"Basma don"
Kaptanla Sohbet
“Abime deyem, abi ben neye gızıyom insanlara biliyon mu?”
“Neye?”
“Abime
deyem, abi valla billa riyakâr bu insanlar iki değil otuz iki yüzü var sanki; yanardöner
mübarekler. Hökümet domalın etcem diyo, herkes sıraya giriyor donu tumanı
sıyırıp da hemen. Ula bi durun bi, bi bakın ne deyo deye; yok, yok bakan eden
tutan. Aha mazot ne hale geldi, iş desen yok zaten, bir yere vardık mı
kamyonlar dizili, bedavaya yük taşıyoz annayacağın. Para kazanmak yok, öğünleri
bile teke indirdik parasızlıktan. –gırtlağını tık tık ediyor- valla abim bazen
kızıyom da arabayı yakasım geliyo, arkasından da oğlum salaklık etme, ekmek
teknesine sıçılır mı diyorum kendime kızıyorum yine.
Valla
Allah seni inandırsın, garıya iki metire basma bile alamadım kendine yeni bi
don diksin deye, gözüme gözüme bakıp duruyo eve vardığımda hele o sofraya
oturmak yok mu karşısında, artık böyük olanı karşısına oturtuyom da kurtuldum
bakışlarından. Don da don deyo garı, başka dediği bi şey yok. Haklı, o da ne
yapsın, elli yamalık oldu belki donda, alaca belece, bazen şaka babında
takılıyom da kendine kızıyo bana; "valla garı senin donun bursa gumaşı gibi,
yamalığı bile bulunmaz bundan sonra" deye. Çocukların önünde bi şey deyemeyo garibim
benim yahu. Aslında bir bilse yağımın nasıl eridiğini, belki de bildiğinden bi
şey demeyodur diye düşünüp teselli ediyom kendimi…”
“İşte
abi, sanayi göründü ne de eyi sohbet kaynattık, dillerine sağlık abim, benim
için de eyi oldu zaman akıp gitti hızlıca, hiç sıkılmadım sayende. İşin çabuk
görülür inşallah, böyük derdi olmasa bari bir de böyük masraf çıkarsa canın
yanar bilirim.”
“içeri
girmene gerek yok kaptan, beni şöyle kenarda bırakırsan sen de yolundan
kalmamış olursun. Borcum ne kadar? Elimi
cebime atar gibi yaptım. Neredeyse kaza
yapacaktı olur mu abi, küfür mü ediyon sen bana?” diye sağ elini direksiyondan
çekip benim para çıkarmamı engellemek için aniden hamle yapınca.
“Estağfurullah, olur mu hiç öyle, usulden sordum işte. Sağ ol. Umarım tekrar görüşme imkânımız olur da öderim borcumu. Hadi in de bir yemek yiyelim hiç olmazsa ben de acıktım hem de fil gibi.”
“Abime
deyem, sağ ol abim benim, zamanım yok benim, geç bile kalacağım teslim etmede,
yük zamanında teslim olmazsa bir dahaki yük almada sıkıntı veriyorlar, adımız
gaytarıcı’ya çıkıyo hemen. Hiç bakmıyorlar gözümüzün yaşına iki defa aynı şey
oldu mu siliyorlar anlayacağın, başkalarına da telefon edip söylüyorlar biliyon
mu? Ben gidem bir an önce. Hadi Allah işini rast getirsin abim benim.”
Daat daaat klakson sesi ve ara gazları vites yükseltmeleri eşliğinde el sallayarak ilerledi delikanlı Ford.
Daat daaat klakson sesi ve ara gazları vites yükseltmeleri eşliğinde el sallayarak ilerledi delikanlı Ford.
Görsel: Google Görseller
Çok doğru tespitler :)
YanıtlaSilEmre Bozkuş,
Silteşekkür ederim. evet öyle. :)
"valla garı senin donun bursa gumaşı gibi, yamalığı bile bulunmaz bundan sonra" 😀 pazar sabahı iyice güldüm,Allah'da sizi güldürsün..güzel yazıydı,emeğinize sağlık..🙂
YanıtlaSilErtuğrul Yıldırım,
Silamin cümlemizi, teşekkür ederim; dilerim ömrünüz boyunca gülersiniz. hoşça kalın. :))