Bayram Namazları Eşitlikti Yaşlı ve Çocuk İçin
Zafer, çocukluk yaşamını ilk tarıma
geçenlerin yaşamına benzetir; tıpkı onlar gibi toprak, hava ve diğer canlılarla
iç içe yaşadıklarını hatırladıkça gözleri parlar, içini garip bir sevinç
kaplardı. Anılarına dalardı sıcaklığını daha da artırsın diye. Soğuk ve ayaz
zamanlarda oldukça işe yarardı sanki. Titremesinin durduğunu bazen de terleme
hissettiğini bilirdi.
Zafer’in
gözleri önünde “A Emmi” ve “Ellem Amca” el sallar gibi oldular kendisine.
Suratı asık ve gergindi alabildiğine. Nasıl olmasın ki, kafasının içi allak
bullaktı sorularla, belirsizliklerin içinden çıkamıyordu bir türlü çocuk
aklıyla.
Tam
hatırlayamadığı bir bayram namazından çıkmışlardı birkaç arkadaşıyla birlikte.
Tam caminin kapısından çıkınca ilk sırada olup herkesin elini öpmek
istiyorlardı bayramlaşırken. Babalarıyla ayrıydılar içeride. Çocuklar
yaramazlık yapıp yaşlıları yanıltıp kızdırdıkları için caminin balkon denilen
üst yarım kata –çekme kat- alırlardı belli bir zamandan beridir.
Zafer
telaşla çıktı kapıdan, arkasından arkadaşları geldiler birbirinin elbisesinden
asılarak. Birbirinden ayrı düşmek istemedikleri için aralarına kimse girmesin
diye icat etmişlerdi arkalarından tutmayı. Ayakkabılarını koydukları yerden
alıp giydiler aceleyle ve geçtiler sıraya duvara sırtlarını vererek. Her
gelenin elini öpüp “bayramın mübarek olsun amca” diyorlar öptükleri eli
alınlarına değdirip sonra da bırakıyorlardı. Elini öptükleri amca da başlarını
okşayıp ya da yanaklarını sıkarak “çok bayramlar gör evladım” derlerdi.
Dünyanın en tatlı ve sıcak duygusunu hissederlerdi çocuk bedenlerinde.
Bayramlaşan
her çıkan, sıradakiyle bayramlaşıp yanında sıraya geçerdi gelenler de aynı şeyi
yaptığı için sıra uzar giderdi bahçe kapısına doğru. En son kişi camiden
çıktığında ilk sıradakiyle bayramlaşmasının arkasından çözülmeye başlardı sıra.
Elbette ilk sırada oldukları için Zafer ve arkadaşları koşturmaca evlerinin
yolunu tutarlardı hemen. Kimseler siz çocuksunuz, çoluk çocuk işi değil
dememişti, namazlarını bitirip bayramlaşma sırasına girip bayramlaşmışlardı
çoluk çocuk ve yaşlılarla birlikte. Ha bir yaşlı ha bir çocuk herkes eşitti,
birer insandı.
Topukları
kıçına değe değe eve doğru uçuyordu. Ayaklarının yere değdiğini hissetmeden
havada uçarak vardı eve. Basamakları ikişer üçer çıktı yine uçarcasına ve
lastik ayakkabılarını sağa sola fırlatarak anasının ellerine yapıştığını daha biraz
önceki gibi hissediyordu. Anası yanaklarını avuçlarının içine alır kokusunu
derin derin içine çekerek gözlerinden öper “el öpenlerin çok olsun, çok
bayramlar gör yavrııım” der, hemen kuşağına davranır, ne varsa şeker, para
bazen de cicili biçili renkleri olan yumurta büyüklüğünde içi dolu lastik top
verirdi.
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.