SAYFALAR

Salı, Kasım 27, 2018

Ne Olacak Bu Memleketin Hali?-6

Gecekondu

Köylü-Şehirli, Köylüleşen-Köyleşen Şehirler

                Her şeyin kontrolsüz olarak memleket içine girmesi, insanların tüketim alışkanlıklarını ve kılık-kıyafetlerini değiştirmesi gerçekleşiyor ancak kafalarının değişmesi mümkün olmuyor. Bu arada Amerika ve Avrupa’ya bağımlılık sürekli artıyor, kimsenin sesi çıkmıyor yani engel olunabilecek güç olmuyor. Bu durum zaten çok şeyi açıklamaya yetiyor.
                “Ne olacak bu memleketin hali?” diye düşünürken tesadüf olarak elime geçen Kent Ve Siyasal Şiddet isimli bir araştırma kafamda dolanıp duran düşüncelerin daha da netleşmesine yol açtı. Bu çalışma 1975-1979 yılları arasını kapsamaktadır ve 1979 sonbaharında başlanmıştır ve 1982 de yayınlanmıştır. Araştırmayı Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Prof. Dr. Ruşen Keleş – Doç. Dr. Artan Unsal yürütmüşlerdir. Araştırmanın amacı o yıllardaki terör ve şiddetin kaynağının ne veya neler olabileceği, düzensiz kentleşmenin etkili olup olmadığı hakkındadır. Bazı bölümler aktarmak istiyorum sizlere. Ancak biraz fazla olacağı için alıntıları böleceğim.
                Sayfa-5:
                … Gerçekten de, yalnız suçluyu cezalandırmaya yönelik bir politika, kısa dönemdeki tüm başarılarına rağmen, bireyleri şiddete iten toplumsal koşullan göz önünde bulundurmazsa, uzun dönemde istenilen başarıyı sağlamakta yeterli olmayabilir. Kişileri siyasal şiddete ve tedhişe iten nedenler araştırılırken, bireysel dürtü veya güdülenmelerinin ötesinde, içinde yaşadıkları toplumun dinamik öğeleri araştırılmalı, ortaya çıkarılmalıdır. Başka bir deyişle, ülkemizde terörün yapısal kaynaklarına da inilmesi bir zorunluluktur…
                S.6- Köyden kente göç:
                … Son 30 yıl içinde nüfusu iki katına ulaşan Türkiye'de, gittikçe hızlanan iç göçler nedeniyle, kırsal nüfus % 82 den günümüzde % 50'ye düşerken, kentlerde yaşayan ve her geçen gün büyük umutlarla kentlere doluşan yurttaşlarımızın iş, konut, ulaşım, okul, hastane, asgari geçim, toplumsal güvenlik vb. gereksinmelerinin kolay karşılanamadığı bir gerçektir.
…kanımızca, toplumsal huzurun sağlanmasında güçlü bir devlet otoritesinin varlığı tek başına yeterli değildir. Toplumun tüm kesimlerine söz hakkı tanıyan, ekonomik kalkınmanın yükünü tüm kesimlere eşit olarak dağıtan, özgürlükçü ve toplumsal adaletçi demokratik bir siyasa! Sistemin de gerçekten işlerlik kazanması gerekmektedir…
                Sinekleri teker teker öldürmenin yerine bataklığı kurutmanın önemi ortadadır. Kentin uygunsuz ve denetimsiz koşullarında insanların birer yırtıcıya dönüşmelerinin önüne geçilmesi için öncelikle dengeli paylaşım ve düzenliliğe ihtiyaç ortadadır. Ancak hızla artan köyden şehire göç ileriki yıllarda daha da artarak en sonunda “Büyük Şehir” projesiyle güya köylü nüfusunu ortadan kaldırmak hedeflenmiştir Avrupa Birliği normlarına uydurabilmek için.  Ne çare ki kâğıt üzerinde ortadan kaldırılabilen bir şey gerçek hayatta öyle olmadığı çok açıktır ve göze batar sürekli. Şehirler ne köy, ne şehirdir, ne olduğu belli olmayan köy ile şehir karışımı bir yerlerdedir.
                Mevcutta insanların kafaları da aynı şekilde şehirlerimize benzemektedir. İki arada bir derede kalan göç insanları ne olması gerektiğini veya ne olacağını bilemeden acımasızca akıp giden bir zaman girdabına düşmüşlerdir. “madem şehire geldim, ben de şehire uyar gözümü açar saldırırım önüme ne gelirse, savaşsa savaş, barışsa barış” tarzı dengesiz ve geleceksiz azgın bir akıntı içinde kâh sürüklenerek kah yüzerek kah debelenerek mücadeleye devam eder. Nereye kadar?

Devam edecek...

Başlangıca Dön...

Görsel: Google Görseller

4 yorum:

  1. Herşey zamanında düşünülse idi ne güzel olurdu...Ama köylü de haklı şimdilerde..tohum ekip tohum kaldırıyor ve hayvancılık para etmiyor...Milletin efendisi olan köylü ne duruma geldi?Gerçi artık ŞEHERLİ oldu ya...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sibel özer,
      Ne de güzel dediniz; çok doğru, "ne güzel, hepicimiz şeherliyik garik." :))

      Sil
  2. Oysa ki hem köylü yerinde kalkındırabilir, şehirli için de endüstri toplumu yaratılabilirdi. Hem tarım hem endüstri polistikaları ile toplum refaha ulaşabilirdi. Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan devrimler devam edebilseydi, bu atılımlar gerçeklşebilirdi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız, ama bunu görenler çok azdı. 80'li yıllarda hala sorgulanır bir şeydi bu sorun. Örneğin bayındırlık bakanlığı müfettiş yardımcılığı sınavında sorulmuş bir soru vardı hala hatırlarım: "Köyden şehre göç nasıl engellenebilir?" idi.

      Sil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.