SAYFALAR

Cuma, Nisan 27, 2018

Aristo ve Kadın.

"Namı değer Aristo-Filozof"

Sorular, Aristo ve Kadın.

            Hey gidi yavrum hey! Yine geldiler benimkine. Sorular, filozoflar, felsefe, Aristo, Platon –Eflatun- .. falan daha neler neler. Ne çekiyorum elinden bir bilseniz. Nereden bileceksiniz, bilemezsiniz elbette. Benimki de, latife –şaka- işte.
            Biraz hızlı ve anlamsız girdim, çok da hızlı oldu belki ama yine bir felsefe ve deneme okuyorum şu günlerde. Olacak o kadar. Hoş görün artık zırvalıklarımı.
            Neler neler geçiyor aklımın orasından burasından ama ben de bulaşmaya çalışıyorum yani orasından burasından tutarak onların.
            Aklımdan geçenlerden birisi Aristo ve kadın mesela. Hani şu meşhur bileği bükülemeyen Aristo yok mu canım.  Evlilik hakkında bir soru sormuşlar adama yolda yürürken, cevabını da almış ya. Ne demiş biliyor musunuz? Çoğunuz kafasını salladı, gördüm.

     “Evlenin, evlenin. Aradığınızı bulursanız mutlu, bulamazsanız da benim gibi filozof olursunuz.” gibi bir laf etmiş adam. Yani, demek istemiş ki: her başarılı erkeğin arkasında mutlaka bir kadın vardır. Tabi, tabiiii. Aynen böyle anlayabiliriz bu ifadeyi. Siz nasıl anlıyorsunuz ya da anladınız ama ben şimdilik böyle anladım. Bu seferlik bile olsa. Bence böyle. Böyle yaaaa. Uğraşmayın….
            Daha Aristo’ya benzemez ne filozofar ve yazar, çizerler bu konuda atıp tutmuşlar. Başka bir ifadeyle, kadın adamı filozof da yapar, mutlu da.” Peki, aynı şey erkek için neden geçerli değilmiş gibi duruyor sanki. Hani şu rezil olmak ve vezir olmak da var ya. Geldik mi yine kadına, vezir erkek olduğuna göre, demek ki rezil de vezir de olacak olan erkek, yapan da kadın.
            Şimdi başka bir yere geldik tertip. Dikkatli olmak lazım, neme gerek. Neden acaba bu kadar çok şey var bu kadın ile ilgili ve özellikle erkeği mutlu veya mutsuz etmekle ilgili. Belki de gerçek payı vardır ha. Hem denilmez mi, kadın zayıftır ve erkeklerin hegemonyası altındadır. Yani hegemonya altında olan kadın bunu yapabiliyorsa özgür olsa neler yapar kim bilir mi diye sormak lazım acaba? Bilemedim şimdi.
            Kadının gücü çekilemiyor galiba, ya da fazla konuşmadığı için hep aleyhinde ve lehinde söylentilere cevap verememiş laflarıyla ancak icratlarıyla cevaplarını vermişler. İstemişler mutlu etmişler, istemişler mutsuz, istemişler rezil, istemişler vezir yapmışlar dokundukları adamı. Haa bu arada Aristo’yu da filozof yapmış bir kadın. Bir kadındır mutlaka, beş olacak hali yok ya. Adam özellikle aradığınızı bulursanız mutlu, aksi halde benim gibi Filozof olursunuz dediğine göre. Buldum sanmış ama nereden bilecekti kaderinde filozofluk yazılı olduğunu. Sevinememiş bile garibim filozof olduğuna. İyi ki o kadın olmuş hayatında ve onu mutsuz etmiş. Yoksa bu dünya nereden duyacaktı Aristo gibi bir adamın sözlerini yüz yıllarca.
            Ben kesinlikle inanmaya başladım artık, bu kadınlar amazonluk dönemlerinde ne yaptılar da erkekleri bu kadar hınçlandırdılar ve sonrasında yalnız etrafında dolansın dursun, hiçbir şeye karışmamış, karışmıyormuş gibi görünerek idare etsinler işi diye düşünür hale gelsin ki? Yine bir bit yeniği var bu işte.
            Erkekçe söyleyemiyorlar asıl meseleyi, dolandıra dolandıra söyleyip ve öyle de götürmeye çalışıyorlar durumu. Ne kadınsız yapabiliyorlar ne de kadınla. Kadın arkada bir yerde sufle versin ama yeter ki görünmesin. Razılar duruma, al gülüm ver gülüm; gidip gidiyor işte. Suflörlükten onlar da memnun, sufleyi alan da memnun hayatından. Aristo bunu mu demek istemişti acaba. Demek ki Aristo zamanındaki kadınlar daha amozonvariydi ki, suflörlüğe yanaşmadılar ve illaki çatışma ve savaş istediler. Aristo’yu yere bir seksen uzatınca kendilerine madalya takılacağını falan düşünüyorlardı her halde veya öyleydi belki de. Belki de bir tablete kazınıp, “filan kadın Aristo’yu serdi” diye bir panoda, şehir meydanında sergilendi. Olamaz mı yani?
            Vah Aristo’cuğum vah! Bu hallere düşecek adam mıydın sen. Erkekliğin şanına leke düşürdün be.  Düşünsenize, bir bilek güreşi festivali düzenleniyor karı-kocalar arasında. Ve liste liste asılıyor şehir meydanında. Vallahi çoğu erkek ya karısını boşar ya da daha işin başında tehdit eder, asarım, keserim diye ve daha işin başından kendini galibi ilan eder güreşin.
            Hele bir de yağlı güreş düşünün, Kırkpınar’da. Kadın, kocasının kispetinin paçasından yakaladığı gibi, diğer yandan da kolunu daldırıp kispetin içine popo tarafından ve pat diye yere serdiğini sırt üstü ve kolu hala kispetin için de duruyor.
            Tövbe, tövbe. Günaha giriyorum durduk yerde. Her şeyin de bir sınırı, dozu var yani, öyle değil mi? Hadi anladık, künde getirdin, sırtını yere vurdun da o kispete kol daldırması ne oluyor yani, yakışık alıyor mu hiç.
            Alır, alır. Aldırmayın siz duruma. Daha da vahimi var. Adam koskocaman filozof olmuş da o bile yakınıyor durumundan. Hâlbuki kaç erkek yerinde olmak ister adamın. Adamsa şikâyet ediyor o kadından.
            Kimse şikâyet etmesin bence ne diyorlar hani –bizim kültürümüzde yok yok, her duruma bir reçete mutlaka vardır, arayana- “arayan bulurmuş, ya da her koyun kendi bacağından asılır.”
            İyi asılmalar, ben almayayım gari.
Hoşça ve sağlıcakla kalın.       27.04.18- Halil Gönül

Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.