Salı, Ocak 09, 2018

Ne Yaptım Ben?

               
"Kitaplar ve Kafalar"
Ben bir şeye karar verdim sabahın köründe aylak hissedince kendimi.  Önce okey mokeyle başladım vakit öldürmek için uğraşmaya baktım ölmüyor gavur zaman uykum da yok oldu olacak bir iş yapayım dedim karar verdim yazmaya aklıma ne eserse. Ne esti biliyor musunuz, nereden bileceksiniz bilemezsiniz tabii ki yanımda mısınız sanki.

                Eskilerden beri taaa çok eskilerden fakir edebiyatı iş yapıyordu az da olsa çünkü herkes fakir gibi gelirdi bize o zamanlar. Aslında yol gösteren yazılar romanlar da vardı örneğin imparator kitabı, Erol Toy’un yazdığı. Hatırladınız mı hani şu kurtlu peynirlerin kurtlarını ayıklayıp satan adam. İşte o adam Türkiye büyük millet meclisi açıldığında çatı için lazım olan kiremitleri toplamış Türkiye’den ve birçok para kazanmış o işten.

                Kafası çalışan hep zengin oldu bu memlekette kafası çalışmayanlar da hep konuştu, yazdı çizdi ve kitaplar yazdı uğraştı anlamazlara anlatmak için. Sağ olsun anlamayanlar dayanamadılar yazıp çizenlere aldılar kitapları yazılıp çizilenleri ve alıp attılar bire köşelere satırını bile okumadan.
                Demirel’e sormuşlar yaşar kemalin kitaplarını okuyup okumadığını “okudum” demiş. Bunu gelip yaşar kemale söylerler “okumuş” diye, cevabı ilginç geldi bana “nah okumuş, okusaydı bir yerinden belli olurdu, hiç öyle görünen bir durum yok” gibisinden bir cevap verir.
                Haklıymış koca adam, bence de okusaydı birkaç kitap bu memleket bu hale gelmezdi elbette. Başka bir ustanın dediği gibi satır aralarını okumuştur olsa olsa. Satır arasını okuyan tonlarca kelli felli insanlar var bu memlekette dünyanın hiçbir yerinde yoktur, değişik bir tür bu çünkü. Sır aramak lazım belki de, cahiller sizi siz hala satırları mı okuyorsunuz. Satırlarda kimin ne anlatmaya çalıştığıyla mı meşgulsünüz. Üsküdar’ı çoktan geçti diğerleri yaya kaldınız be yavrum.
                Bu yazıyı okurken sövmeyin de gülün eyi mi. İmlaya uymadım çünkü arada birkaç noktadan başka belki de birkaç virgül koydum anlayabilene aşk olsun. Word düzeltmeleriyle idare edeceğim bu seferlik. Kızanlara da hak veririm çünkü bilerek yaptım. Hak ettiğimi almak benim de hakkım öyle değil mi. Haydi göreyim sizi. Sövenler el kaldırsın.
                                                                                                                                                             09.01.2018
                                                                                                                                                             Halil Gönül

Görsel: Google Görseller

4 yorum:

  1. Estağfurullah Hocam, ne sövmesi. Her yazınızı zevkle okuyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sinan ACAR,
      Teşekkür ederim, imlasız bir yazı denemesine ne tepki gelecek diye meraklıydım da! Gönlünüz güzel, ne denir başka. hoşça ve sevgiyle kalın. :)

      Sil
  2. Halil Bey, imlasız olabilir ama hiç de manasız değil. Doğru tespitlerle dolu. Düşüncene sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili Ece Evren Hanım,
      siz Çok İYi hatırlarsInIz o dÖnemLeri, ÇOk Uzak sayILMaz Bİzler İÇİn; 1970-80'Lİ yILLar. Ben ŞuNa KeSİn inandım ki: gerÇektEN (YANLIŞ hatırLamıYorsam ÇetiN ALTAN'ın sözüyDü) PRoFLARImIZIn Çoğu da dahiL sATıR ARALaRını oKumAyA ÇOk mERAKLI bU TOPLUm, şimdi ceremesini Çektiğimiz şeyler bu davranışımızın ürünü. Umarım 200 yıl geriye gitmekle kurtulabiliriz bu durumlardan. Hakikaten "kurtuluş savaşı" döneminden çok şeyler öğrenememişiz, öğretememişler ve bunun öz eleştirisi bile yok. bir de kalkıyoruz öğretmenler gününü kutlamaya hak görüyoruz kendimizde. -İstisnalara hiç bir sözüm yok, baş tacıdır onlar, sözüm gününü gün etmeye Çalışanlar için elbette.- Anlayacağınız üzere biraz gerginim.
      Sevgilerle hoşça ve sağlıcakla kalın. :)

      Sil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.