Cuma, Kasım 30, 2018

Ne Olacak Bu Memleketin Hali?-10

Emevi, Abbasi Karışımı Kafalar

Evet, kafamda dolanıp duranlarla neredeyse birebir örtüşen ilgili araştırma sonuçları, çok şeyi net bir şekilde açıklıyor kendi başına. 1979’da köyü ve köylülüğü görenler olmuş zaten. Elbette başka görenler de var. Üstelik bu araştırma genellikle 1975-79 arasında yayınlanan mahalli ve genel gazeteler taranarak ve verileri tekrar elden geçirilip analiz ederek bulunabilenler. Daha başka yapılan araştırmalar da var mutlaka ama kimsenin ne duyduğu var ne de kulak kabarttığı yok. Herkes kendi dünyasında geziniyor, kesinlikle başkalarının sınırlarını aşmak gibi bir iyi niyet yok bana göre.

Perşembe, Kasım 29, 2018

Ne Olacak Bu Memleketin Hali?-9

SONUÇ:

                Görüldüğü üzere 35-40 yıl öncesi basit bir araştırmaya dayanarak ortaya çıkan sonuçlar ilginçtir bana göre. Her ne kadar inceleme düzensiz kentleşmenin şiddet olaylarına kaynaklık ettiğini belirtmiş olsa da asıl mesele yönetim anlayışından kaynaklıdır.

Çarşamba, Kasım 28, 2018

Ne Olacak Bu Memleketin Hali?-8

Kimler Göç Ediyor ve Neden?

                Özellikle belirtmeliyim ki bu araştırma beş büyük kent için yapılmıştır. İstanbul, Bursa, İzmir, Gaziantep ve Adana.  Aslına bakıldığında diğer kentlerimizde de fazla bir fark yoktur. Büyük kent veya küçük kentlerde de kendi çapında benzerlikleri taşımaktadır. Özellikle kendi deneyimlerimden de biliyorum ki Doğu Anadolu’nun kentlerinde nüfus artışı yer yer yüzde beşten dokuza kadar çıkabiliyordu. Hatta unutamadığım bir söz kulaklarımda çınlar durur. Yıl 1985-86 olmalı, Tatvan’da fuar açılmıştı ve çalıştığım kurumun da bir yeri vardı. Komşulardan birisi Sağlık Bakanlığı idi. Elli yaşlarında şapkalı bir adam ortadaki masaya abanarak elinde ceketini gösterir halde “Hemşire, hemşire, aha bu ceketi karının sırtına atsam gebe kaliy. Şaşırıp kaldım, var mı çaresi?” dediğinde gülmek geldi birden ve herkes gülüşmüştü. Ben ayrıldım kendisine çareler anlatılırken.

Salı, Kasım 27, 2018

Ne Olacak Bu Memleketin Hali?-7

Kent ve Şiddet

                Evet, kent şiddet doğurur mu? Başka bir deyişle kentler şiddetin kaynağı olabilir mi, eğer oluyorsa nasıl oluyor?..
                Elbette kentler yaşam alanlarıdır ve aynı zamanda köy gibi kırsal yerleşim alanlarına göre imkânların daha geniş oldukları yerler olarak düşünülür. Milli gelirden daha fazla pay alırlar kentlerde oturanlar genel olarak. Ancak bu payın ne şekilde dağıldığı önemlidir. Yeterli midir? Doğru dağılım var mıdır?.. Sorular elbette çoğaltılabilir…

Ne Olacak Bu Memleketin Hali?-6

Gecekondu

Köylü-Şehirli, Köylüleşen-Köyleşen Şehirler

                Her şeyin kontrolsüz olarak memleket içine girmesi, insanların tüketim alışkanlıklarını ve kılık-kıyafetlerini değiştirmesi gerçekleşiyor ancak kafalarının değişmesi mümkün olmuyor. Bu arada Amerika ve Avrupa’ya bağımlılık sürekli artıyor, kimsenin sesi çıkmıyor yani engel olunabilecek güç olmuyor. Bu durum zaten çok şeyi açıklamaya yetiyor.

