DATAİZM
"Data işleme"
“Dataizm” kelimesini duymuşsunuzdur
çoğunuz eminim, duymayanlarınız da duyanlardan öğrensin veya “home deus”
kitabını okuyun isterseniz.
Okuduğunuzda çok fazla yadırgamadan anlayacaksınız. Ben de daha öncelerinde ara sıra cılız seslerden duymuştum ancak çok dikkatli okumamışım veya “data” kelimesinden yola çıkarak kendime göre bir kavram oluşturmuştum aklımda.
Okuduğunuzda çok fazla yadırgamadan anlayacaksınız. Ben de daha öncelerinde ara sıra cılız seslerden duymuştum ancak çok dikkatli okumamışım veya “data” kelimesinden yola çıkarak kendime göre bir kavram oluşturmuştum aklımda.
Kafamda oluşturduğum anlam içerik olarak benzer ama geleceğin dini olma konusunda hiç düşünmemiştim. Ne zaman “homo deus” kitabını okudum tam anlamıyla kavradım.
Şimdi
size bir soru: dataizm’e üye misiniz? Daha farklı bir soru: Dataizm dinini
kabul ediyor musunuz? Eminim çok kişi saçma olarak değerlendirecektir, çok az
kişi de cevaplamadan önce düşünme ihtiyacı hissedecektir.
Ben
size söyleyeyim düşüncemi: istesek de istemesek de üyeyiz sosyal medyayı
kullandığımız sürece. Yani durum şu ki: istemeden bir dinin üyesi olmuş
oluyoruz sosyal medyayı kullanarak. Şimdilik size kimse din kurduk veya
oluşturduk demiyor ama yaşamın seyri olarak dahil olmuş olduk yolculuğumuz
esnasında.
Data |
İnsan
ömrü çok kısa kalıyor kişisel olarak zamanlar içinde 100 veya 150 yıllar içinde
gelişen koşulları değerlendirmek açısından. Yani demem o ki, kişisel yaşamımız
içinde değişen ve değişmeye devam ederek yoluna devam eden olayların gelecek
100 yıllarda nerelere sürükleneceğini ve ne anlamlar kazanacağını bilemiyoruz
ancak tarihsel gelişim bakımından kayıtlara geçmiş olayları değerlendirerek
tarih olarak okunduğunda anlaşılan durumlardır.
Dinlerin
veya farklı inanç sistemlerinin nasıl oluştuğu konusunda da benzer yöntemle
ancak görebiliyoruz. İçinde yaşadığımız dünyada çok farklı ve birbirinden çok
farklı inanış şekilleri mevcut olmasına rağmen kabul etsek de etmesek de
anlayışla karşılıyoruz. Bazen bu konularda büyük savaşlar yaşanmış benzer
şekilde düşünenin çoğaltılması açısından. Çoğalmak demek güç demektir, güç ise
kabullenilirliğin zayıflar üzerinde etkisini göstermesi demektir. Neredeyse
öyle bir inanış oluşmuş ki, güçlü her zaman haklıdır anlayışına doğru
sürüklemiştir toplumları.
Burada
anlatmaya çalıştığım dataizm'in din olarak kabul edilip edilmemesinden çok
dataizm'in yaşamımızda ve gelecek yaşamlarda nerelere doğru yol alacağı
konusunda düşüncelerimi açıklamak olacaktı.
Değişik
yazılarda ve bazen reklamlarda dataların -verilerin- değerlendirilmesinin önemini
vurgularlar ve bu verileri en iyi değerlendiren kurum veya kişilerin daha
başarılı olacağını iddia eder. Haklıdır elbette o reklamlar. Veriler günümüz
yaşamının değerleridir, rakamsal değerlerdir. Sayıların önemi ortaya çıkmış
olur böylece. Sayılar çoğumuz için aritmetik değerleri gibi kabul edilir ve
elma armut saymaktan başka bir şeye yaramaz. Bazıları için ise aya veya uzaya
gitme araçlarıdır.
Dataizm
başka bir konuda düşünmemi sağladı. Yaşamımızdaki işler. Günümüzde mesleki
alanlar. Ne ilgisi var? diyenler çoğunluktadır mutlaka.
"Büyük datalar" |
Şimdi
diyeceksiniz ki: “Ben çok daha fazla çalışır emek harcarım, okurum, kariyer yaparım
mesleğim alanında daha fazla bilgi edinirim.” haklısınız bir noktaya kadar
elbette. Ama bir sınırınızın olduğuna da inanmanız gerekli bence. Bir sınırdan
ötesini sürekli hafızanızda tutabilmeniz mümkün değil. Çünkü kullanılmayan
bilgiler unutuluyor zaman içinde. Ancak sık sık kullandığınız bilgiler sürekli
elinizin altında bulunuyor. Beyniniz böyle yapılanmış bugüne kadar. Beynimiz de
oldukça değişim içinde her saniyede ama bilgiler birçok beyinden fışkırmaya
devam ettiği için bir tek beynin, birçok beynin ürettiklerini kayda geçmesi
mümkün değil, gerekli de değil çünkü. Hiç kullanmayacağı bilgiyi kaydetse ne
yapacak.
26-09-2017-1920
Halil GÖNÜL
1/2
Görsel: Google Görseller
Dataistleştirebildiklerimizden misiniz? demek geldi içimden☺
YanıtlaSilGünümüzden geleceğe dair veri toplanmasına bi şekilde katkıda bulunuyoruz evet de; dataizm'in, din olarak algılanışı pek mantıklı gelmedi bana açıkçası.
Aytül Örcün - Ayna Hikayesi,
SilHaklısınız, kısa süreli bir olgu değil çünkü. 300-500 belki 1000 yıl sonrasındaki algılama ve kabullenmeyele ilgili bir mesele olur bence. :)