SAYFALAR

Cumartesi, Mart 17, 2018

Kaşık-41-Gözlem Odasındalar

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”

"Gözlem odasında"

BÖLÜM-41

Hüsniye ve Fatma, Gözlem Odasında Uyandılar

            Sultan oturduğu yerde kendinden geçmiş durumdayken Fatma uyandığında Sultan'ı görünce inanamadı önce. Gerçek olduğuna inanınca kendini toparladı hemen, oturdu yatağın üzerine. Hemşire giriverdi o anda içeriye. Fatma’nın uyanık olduğunu görünce: “daha iyisiniz ya?” dedi gülümseyerek. “teşekkür ederim. Evet, daha iyiyim. Kalkabilir miyim?” diye sorunca hemşireye :“elbette” dedi O da.
            Yatağından inip Sultan’ın yanına geldi Fatma. Hafifçe dokunarak uyandırdı. İrkilerek uyandı Sultan. Karşısında Fatma’yı görünce bir an baktı gözlerine. Fatma da ona bakıyordu. Her ikisi de birbirlerinin gözlerinden içlerindeki kederlerini okuyabiliyorlardı.
            Fatma kızardı utandığı için. Sultan'ın gözlerinde şefkât ve acıma vardı, çok açıktı bu durum. Bu kadar olanlardan, onlara karşı yaptıklarından sonra bile hala şefkati çok eksilmemişti demek ki.
            “Anacığım, iyi misin sen?” diyebildi Sultan’ın uyanmasından sonra. “Hı hııı iyi sayılırım herhalde, nasıl iyi olunacaksa bu durumda, işte o kadar iyiyim kızım. Sen nasılsın bu arada. Anan uyanmadı mı daha? Çok bitkin düşmüştür”
            Sultan teselli edip ayağa dikmeye çalışmayı içinden geçiriyordu gelini için. “gel kızım gel, dışarıya çıkalım da anan uyanmasın, uyusun, toparlasın kendini biraz. İşi zor olacak.” dedi elinden tutarak Fatma’nın çıktılar kapının önüne.
            “Kızım haber verdiniz mi kimseye akrabalarınızdan? Amcana, teyzelerine..?” başını salladı Fatma hayır  demek için. “Hiç düşünemedik ki anacığım, aklımıza getiremedik o anda. Sonrasında da sakinleştirici yaptılar. İşte bu haldeyiz. Ben haber vereyim bari…”
            Fatma amcasına, teyzesinin birine telefonla haber verdi babasını kaybettiklerini. Yakınlarda oturanlar hemen kalkıp geleceklerini söylediler. Bazıları da uzaktalardaydılar. Arada kafasını kapıdan uzatıp, yatan Hüsniye’ye bakıyordu Fatma.                   Anası hareket etmeye başladı. Hemen yanına geldi bir yerini çarpmasından korktuğu için. Sakin görünmeye çalışan bir hali vardı ama bitkinliği de okunuyordu halinden. Elini, kolunu zorla hareket ettiriyor gibiydi sanki. Damarlarında kan çekişmiş miydi, neydi? Cansız hissediyordu kendini.
            Boşluktaymışçasına uçuyor gibiydi. Bir türlü inanamıyordu kocasının gittiğine. Hiç de düşünmemişti, kocası ölürse ne yaparım diye. İşte şimdi düşünme zamanı gelip çatmıştı bir sürü aksilikten sonra.
            Sultan da girdi içeriye Hüsniye’nin uyandığını görünce. Sarıldılar birbirlerine hiçbir şey söylemeden. Bir süre öylesine kaldılar, bırakmadı Sultan'ı Hüsniye. Ayakları titremeye başlayınca ayakta, fark eden Hüsniye bıraktı sarılmayı: “Otur dünür otur yanıma, gel şöyle!” dedi fısıldar gibi. Sesi zor çıkıyor ve ne dediği tam anlaşılmıyordu. Eliyle işaret edip, yatağın üzerini vurmasından yanına oturmasını istediğini anladı Sultan. Oturdu yanına ilişerek, yatağın ucuna…
           
                                                                                                                      Halil GÖNÜL
Devam edecek...

Görsel: Google Görseller

2 yorum:

  1. öyle gerçekçi anlatıyosunuz ki kurgu olduğuna inanasım gelmiyo nedense..sanki o anları bizde yaşıyormuşuz gibi bir hisse giriyoz..çok başarılısınız bu konuda,emeğinize sağlık..🙂

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ertuğrul Yıldırım,
      teşekkür ederim, bunu duymak güzel benim için. :)

      Sil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.