilere bakıp sonra koydu sehpanın üzerine. “Yiyecekler sizin, çiçek Hüsnü Amcaya” dedi ve Veysel’e sarıldı hasretle. “Özlemişim yahu, özletme bu kadar kendini bir daha” diyerek güldü.

Cuma, Ekim 13, 2017

Kaşık-24-Ana-Oğul Sohbeti

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”

"Ana-Oğul sohbeti"

BÖLÜM-24

ANA-OĞUL SOHBETİ

KAŞIK

                “İnşallah anacığım inşallah. Allah o günleri gösterir bize değil mi?” dedi Veysel lokmasını ağzına alırken.
                “Oğlum sakın unutma, can bedende sağ oldukça çok su akar bu derelerden. Suyun sesini dinle sen. Huzurunu kaçırıp da kendine eziyet etme hiçbir zaman. Bu beden hesabını sorar sonra sana.

Perşembe, Ekim 12, 2017

Kaşık-23-Hüsnü Bey Neden Ağladı?

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”

"Anlatılamayanlar"

BÖLÜM-23

HÜSNÜ BEY AĞLAMIŞ

KAŞIK

Hüsnü bey ağlamış, belli oluyordu halinden her ne kadar belli etmek istemese de. Kızarmıştı gözleri.
İçi yanıyordu çok susamıştı ama içinin yanması başka şeylerdendi biliyordu bunu kendisi de dünürü de. Şu işe bak "ne oldum dememeli ne olacağım demeli" diye boşuna dememişler.

Çarşamba, Ekim 11, 2017

Kaşık-22-HÜSNÜ BEY’İN DURUMU

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”

"Hüsnü Bey odasında"

BÖLÜM-22

HÜSNÜ BEY’İN DURUMU

KAŞIK


 “Şu koridordan yürüyün sağdaki beşinci odada yatıyor, oda numarası 305 efendim, geçmiş olsun, hastamız gayet iyi.” Dedi gülümseyerek bayan. 
Genç 30 yaşlarında kısa sarı saçlı bir bayandı ve ayaktaydı söylerken. Sultan bir anda yakaladı kadının kafasını ve her iki yanağından da öptü, iş bittiğinde kendisi de şaşırmıştı yaptığına ve karşısındaki genç sarışın bayan şaşkın ama ağzı kulaklarında memnun görünüyordu şaşkınlığını hemen atmıştı.

Salı, Ekim 10, 2017

BEYİNSİZ BEDENİM VE BEN!

             
Harita
  Her ne kadar görmezlikten gelsem de gözüme batıyor karanlık. “Dur be bekle” diyorum çok zaman.  Artık öyle bir hal aldı ki gözlerim bile “gör” demeye başladılar.

                Bütün dünya görmezden gelip görmezken ben görmeli miyim?

                Ne tuhaf! Bir yanım “gör” diyor, diğer yanım “görme, ettiklerini bulsunlar “diyor.
            Hangisine uyayım, uymalı mıyım ya da?
          Bir yangın varsa orta yer de, bir gün mutlaka bana da ulaşacaktır söndürülmezse eğer.

Kaşık-21-Hüsnü Bey Öldü mü?

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”
"Hüsnü Bey ameliyattan çıktı mı?"

BÖLÜM-21

HÜSNÜ BEY’İN DURUMUNU ÖĞRENECEK SULTAN

KAŞIK

               Esmer hemşirenin gösterdiği bankoya doğru hızlı adımlarla yaklaştı korkuyla karışık. İçinde bir tuhaflık vardı. Sormak istiyordu öğrenmek için dünürünün durumunu ama korkuyordu da diğer taraftan. 

Pazartesi, Ekim 09, 2017

Kaşık-20-Hüsnü Bey'in Hayali

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”
"Tenha koridorlar"

BÖLÜM-20

HÜSNÜ BEY’İN HAYALİ

KAŞIK

                Sultan hastaneye vardığında herkes dağılmış ortalık tenhalaşmıştı. Neydi o gündüz hali, anacık babacık günü gibi, herkeste bir koşturmaca bir telaş.
               Herkes bir can kurtaracakmış gibi koşturuyordu. Kolay iş değil şu hastane işleri de kendi dertleri yokmuş gibi insanlar bir de başkalarının dertleriyle uğraşıyorlar. Kendi dertlerini unutuyorlardır her halde, ya da sabah gelince dolaplardan birine kilitleyip sen bekle burada diye tembihliyorlar akşam giderken de elinden tutup çıkarıyorlar galiba. Başka nasıl baş edebilirler ki.