Pazartesi, Kasım 26, 2018

Ne Olacak Bu Memleketin Hali?-5

Yeni Türkiye’de Yaşam

                İşin başında sözde 500-600 kelimelik bir blog yazısı düşünürken oldukça uzadı yazı biliyorum. Bu günü anlayabilmenin yolu geçmişi iyi anlamaktan geçtiği düşüncemle genel olarak bir çerçeve çizmeye çalıştım kendime göre.
                Bu çerçevenin içindeki Türkiye’nin durumuna ancak gelebildiğimize göre şimdi de Atatürk sonrası Türkiye’ye bakalım.

Ne Olacak Bu Memleketin Hali?-4

Türk’lüğü Kafasına Takmış

                Nihayet Mustafa Kemal diye birisi çıkıyor ortaya. Kafasına takmış Türk diye, ben Türkoğlu Türk’üm diye yanıp tutuşuyor. Kendinden bilir her kişi her şeyi gibi bir tarifle çok iyi analiz etmiş yıllarca dağ taş cephelerde yokluklar içinde koşarken. Kendini onlara onları da kendine yakın bulmuş soyunmuş işe.

Pazar, Kasım 25, 2018

Ne Olacak Bu Memleketin Hali?-3

Osmanlının Değişimi

                Gelelim ilk başta bahsettiğim soruya: “Ne olacak bu memleketin hali?”
                Osmanlı imparatorluğu çöküyor, karışık milliyet ve dinlerden oluşan toplum ayrışarak bölünüyor. Bunlardan ortaya çıkan bir de Türkiye var. Türkiye’nin oluşumu da aslına bakılırsa çok ilginç bir detay. Neden mi?

Cumartesi, Kasım 24, 2018

Ne Olacak Bu Memleketin Hali?-2

Türkler ve Araplaşan Osmanlı İmparatorluğu

                Türkler, biliyorsunuz hep dağlarda göçebe olarak yaşamış guruplar halinde. Doğanın zor koşullarına karşı savaşarak ayakta kalmanın yollarını her zaman bulmuşlar derken kalabalıklaşmaya başladıkça, hayvanları da kalabalıklaşıyor elbette. Hem insanlara barınak hem de hayvanlarına otlak gerek, çevrelerini genişletmeye başlıyorlar arada bir. Bu sırada savaşmanın gerekliliği ortaya çıkıyor ve savaş sanatında ustalaşmanın gerekliliğini fark ediyorlar. Ok, yay kullanmada, at hâkimiyetinde üstlerine yok.  Bu durum büyük beyliklerin ve güçlü devletlerin dikkatini çekmeye başlıyor.

Ne Olacak Bu Memleketin Hali?-1

Şapka

                Oldukça uzun zamandır “Ne olacak bu memleketin hali?” diye düşünüyordum. Üstüne üstelik pdf formatında bulabildiğim kadar Türklerle ilgili bir sürü kitap indirip okumaya başladım. Okudukça iştahım kabarmaya başladı. Daha da meraklanmaya başladığımı fark ettim. Türklerin ilk beylik dönemlerinden itibaren günümüze kadar oldukça geniş kaynak bulduğumun farkında olmadan geceli gündüzlü okumaya başladım. Öyle oluyordu ki bazen artık gözlerimin kelimeler arasında adım atacak hali kalmıyordu ve bir kelime üzerinde abanıp kalmış oluyordum. En nihayetinde yatağa atıyordum kendimi ve hayalini kurarak canlandırmaya çalışıyordum o dönemleri. Oldukça başarılıydım hayal kurma konusunda. Uyuyuveriyordum hemen. Güzel de bir uyku çekmiş oluyordum on saat kadar uyuduktan sonra.

Yeni Harfler Nasıl Öğrenildi?

"Başöğretmen Atatürk"
                İsmet İnönü'nün anılarında okumuştum yanlış hatırlamıyorsam, yeni alfabenin kabul edilme hikayesini ve tüylerim diken diken olmuştu. Atatürk'e hayranlığım katmerlenmişti.

