Tercih |
Anormallik de Bir Seçimdir
Boş verin dostu düşmanı, önce sorun
kendi kendinize; siz kendinizle dost musunuz? Dürüstçe cevap vermeye çalışın. Dürüstçe
lafını boşa etmiyorum çünkü insanların en başta kendisine karşı dürüst
olmadıklarını biliyorum. Bakmayın dışarıdan melek gibi görünenlere. Melek gibi
görünebilmek için o kadar işkence yapıyorlar ki kendilerine; hiç de yerlerinde
olmak istemezsiniz eminim.
Hani bir söz vardır: “İçi beni
yakar, dışı eli” der. Öyle laf olsun diye söylenilmiş bir laf değildir. Her kim
söylediyse iyi bir gözlemciymiş ve de dürüstmüş, en başta kendine karşı
dürüstmüş. Kendini iyi tanıyormuş ve yaptığı tespit insanlığın var olduğu
sürece söylenecek eminim.
Dışarıda dost da çoktur, düşman da;
ayırt edemezsiniz ve farkına varamazsınız normal hayatınızda. Farkına varabilmek
için anormalleşmeniz gereklidir. Kim göze alabilir ki? Galiba hiç diyeceksiniz,
belki de aranızdan birkaç kişi çıkabilir anormalliği göze almayı. Onlar da
yalnızdır zaten çünkü anormal oldukları için toplumla uyum sorunu yaşıyorlardır
en sonunda da topluma uymayı bırakıp kendine uymayı seçmişlerdir.
Kendisiyle uyumlu olanın dostu da
düşmanı da birdir. En başta kendisi ve sonra başkaları gelir. Kendisine göre
renkleri, kendine göre duruşu, kendine göre yürüyüşü vardır. Bazıları korkar,
bazıları aşağılar ama korkusundan belli edemez ta ki fırsat yakalayıncaya
kadar. Bazıları imrenir ama yolda kalır yetişemez. İşte anormallik ve
kendisiyle dost olmak böyle bir şey. Farklı, anormal.
Anormal kavramı normal olmayan,
çoğunluğa uymayan, dışarıda kalan anlamlarını taşır ancak bu tariflerin hepsi
de birilerine göre tariflerdir. Anormalin tercihi de anormal olmaktır. O zaman
bir tercih meselesiyle neden anormalin tercihi anormal olsun?
Başarmak zordur bu işi. Güç gerekir.
Bilgi gerekir. Kendine güven gerekir, öyle kuru gürültüden bir güven değil hem
de, üfürünce uçup gitmez sigara dumanı gibi, kısa da değildir ömrü kelebek
gibi. Uzun soluklu bir yarıştır bayağı. Dostsuz kalmak vardır, düşmanlar
kazanmak vardır. Haydi iyi yolculuklar.
Hiç uzağa gitmeye gerek yok düşman
aramak için. En azılı düşman insanın kendisidir kendisine. İnsan kendini
yendiği anda dost da düşman da el sıkışır tek bir bedende. O beden de sizin
bedeniniz olur. Ama unutmayın kendini yenebilmek karşınızdaki en azılı düşmanı
yenmekten çok zordur çünkü sizinle nefes alır, sizinle yatar kalkar,
gölgenizdir; her açığınızı bilir, saklayamazsınız. Hâlbuki siz sırdaş olmayı
seçmişsinizdir kendinizi. Hiçbir kimsenin bilmediği sırlarınızı
paylaşmışsınızdır yıllarca kendinizle. Ne olacak o sırlar demeti, siz
kendinizle savaşmaya başladığınızda? Ya hepsi de ortaya çıkarsa? Düşman bu,
savaşta her şey olur, olmaz demeyin. İş sırra gelince kendinize bile
güvenemezsiniz savaşa girdiğinizde.
24.08.18-Halil
Gönül
En zor şeydir insanın kendine karşı dürüst olması, kendini eleştirebilmesi. Biz maskelerimizi en çok kendimize karşı takarız. Kendisiyle barışık olan, dost olan insan tüm çevresiyle de barışıktır. Kendimize düşman olmayı bırakıp bir sevebilsek her şeyimizle, bir çok sorun kendiliğinden çözülecektir. Yine çok güzel bir yazı olmuş, emeğinize sağlık.
YanıtlaSilElbette haklısınız,her şey kendimizde başlayıp kendimizde bitiyor.
SilTeşekkür ederim.