Kaşık-19-Sultan'ın Telaşı

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”

"Bahçe kapısı"

BÖLÜM-19

SULTAN’IN TELAŞI

KAŞIK

                Neredeyse geçmek üzereydi mahalle durağını otobüs, camdan gördüğü kişiler takıldı gözüne. Dikkatlice baktığında farkına vardı mahallesine geldiğinin. Telaşla kalktı bağırmaya başladı “İnecek var, inecek var” diye. Etrafındakiler de şaşırdı bu duruma ve bir şey olmuşçasına herkes başını çevirdi arkaya doğru.
                Hele ki fark etmişti gelindiğini tam da zamanında yetişti arka kapıya. Durakta indi ama kalbi küt küt vuruyordu göğsünün sol yanını.
               Etrafına bakındı kaş altından ve evine doğru yöneldi hızlı adımlarla. Bir telaş vardı üzerinde. Kimseler görsün istemiyordu kendisini nedense. Bir anlam veremedi bu duygusuna ve yürümeye devam etti kendinden emin adımlarla.

Pazar, Ekim 08, 2017

Kaşık-18-Otobüsteki Kız

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”

BÖLÜM-18

OTOBÜSTEKİ KIZ

KAŞIK

"Şehiriçi yolcu otobüsü"

                Sultan tekrar odaya geldiğinde Veysel uyanıktı. Uyanık olduğunu görünce rahatladığını hissetti bir anda kendisini “oğlum refakatçi ben kalacağım yanında” dedi gülümseyerek, tıpkı çocukluğunda hasta olduğu zamanlardaki gibi hayalinde canlandı. Neydi o günler, unutulup gitmişlerdi, ateşler içinde yanıp tutuştuğu günlerdi. Sıska zayıf vücudu nasıl da direnmişti hastalıklara geceler boyunca. Gözüne bir damlacık bile uykular gelmemişti hiç.
                Ellerinin içine aldığı Veysel’in yüzü gülüyordu anasına bakarak. “Ah anam benim, fedakâr, cefakâr anam. Sen varken bana bir şeycikler olmaz hiç korkma sen olur mu? Keşke yapmasaydın desem de faydası olmayacak biliyorum, iyi etmişsin diyeyim de sen de rahatla bari” dedi ve boşta olan elini koydu Sultan’ın yanağındaki elinin üstüne.

Cumartesi, Ekim 07, 2017

Kaşık-17-Veysel'in Refakatçisi

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”
BÖLÜM-17

VEYSEL’İN REFAKATÇİSİ

"Hüsnü Bey bayıldı"

KAŞIK

                Veysel tedirgin oldu yattığı yerde, ne olup bittiğini koridordan gelen gürültülerden anlamaya çalışıyordu ancak bir netlik yoktu söylentilerde. Öyle olsa da tahmin etmişti Hüsnü Bey olduğunu. Yatağından doğrulmaya çalıştı ama yapamadı.
            Yorgunluğu henüz üzerinden atamayan Veysel, başını yastığına yaslayarak uyumaya çalıştı, biraz uyusam rahatlayıp dinleneceğim diye düşünüyordu, kafasının içinde dolaşıp duran düşüncelerden de kurtulurdu belki de. Umutla yumdu gözlerini.

Cuma, Ekim 06, 2017

Yalnızlık bu kadar mı güzeldir!-2/2-geçmişteki haberler

Geçmişteki Gelecekten Haberler

            Çok nefis bir yemek olmuştu kendisi için. Tam doymamıştı ama bu günlük idare ederdi.