Cuma, Kasım 23, 2018

İnekler Boynuzlu mu Olmalı, Boynuzsuz mu?

"Armin Capaul, İsviçre'de bir çiftçi"

İnekler Boynuzlu mu Olmalı, Boynuzsuz mu?

            Evet, sevgili okurlar, ilginç bulacağınızı düşündüğüm bir haber hakkında yazmaya karar verdim bu sefer. Sizler de duymuş veya okumuşsunuzdur mutlaka bu haberi. İsviçre de 65 yaşlarında bir çiftçi uzun bir süredir mücadelesini verdiği ineklerin boynuzlarının kesilmemesi hakkında referanduma giden kararı bekliyor.

Nobel Vakfı Yöneticilerine Önerimdir

Nobel Vakfı Yöneticilerine Önerimdir

                Öncelikle bu başlığı neden attım? Açıklayayım hemen. Bilindiği üzere Nobel vakfı 1900’ler de kurulmuş olan bir vakıftır. Kendine göre seçme kriterleri doğrultusuna uygun düşen bilimsel çalışmaları teşvik etmek amaçlı ödüller verir. Gerçi siyasi amaçlardan da söz edenler yok değildir ama ben art niyetsiz bir kurum olarak dikkate alarak Dünya barışına katkısı olacağını düşündüğüm başka bir yan önereceğim. Amaç insanların aydınlanması ve düşünmelerine yönelik olmasıdır. En azından ben öyle değerlendiriyorum.

Perşembe, Kasım 22, 2018

Nobel Ödülü Almak - Ateist Olmak

Nobel Ödülü Almak-Ateist Olmak

                Bir söz var ya hani tam aklıma gelmedi “Bu ne lahana, bu ne turşu” derler galiba. Siz de buna benzer söylüyorsunuzdur eminim başlığı okuyunca.  Bilmem, birden aklıma geliverdi bir şeyler okuyup yazarken. Elbette bu gün yaşadığım birkaç olayın da ilgisi var sanıyorum.

Çarşamba, Kasım 21, 2018

Her Şey Kader mi?

Kader

Attila İlhan’ın - "Defterler 6 - Ulusal Kültür Savaşı" ( Özgür Yay-1986)  kitabını okumaya başladım. Atila İlhan’ın 1982-85 yılları arasındaki köşe yazılarından derlenerek, genel olarak “Türk Aydını, Çağdaşlaşma ve Batı kültürü, Laiklik, Türkiye’nin uluslaşması gibi konulardaki yazılarından oluşmuş.
İlk başlarda üstünkörü okumaya başladım. Ancak ilerledikçe yazılar tanıdık gelmeye başladı. Hafızam “Bildik, tanıdık bu yazılar, geç geç” diyordu bana. Doğruydu hafızamın dediği. Yazılar genellikle tanıdıktılar çünkü genellikle her gün olmasa bile haftada en az üç veya dört yazısını okurdum köşesinden.

Salı, Kasım 20, 2018

Sabahların Erken Saatlerinde Neler Oluyor?

Neşeli Sabahlar
                İlk kez dikkatini çekmişti Zafer'in o sabah gördükleri. Hoşuna gittiği için genellikle sabahları erken kalkmaya gayret etmeye başlamıştı. Yaz ortalarında bir alacakaranlıktı. Daha güneş görünmüyordu, insanlar kalabalıklaşıyordu gitgide ve bayram yerine dönmüştü adeta ortalık. Konuşmalardan kolay anlaşılıyordu nereye gidecekleri, kimin işine gidecekleri.
            Sigarasını yakıp seyretmeye başladı kalabalığı. Bir taraftan da kuş sesleri geliyordu ağaçlardan. Bazen kuş sesleri bazen de kalabalığın sesleri bastırıyordu bir birinin seslerini. Yarışıyordu insanlarla kuşlar sanki.

