“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”
"Köy" |
BÖLÜM-44-
Hüsnü ve Erkek Kardeşinin Çocukluğu
Bir hafta boyunca yoğun bir kalabalık olur
evde; baş sağlığı dilemek için gelen gidenlerden dolayı. Konu komşu yemekler taşırlar
Hüsniye’nin evine. Hüsniye’nin iki kız kardeşi ve Hüsnü’nün erkek kardeşinin
karısı ve çocukları da yalnız bırakmazlar bir hafta süresinde.
Hüsnü’nün erkek kardeşi de
köyleriyle bağını koparmış, yıllardır fabrikada çalışmakta olduğundan bir haftalık
izin alıp gelmiştir. Emekliliği de yakındır. Abisi ona çok destek olup kol
kanat gerdiği için sever sayarlar birbirlerini. Bu güne kadar birbirinin bir
dediğini iki etmemişlerdir.
Ana ve babalarının erken
ölümü, her ikisinin de birbirlerine sarılmalarına yol açmıştır. Zor geçen
günlerinde birbirlerinden teselli bulmuşlar var güçleriyle hayatı kazımışlardır
dişleriyle, tırnaklarıyla. Abisinin yardımı ve desteği olmasaydı ne şehre gelebilir ne de iş bulabilirdi. Evlenip çoluk çocuğa karışmanın hayalini bile
kuramıyordu ilk çocukluk yıllarında.
Abisi Hüsnü kendi
çabasıyla ilk üçe kadar okumuş ve sonrasında karın doyurabilmek için okulu
bırakmak zorunda kalmıştır. Öğretmenleri çalışkan ve zeki olmasından dolayı çok
üstüne düşüp bir senede iki sınıf atlatırlar ve ilkokul beşten diplomasını
verirler.
Kendisi her ne kadar olmaz
dese de Nahiye Müdürü’nü devreye sokar öğretmeni ve ikna ettirir Nahiye
Müdürü’ne; yatılı okula gitmesi için. Köy Enstitüsü yıllarıdır o yıllar ve
Hüsnü nahiye müdürünün verdiği söze dayanarak kabul eder ve okula kaydını
yaptırırlar.
Nahiye müdüründen aldığı
söz: kardeşine yardımcı olacağıdır, ihtiyaçlarıyla ilgileneceğidir. Kendisi okula başlayınca bir süre sonra kardeşi
de yetimhaneye yerleştirilir ve okula başlar o da.
Hüsnü ve kardeşinin nüfus
kayıtları bile yoktur o zamana kadar. Nahiye müdürü aracılığıyla hallederler
resmi işleri. Hüsnü başarılı bir öğrencidir okulda. Bir o kadar da çalışkandır
ve bütün öğretmenlerinin gözüne batar azmi ve ağırbaşlılığıyla. Büyümüş de
küçülmüştür sanki.
Okulu bitirir bitirmez
hemen tayinini yaparlar öğretmen olarak. Tayin olduğu köy 30-40 haneli bir dağ
köyüdür. Herkes sefillik ve cehalet içinde yüzmektedir. Gencecik bir çocuk
öğretmendir artık bu köyde. Görevi hem okul çağındaki çocukları hem de köylüyü
eğitmektir.
Köydeki onun yaşındaki
çocuklar, ilk gördüklerinde çok şaşırırlar ve eğlenirler Onunla. Hüsnü onlara
mesafeli durur, hiçbir çocuğu kırmaz ve kırıcı bir söz sarf etmez ağzından.
Bir defasında köyün dışında etrafını sarmışlar ve bir güzel pataklamışlar o
zaman bile ağzını açıp, elini kaldırıp bir şey yapmaya kalkışmamış da öldü diye
korkup kaçmışlar. Akşama doğru bir çoban bulup getirmiş köye kim olduğunu
bilmeden.
Halil GÖNÜL
Devam edecek...
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.