“Neyi
ayol?
Masanın
başındaki şişman kadın da kulak kabartmıştı yanındakilerin fısıldaşmalarına
dayanamayarak “Neyi olacak canım,” başını Lale’ye çevirip bilmiş edasıyla
“görmüyor musun gııı, kocaman yüssüğü, baksana parıl parıl nasıl da göz alıyo!”
Sultan
şaşırarak baktı Lale’nin parmağına. “hayırlı olsun canım, güle güle kullan.
Darısı başımıza” diyerek kısa kesmek istedi ama için için de kıskandı Lale’yi.
Lale
esmer, sıska bir kadındı kendisine göre, içlerinde en sıskasıydı, aslına
bakılırsa ahım şahım bir durumu yoktu ama koca işte, şanslı kadın diye geçirdi
içinden.
Varsan baksan adamcağız aylarca para biriktirmiştir onu almak için. Tütün sarıyordu adam arada bir de pipo alır eline hava atardı kendilerine geldiklerinde.
Varsan baksan adamcağız aylarca para biriktirmiştir onu almak için. Tütün sarıyordu adam arada bir de pipo alır eline hava atardı kendilerine geldiklerinde.
Piposuna
tütün doldururken masanın altına indirir piposunu ve kimse görmesin diye
aceleyle sardığı tütünden koyar piposuna ve sağ elinin başparmağıyla da kapatır
piponun ağzını, bastırırdı masanın üstünde herkesin göreceği bir şekilde.
Aslında
tiryaki olanlar tütünün kokusundan anlamıştı durumu ama bozuntuya vermemişti
kimse de, biliyorlardı halini. Adamcağız karısının gönlünü hoş tutabilmek için
kırk takla atıyordu, tütün işi de tasarruftandı.
Karısına
baksanız en pahalı sigara ne varsa ondan alır, havasını atardı el âlem içinde,
bir de tutuşu vardı sigarayı; hiç de yakışmıyordu eline. Bir seferinde
öksürmekten nefes nefese kalmış içi dışına çıkmıştı. Bilemeden sert sigara
almıştı. Hele o puro sigarasından çekişi yok mu kimse unutmamıştı o günü.
Sarhoş gibi gitmişti kocasının kolunda eve kadar.
Lale
yüzüğünün fark edilmiş olmasından oldukça memnun olmuştu, etrafına bakındı
konuşmaları duymamış gibi yaparak ama kulakları da radar gibi en kısık sesi
bile duyacak ayardaydı. Arada parmağını kaşıma bahanesiyle yüzüğü oynatıyor,
yüzüğün taşına vuran güneş ışığı daha bir değişik parlıyordu.
Feraye
meraklı meraklı “kız lale bayram değil, seyran değil. Anlayalım anlayalım…”
dedi diğerlerine bakarak. Sanki diğerlerinden yardım istiyordu konuşturmak
için. Diğerleri beklemeyi tercih
ettiler, biliyorlardı çünkü ağzında bakla ıslanmayacağını Lale’nin. Dayanamaz
çatlardı bu kadarından sonra dinlemesen bile zorla anlatır ve dinletirdi. Sanki
bilmedikleri biri miydi Lale. Bir ağzını açtı mı da akşamlar, geceler olurdu.
Al alabilirsen lafı ağzından. Kimseyi konuşturmazdı.
Sultan
hepsinden de alımlıydı ama sadeliği sevdiği her zaman ortaya çıkardı. Konuyu
değiştirmeye yeltendi ancak masanı sumo güreşçisi şişman Jale lafı dolandırıp
getirdi yine yüzüğe. “kıız çatlatacak mısın sen insanları?”
“Biraz
sonra geldiğinde kendisine sorarsınız ayol, ben nerden bileyim neden aldığını.
Essahtan ben de bilmeyom annayacağınız.” Herkes buz gibi dondu bir anda.
Birbirlerine bakındılar ne yapmaya çalıştığını anlamak için. Lale cingözlük
yapmıştı aklı sıra ama işe yaradığını da görüyordu karşısında oturan
arkadaşlarının halinden.
“doğru
söylüyor kız, birazdan geldiğinde sorarsınız ayol, gelirler az sonra.
Acıkmışlardır, aç duramazlar daha fazla. Saatine baktı sultan, eski zamanlara
göre sanki yarım saat kadar rötar vardı gelişlerinde. Çoğu zaman bu parkta
yemişlerdi yemeklerini. İyi anlaştıkları ortadaydı. Arada her ne kadar
tatsızlıklar olsa da katlanırlardı birbirlerine.
“iyi
akşamlar kızlar” dedi Sultan’ın kocası
ve yanına oturdu bir sandalye çekerek yan taraftaki boş masadan. Park da bu
arada kalabalıklaşmaya başladı. Yaz günü evlere sıcaktan girilmezdi, herkes
çoluk çocuk atardı kendini parka.
Masa
sıkışmaya başladı diğerlerinin de gelmesiyle ve hafif sandalyelerini oynattı
oturanlar ve aralık dengelendi masanın etrafında.