Pazartesi, Kasım 19, 2018

İnsanların Kılıkları

Kılıklar

Şu insanların üstündeki kılıkları bir atsan
Neler çıkacak kim bilir?
Neler dökülecek ortaya,

Pazar, Kasım 18, 2018

Can Yaşar Canım İçinde

Can Yaşar Canım İçinde

Ben acıya acı demem,
Acı candan bezdirmeyince;
Gam, kasavet yüklese de yüreğime.
Ben canı taşırım canım içinde,
Ben düşersem o düşmesin diye.

Cumartesi, Kasım 17, 2018

Zafer'in Dönüşümü

Namus-Aldatma
                İnsanların damarlarına işleyen kavramlar gibi görünen bu kelimelere bakışını düşündürmüştü öğrencilik yıllarında karşılaştığı ve duyum aldığı durumlar. Üniversite yılları çok farklı konularda düşünmesine neden olmuştu Zafer’in. Çocukluk yıllarında bir yaşlının dedikleri gelirdi aklına: “Bak yavrum, başkalarının kız kardeşlerinin namusu da senin kız kardeşinin namusu gibidir; yan –kötü gözle- bakma sakın.”

Umurunda Olmaz

Umurunda Olmaz

Bazen dağlara yaslandım dersin
Kendi kendine;
Dağlar kadar güçlü hissedersin

Perşembe, Kasım 15, 2018

Topoğrafya Dersi Arazi Uygulaması

Topoğrafya

Çıktık haziranda açık alana,
Dersimiz topoğrafya;
Gurup gurup dağıldık sahaya,
İşaretler koyduk tümseğe, taşa.
Aleti kurduk ortaya,

Küçük Burjuva

Küçük Burjuva
                Durup durduğu yerde nereden gelirdi bunlar Zafer’in aklına. Üstünden yıllar geçmiş, ne badireler yaşanmış ama hala o günkü kadar tazeydi anıları. Bu tür anıları aklına geldiği zaman her seferinde gülümsemeden edemezdi. İçini bir sıcaklık kaplar, kendini daha güvende ve canlı hissederdi. Belki de içinde bulunduğu çaresizlik ve yalnızlığı sebep oluyordu bunların aklına gelmesine.

Çarşamba, Kasım 14, 2018

Batı'dan Ne Kadar Uzaktayız?

Batı ve Türkiye

            İçinde yaşadığımız zamanların akıl almazlığını düşünürken çok çoook eskilere gittim bir an. Batı toplumlarında dolaştım, o sisli, puslu akıl almaz canavarlıkların ve insan kıyımlarının yaşandığı zamanları. Tüylerim diken diken oldu.

Pazartesi, Kasım 12, 2018

Pazar, Kasım 11, 2018

Kısırdöngüye Girdin mi hiç?

Kısırdöngüde Birey, Aile ve Toplum

Yaşam dinamiktir, sürekli devinim halindedir. Her hareket bir nedene bağlıdır ve bir de sonucu ortaya çıkar. Tıpkı doğada olduğu gibi. Doğa bir denge halindeyken bile sürekli değişim halindedir. Her an değişen durumlar söz konusudur. Değişimler kendi içinde bir dengeye kavuşurlar. Böylece de aksaklığa yol açmazlar. Ta ki dış etkenlerle fazla zarar görünceye kadar. Dış etkenlerin verdiği zararları dengeleyemeyen doğa sinyal vermeye başlar ancak düzelmesi zaman alır. İkame –bir sistemde iş göremez derecede zarar gören elemanın görevini başka yakın bir elemanın yüklenmesi- bu anlamda önemli bir rol oynar.

Cumartesi, Kasım 10, 2018

Ata

Ata

Hep umut oldu,
Bütün yanık yürekleri umutla doldurdu
Virandan Vatan oldurdu

Uçtu Uçtu Hindi Uçtu

Hindi

“Ziyafet var, tez haber salın dostlara” dedi
Turp denen, semiz domuzcuğa benzer biri,
Seferber oldu emirerleri
Kanatlanıp uçtu her biri
Ağzından salyalar akıtarak, avuçlarını ovuşturan o turp denen biri
“Tez hazırlansın sofra” dedi,

Cuma, Kasım 09, 2018

Osmanlı mı?

