Perşembe, Ekim 31, 2019

Hey Gidi İnsan Hey

73 Yıl Önce

İnsan ve İnsanlık Manzaraları

               Sizler de görebiliyor musunuz bilmiyorum ama benim görebildiklerim iç açıcı şeyler değil dünyada ve memlekette. Her şey basit aslında ama akıl adı verilen bir kelimeye dayanılarak –ne anlam ifade ediyorsa- neler yapılmış şimdiye kadar, yapılacaklar da cabası yapılanların yanında. İyi mi, kötü mü olacak diye merak peşine düşerek yapılan ve icat edilen durumlar insan ve insanlığı bir yerlere sürüklüyor bu durum kesin.

            Bu günlere kadar kişisel güçlerini kullanarak çevresindeki kişilerin de kendilerine destek vermesiyle “güç” genellikle “haklı”, “akıl” olarak değerlendirilmiş, güçlüler kurnazlıkla isteklerini gerçekleştirmişler. Zamanla durum o kadar değişmiş ki bir zamanlar “iyi, yararlı, güzel, akıllılık” diye değerlendirilenler anlam değiştirerek başka bir güç tarafından kullanılarak adım adım bu günlere kadar gelinmiş. “Bu günden sonra ne olacak?” diye sorulursa, “aynısı olacak” diye cevap verebilmek gayet kolay. Çünkü temelde değişen hiçbir şey yok.
            İşin ilginç yanı ise ileri memleket, geri memleket diye ayrım yok. İleri memleket diye bahsedilenlerde de geri memleket diye bahsedilenlerde de aynı manevralar var çünkü. “üzüm üzüme baka baka kararır” örneği tamamen geçerli. Geri diye bahsedilen memleketlerde durumlar daha can yakıcı, fark edilebilir durumda. Ne yazık ki geri memleketlerin idarecileri de öyle aciz ve zavallılar ki kendi paçalarını düzmenin derdine düşüp yarış içine giriyorlar.
            Bir zamanlar “doğu” ışık saçarken devran dönüp “batı” devralmış ışık saçmayı. Neden mi? Çünkü ezilmiş, hırpalanmış. Çok acı çekilmiş. Acı insanı kamçılıyor, gözünü karartıyor, korkuyu siliyor içinden. İnsan bir kere gözlerini karartmaya görsün, hedefini de doğru koyarsa ulaşamayacağı bir hedef yoktur. Bu durum kişisel olarak da toplumsal olarak da birbirine benzerdir.
            Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan bomba ne ispatlar? Gelişmişliği mi, canavarlığı, insanlık dışılığı mı? Yoksa kazanmayı mı? Ya kaybetmeyi ispatlıyorsa? Bu kadar insanı bir anda öldürebilmeyi, bir o kadar insanın da nesiller boyu acılar içinde yaşamını devam ettirme yazısını yazanlar güçlü mü sizce? Ya ceza?
            Bir gün benzer durumun olmayacağının garantisi var mı? Yok! Daha beteri var. Daha gelişmiş silahlar var. Elbette mevcut yaşamlarımızda soluduğumuz havayı, yediğimiz gıdaları zehirleyenleri saymıyoruz. Hâlbuki zehirleniyoruz sürekli. Bir gün gelecek nesiller tükenecek kısırlıktan. Genetik bozulmalardan. Bunu yapanlar uzaya çıkarak mı kurtaracak kendilerini, yoksa fanus içinde mi yaşayacaklar, yaşatacaklar sevdiklerini.

            İnsan hala tüm hayvaniliğiyle ortada. Doğaya hâkim olma dürtüsü ve öğüdüyle yaşamını devam ettiriyor en acımasız bir şekilde.  31.10.19

Görsel: Google Görseller

2 yorum:

  1. Selamlar Halil Abi. Hala bloggerda olmana cok mutlu oldum. Ben sahsen Bati'da vicdanin eksik oldugunu, Dogu'da ise bilginin eksik oldugunu dusunuyorum ve bir toplum cehaletinden tiksinmez ise icinde bulundugu cahillikten kurtulamaz. Bu yuzden bizim de icinde yer aldigimiz Dogu toplumlarinin yapmasi gereken sey cehaletten tiksinmek, halinden memnun olmamak ve bunun uzerine gitmektir. Bati halinden memnun, vicdani eksiklik ile hayatlarini surdurmekte kararlilar ama biz iskeletin saglam olmasi icin eksigimizi kapatmaliyiz. Inaniyorum ki bir gun yeniden Dogu'dan dogacak o gunes. Umudum hep var. Belki biz on ayak olacagiz buna, yeni nesiller bir seyler basaracak belki...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim Alp. umarım daha iyiye gider durumlar zamanla.

      Sil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.