Sultan
bu gün çok donuk duruyordu içlerinde, çoğu zaman neşeli olurdu aslında. Kimse
de bir şey sormadı yüzük merakının yanında. Belki de anlamadı kimse, çünkü
herkesin dikkati Lale’nin parmağındaki tek taş pırlanta yüzükteydi.
Sultan’ın
kocasının dikkatini çekti yüzük, Lalenin kocasının sırtına pat diye vurdu elini
uzatarak, “anlayalım yani, oğlum kötü örneksin sen bize. Kuyumuzu kazıyorsun
bizim.” Dedi Lale’nin masa üzerinde duran elinin yüzüklü parmağını parmağıyla
göstererek.
“ne
yani, ne kötü örneğiymiş o?” dedi etrafına bakınıp anlamazlıktan gelerek.
Sultan anlamıştı durumun altında yatan taktiği. İçlerinde açıkgöz geçinirdi,
çoğunlukla da leb demeden leblebiyi anlardı. Bu gün karı koca sözleşmiş bunlar
diye düşündü. Fırsata çevirmek istiyordu durumu. Ama zamanı kollamalıydı.
“haa
şu mesele yani…” “lafı mı olur ya, küçük
bir şey işte. Çocukların, benim o kadar kahrımı çekti kadın, bir dediğimi iki
etmedi. Saçını süpürge etti desem yeridir, memnuniyetimi belirtmek istedim o
kadar. Daha iyisi sizlerin olsun canım, vallahi aslında Sultan Hanım’a da
yakışır ablama yani.” Deyip göz attı Sultan’a herkesin fark edeceği şekilde.
Bilinçli olarak yapmıştı bu davranışı aslında. Biraz durgun olduğunu fark
etmişti Sultan’ın.
“Haklısın
kardeşim, iyi yakışır, ben de biliyorum emme, niyet de ettim ama bir türlü iki
yakayı bir araya getiremedim işin açığı. Bütün kartlar hanımda, ben sen gibi
kazak değilim ki. Harçlığımı hanım veriyor haftalık olarak. Hesabı kaçırdım mı
yaya gidiyorum işe taa nereden nereye…”
Sultan
biraz bozuldu duruma ama aldırış etmemiş gibi göründü. Kocasının yüzüne bakmaya devam ederken “haa
kocacığım, aklıma gelmişken unutmadan söyleyeyim yarın temizlikte senin
üzerinde yattığın üçlü koltuğu atacağım artık, ortası çöktü iyice onun. Misafir
geldiğinde ayıp oluyo. Sonra bana bir şey deme diye söyleyeyim dedim.” başını
çevirdi önüne Sultan.
Bir
an kendisinden hınç aldığını düşündü karısının ama anlamazlıktan gelerek işi
şakaya vurdurmak istedi “beni açıkta koyma da…” dedi gülümseyerek. “yok, canım
açıkta kor muyum ben seni, gerekirse kendimi örterim üstüne…” gülmeye başladı
sultan. “anlaştık, tamam o zaman, istediğini yapabilirsin karıcığım” dedi
kocası tok bir ses tonuyla.
Jale
açlığını en fazla hissedenlerdendi, havanın gitgide soğuduğunu hissedince hemen
garsona işaret etti. Gelen garson havayı değiştirdi hemen. Siparişleri verdi
herkes, yanında içecekleriyle beraber.
Bu
gün zafer Lale ve kocasınındı, yemek boyunca onlar konuştu, onlara takıldılar
bol bol. Sultan’a kocasının dedikleri epeyce koydu, yemek boyunca suskunluğunu
korudu, üstüne direk laf gelmezse konuşmadı. Kocası aslında iyi biri ama aklına
gelivereni hemen koyardı ortaya. Herkesi kendisi gibi saf bellerdi. Bir türlü
beceremezdi nabza göre şerbet vermeyi. Denemişti aslında ama olmamıştı.
Karısının şerbetlemesine de bozulurdu, hatta utanırdı zaman zaman ama sesini
çıkarmazdı.
14.01.2018
Halil
Gönül
Görsel: Google Görseller
devamını merak ettim neden sultanın morali bozuktu ki? lalenin tek taş yüzüğünü kıskandığından değil kesinlikle birşey canını sıkmış belli ki ama neden?
YanıtlaSilhunilianne,
Silkocasının dediklerinden olabilir. :)
çok beğendim tebrikler
SilHunili Anne,
Silteşekkür ederim.
Kadın erkek ilişkileri zaten karmaşık oluyor bir de işin içine başka çiftler girince... :)
YanıtlaSilİrem E.
Silevet, trafik iyice karışıyor değil mi? :)
Bol, bol bu tür yazılar paylaşın. İnsan okumaktan doyamıyor.
YanıtlaSilSinan ACAR,
Silteşekkür ederim. zaman zaman paylaşıyorum bu tür yazıları. Ayrıca güzelöneri için de teşekkür ederim. :)