“Osmanlının Cazibesi” Filmini İzlediniz.

            Son zamanlarda adı açıkça belli olan meşhur anlı şanlı “Osmanlıcılık artık bana komik gelmeye başladı desem inanır mısınız, neden? diyenleri duyar gibiyim. Aslında trajikomik demek daha doğru olacak ama güldürüyor işte.

Perşembe, Kasım 08, 2018

Kral Olmak İster misin?

Memleket Kurtaracak Kral

                Geçenlerde koşuya çıktım, hava serin ve bulutluydu. Elimden geldiğince koşturmaya çalışıyorum ısınmak için. Kan ter içinde kaldım bir süre koşturduktan sonra ve motor su kaynatmaya başladığında biraz yavaşladım bir taş üstüne oturmaya niyetlendim.
            Tam oturacakken gözlerim karardı birden ve kendimi havada buldum, ayaklarım yerden kesildi. Karga tulumba götürülüyorum kanatlı meleklerin ve bir sürü sayıca kestiremediğim üniformalı kişiler tarafından. Uçuyorlardı hepsi de. İçim bir tuhaf oldu hava boşluğuna girip çıka girip çıka. Yolculuk epeyce sürdü ama ben bilemedim.

Çarşamba, Kasım 07, 2018

Çekilen Yeni Sahne, Son Perdedir.

Son Perde

Tüm iyilikler hapis
Gözlerde
Ve
Mühürlendiler
Her biri teker teker

Du Bakali!

Du bakali hele!

Üç beş tellak
Çıktılar hamamdan,
Ayaklarında takunya
Ve
Ellerinde köpüklü leğen, keseyle

Salı, Kasım 06, 2018

Osmanlı'ya Dönülebilir mi?

Osmanlı ve Bugün

                “Du bakali” hikâyesini duyanlarınız vardır eminim. Hani şu kayığa binen kadının hikâyesi. Kayığın küreklerini çeken adam ve kadın birlikte açılmaya başlarlar ve kadın yalnız yabancı bir erkekle merak ve korku içinde açılmaya başlarlar. Arada bir yabancı adam kadını taciz eder, kadın “du bakali hele” diyerek korkusunu bastırır, devam eder yönü bilinmez yolculuğa. Adamın her adımında “du bakali” diyerek bastırır korkularını derken tecavüze kadar varır iş ve korkulu kadın hala “du bakali hele” diyerek korkularını yatıştırır.

Kim Derdi?

Baraj

Kim Derdi ki!

Kim
Derdi ki,
Bir gün gelip
Doğacaksın;
Ocağın başucunda.

Cumartesi, Kasım 03, 2018

Zafer Ne Düzeltiyor?

Zafer’in Düzeltmeleri

            Hayatında hiç sağcı olamadığına şaşıran Zafer, neden öyle olduğunu anlamak için kendine sordu. Bazı konularda neredeyse yaşı boyunca aklı erdi ereli düşündükçe hataları görüp düzeltmeye çalışmakla geçirdiğini fark edince oldukça şaşırmış durumdaydı. Düzeltebildikleri çok az geliyordu kendisine. Düzeltemediklerini ise düşünmeye devam edişini oldukça komik buluyordu.
            Yaşanılan kültür içinde bu kadar yalan ve yanlışın nasıl barınabildiği konusu ise başlı başına bir olaydı kendisi için. Bu kadar yalan ve yanlış içinden doğruları seçebilmek her babayiğidin yiyebileceği halt değildi görünen. Ancak ne gören vardı ne de görmek isteyen. Demek ki işine yarıyordu bazılarının. Yanlışlıklardan nemalanıyorlardı. İnsanlar yanlışın yanlış olduğunu bile bile yanlış yapar mı? Arada çıkar ancak akıl yoksunluğu vardır mutlaka. Başka türlü olması mümkün değildir.