Ford |
Nasıl Yani?
Biraz
bekledim, gelen giden olmadı ve yürümeye başladım can sıkıntısından. Bu arada
aklım da çalışmaya başladı, bakmayın öyle salak sulak göründüğüme az çok
çalışıyor ya, hele işine geldiği zaman daha çok çalışıyor; çalışıyor çalışmasına
da bazen de çok çalışması zarar veriyor.
Bu
seferki çalışması faydalı galiba; otostop yapacağım mecburen, büyük ihtimalle
de kamyon olacak bineceğim. Eğer beni arabanın yakınlarında gören olursa o
arabadan indiğimi tahmin edebilirler ve kodamanın biri yürüsün dangalak diye öç
almaya kalkabilirler ve almayabilirler. İşte bu nedenle arabadan uzaklaşmam
lazım. Dedim ya çok çalışmaya başladı galiba.
Koşturarak
dönemeçte duran kamyonun yakınına geçtim, benim arabanın görünmeyeceği bir
noktadayım artık. Kılık kıyafetim de kamyon şoförü gibi, şansım yaver gidiyor
anlaşılan. Kendimi bozulan kamyonun şoförüymüş gibi pazarlayacağım. Yattı
kafama bu fikir.
“Tamam
oldu bu iş, işte bir Ford kamyon geliyor harıl harıl, yükü ağır anlaşılan.
Hemen işaret ettim, görür görmez. Genç bir kaptan, zınk diye durdu dibimde ve kafasını uzattı biraz sağa ve açık camdan
“geçmiş olsun abi, yolda mı bıraktı seni tosun” dedi gülümseyerek.
“Sormayın
ya, bu gün şanssız günüm demek ki, ama sen geldin şansım dönmeye başladı
galiba. Beni en yakın sanayiye atabilir misin?”
“Emrin
olur kaptan abi, ne demek benim delikanlı emrinde. Biz ne güne varız, böyle
günlerde olmayacağız da. Atla.”
Atladım
kaptanın yanına ve ara gazlarla şahlandırdı toz ve egzoz dumanı içinde.
Anlaşılan delikanlısı biraz hırpalanmış motor yağ yakıyor. Haa! yağ yakacak
tabii ki, mazot pahalı olduğu için ince yağ kullanıyorlar ya zaten. Yol biraz
rampa, yük ağır, hava sıcak, toz toprak her taraf ve hır hır hır gidiyoruz,
uykum gelmeye başladı bir taraftan, arkama yaslansam uyuyup kalacağım. En iyisi
kaptanı lafa tutmak, konuşturmak ve ben de böylece uyumamış olurum.
Havadan
sudan sohbet etmeye başladık derken face, Instangram, insanlar, icatlar,
savaşlar derken zamanın nasıl geçtiğini anlamamaya başladım ben, zaman akıp
gidiyordu kendi kendine ve üstelik eğlenmeye de başlamıştım kaptanın
konuşmalarından. Bazen tıkandığı yerde birkaç cümleyle konuyu açıp devam
etmesini sağlıyordum. Sonra da tastık mekanizmasını çalıştırıyordum her şey
yolundaydı anlayacağınız.
“abi insana insan demişler ama bence insan dememek lazım bunlara, insandan başka her şeye benziyorlar senin anlayacağın.”
“Nasıl yani?”
“Nasılı
var mı be abim benim? Irz düşmanlığı desen insanda, namıssızlık desen ha keza,
öldürme, cinayet desen öyle, hırsızlık öyle, senin anlayacağın, abime
söyleyeyim her türlü pislik var bu insanda. Kökünü kazımak lazım bu insanın.
Şöyle alacaksın atom bombalarını yükleyeceksin uçaklara, birer bidon da benzin
ver edeceksin Dünya’nın her yerine yakacaksın anasını satayım. Bazen ne diyorum
biliyor musun? Abime deyem; şööle bi hastalık mastalık çıksa da kırıp geçirse
de kurtulsak şu insan denilen mendebur yaratıktan. Çok ırat ederiz valla.”
Gülmemek
için dudaklarımı ısırıyorum bir taraftan, bir taraftan da konuyu biraz daha derinleştirmek
istiyorum. “Ya kaptan, tam da dediğin
gibi olacakmış ama galiba uzaylılar felan el koymuş anlaşılan, hani şu adamın
biri atom bombasını icat etmiş de başka biri de caponların üstüne atıvermiş ya
birkaç dene, gerisini getirmemişler ya da getirememişlerdir her halde, yoksa
neden köklerini kazımasınlar ki, madem düşmanlar; Öyle değil mi sence de?”
“Abime söyleyem, valla eyi dedin, tam da dilimin ucundaydı. Benden çok yaşayacan valla; ben söyleyemedim sen söledin. Hay çok yaşa! Şu aya maya gidiyola ya hani, benim tahminim adamlar aya çıkacaklar, arkasından benzin döküp havadan bi kirpit çakacaklar, olup bitecek bu Dünya, başları ırat yaşayıp gidecekler ayda.”
2/4
Devam edecek.
1/4 gelsin
Görsel: Google Görseller
Lisede okulum şehre bayağı uzaktı. Şehirlerarası yolun üzerindeydi. Yolda kavun satanlar vardı ve hemen karşıya geçince de hani kamyoncuların yemek yediği lokantalar vardır ya... ondan vardı. Bazen öğlenleri yemek yerdik, sohbetlerine de denk gelirdik sürekli. :) Çoğu sohbeti hoş insanlardı. Hikayeyi okuyunca o zamanlar geldi aklıma. :)
YanıtlaSilİrem E.
Silaaa ne güzel! iş gezilerimizden birisinde "kamyoncuların olduğu lokantalarda yemek hem taze hem ucuz olur" demişti de yemek yiyeceğimiz zamanlarda genellikle kamyoncuların bol olduğu yerler gözetlerdik. :)
Dün akşam muhabbeti oldu evde kamyoncuların olduğu yerler güvenli olur demişti eşim
YanıtlaSilİzmir istanbul arası arabasıyla yolculuk yapacak bir evladımıza uzun yol yorar bir yerler de yat uyu dedim eşim de ona öyle söyledi kazıklanmadan güzelce yemeğini de yersin gibi bir sohbet geçti demek ki bu konu da hem fikir olan çok:)
elinize sağlık.
ÖRGÜÇANTAM-Hatice yazıcı,
Silbenim gözlemlerime göre de doğrudur tespit çünkü: kamyoncular yemek konusunda biraz ehli keyif sanki, bayat yemeği hemen bilirler kolay kolay yutturamazlar işletmeciler. bir diğer yanları da kendi aralarında iletişimleri güçlüdür ve gurup oluştururlar ve aynı yerde mola verirler. paraları da kıymetli olduğu için pahalıyı pek sevmezler. :)
kamyoncuyla face,ingstram muhabbeti,😀 ırz düşmanlarını atom bombası da temizlemez herhalde,ortam şu sıralar çok karışık.. en son yazdığınız "adamlar aya çıkacaklar, arkasından benzin döküp havadan bi kirpit çakacaklar, olup bitecek bu Dünya, başları ırat yaşayıp gidecekler ayda." müthiş fikir olmuş..😀emeğinize sağlık..🙂
YanıtlaSilErtuğrul Yıldırım,
Silteşekkür ederim. bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak başka şeydir bu memlekette. :)