Perşembe, Ekim 05, 2017

Yalnızlık bu kadar mı güzeldir!-1/2

           
"Yalnız"
           Yalnızlık bu kadar mı güzel olur dedim ilk defa ömrümde. Bir düşünün isterseniz, koskoca bir dünya ve içinde siz tek başınıza. Ne bir sinek ne bir gürültü var çevrenizde, ıpıssız ortam. Bir tek kendinizlesiniz. Ancak bu kadar rahatlığa rağmen içiniz o kadar kalabalıktır ki sanki bütün geçmişiniz içinizden bağrışıyordur var güçleriyle avaz avaz. Çook uzaktan geliyor gibidir sesleri aslına bakılırsa fazla rahatsız etmezler sizi. İçlerinden bazı sesler vardır ki sızlatır yüreğinizin bir parçasını isteseniz de istemeseniz de elinde değildir bir şey yapmak, susturamazsınız yüreğinizin o köşesini. Nasıl da işgal etmiş o köşeyi, bir türlü kopmaz yerinden. Boşa çaba harcamayın bence, dinleyeceksiniz arka fondan.

Çarşamba, Ekim 04, 2017

Eskilerden Şarkılar


Yön-Yöntem

"Yön-Yöntem"
Herkese çok kolay gelen ve günlük periyodik yaşamın içinde olup bitenler bazen o kadar zor işler gibi görünüyor ki: başkalarına açılsan şaşırıp ya “manyaklaşmış, kafayı yemiş” derler içlerinden, burun kıvırıp yollarına devam ederler ya da bolca akıl vermeye kalkarlar gülerek, küçümseyerek.
Durumunun farkındadır insan aslında ama bir türlü harekete geçemez, korkar kıpırdamaktan.

Dünyanın Anası Ölmüş mü?

"Dünya'nın Anası Ölmüş mü?"
Acı var mı acı?

Salı, Ekim 03, 2017

Duyguların Analizi-2/2

Sana bir şey daha söyleyeyim mi, ister misin?

"Yüzleşme"
Dost acı söyler derler bilirsin. Ben senin her ne kadar acımasız bir düşmanın olsam da yine de sana en yakın ve her zaman seninle birlikte olan kişiyim.
Sen kendine bile acımıyorsun. Öyle değil mi? İyi düşün, acıman var mı zerre kadar kendine?
Acıman olsa bu kadar yüklenmezsin bu ete kemiğe. Bu et ve kemik her zaman lazım sana, onlarında ihtiyaç duyduğu şeyler var ayakta kalabilmeleri için, seni de ayakta tutmaları için.

Ümmüşen-Gönül Geçmiyor


Ümmüşen-Düş Vurgunu


Hasret


Ümmüşen - Sezenler Olmuş

Görsel: Youtube

Pazartesi, Ekim 02, 2017

Duyguların Analizi-1/2

         
"Karşı karşıya bakmak"
  “Etrafta bir sürü gürültü varken sessizlik çekmek, bir o kadar da hareket ve kalabalık varken hareketsiz, yalnız kalmak. Nasıl bir duygu mu? Anlatması zor, hissediliyor sadece, aynı durumda olan bütün yalnızlar da aynısını yapıyordur eminim.”
            Duygularını anlamaya çalışıyor derin iç çekişlerle kısık sesli televizyona yoğunlaşmaya çalışıyordu üçlü koltukta sırt üstü uzanmış haliyle. İçindeki gürültüye karşın şaşırtıcı bir sakinlik hissetti bir an ve şaşırdı böyle huzuru uzun zamanlardır hiç hissetmediğini fark etti, gözleri doldu istemeden. Sevinç mi yoksa üzüntü mü anlayamıyordu.
            Neden, neden? Diye soruyor fakat bir sürü neden düşünmüş ve teslimiyeti kabullenmiş olmasını değerlendiriyor, her değerlendirmesinde fikir ve kararları değişiyordu sürekli.

Pazar, Ekim 01, 2017

Pazar Gözlemim-25-Cıvata ve İnsan

            İnsan değişir mi? Değişiyor mu?
Cıvata

                Sordum kendi kendime, uzanmış TV seyrederken. TV de Avustralya da yapılmış olan değişik tarzlarda  evleri seyrederken.
                İnsanların değişmesi yaşam süreleri içinde pek olası gibi görünmedi bana. Kolay da değil gibi geliyor, üzerinde düşününce.
                Bu durumu anlatabilmek için nasıl bir örnek seçebilirim diye düşündüm bir süre.                  “Cıvata, cıvatalar” geldi aklıma birden. Cıvatalardan yapılmış heykeller canlandı gözlerimin önünde.
             Evet, evet cıvata ve cıvatalardan yapılmış heykeller.