Çiçek Satışları Kapış Kapıştı
Hele bir de
ninelerin dastarlarını çelip, türküler, şarkılar mırıldanmaları yok mu, koro
halinde erkekler de katıldığında bayram havası esmeye başladı her yerde. Bir
dede uzun yıllar giydiği, rengi solmuş şapkasını havaya fırlatmasıyla iyice şenlendiğini
gören sağlıkçılar da şaşkınlıktan küçük dillerini yutacaktı neredeyse.
Hastalarla uğraşacağız diye düşünenlerin yüzleri kızarıyordu adeta.
Zaman çabuk
geçti. Çiçekler dal, kol atmaya başladığında insanlar da içinde boy
gösteriyordu, bizler ölmedik daha dercesine. Çiçekler her türlü renkte açmaya
başladıklarında şarkı, türkü sesleri de alabildiğine yükselmeye başlamasıyla
toprağın ve bitkilerin yüzleri gülüyor onlar da şarkılara, türkülere katılarak
daha da şenleniyorlardı.
İlk parti
saksılar hazırlanmaya başlandı, küçüklü büyüklü. Bahçenin kenarına hazırlanan
topraktan setler üstüne cinsine göre dizilen saksılar baktıkça insanı
neşelendiriyor, içi içine sığmıyordu yaşlıların. Her bir tür çiçek topluluğunun
başında o çiçeklerin yetişmesinde emeği olanlar diziliyordu. Görmek gerek,
anlatılması oldukça zor o anları.
Her gün
yüzlerce hazırlanan saksılar kapış kapış gidiyor, bu durum da yaşlıları
heveslendirmeye ve coşturmaya yetiyordu. Bazen uzaklardan bakıp bakıp dönenler
olduğunu fark eden yaşlılardan birisi genç bir kız çocuğunu çağırıp yanına:
“Hangisini istersen seç bakalım yavrum!” dediğinde yüzü güneşten yanmış durumda
olan kız “param yok benim nine” dediğinde gülümseyip fistanının altlarındaki
cebinden beş lira çıkararak eline verdiğinde iyice şaşıran kız almak istemedi
önce. Ninenin ısrarla kızın avucunun içine bırakıp yumdurarak: “Al işte şimdi
oldu, seç bakalım” dedi. Kız, orta boy
bir saksıdaki kırmızı, morlu bir çiçeği seçip kucağına yasladıktan sonra
gülümseyerek avucunda sımsıkı tuttuğu parayı geri vermek istedi.
“Bak güzel
kız, benim de senin gibi güzel bir torunum var uzaklarda. Tıpkı ona benzettim
seni. Bir anlaşma yapalım istersen, olur mu?” Merakla, sevgi ve şefkat dolu gözlere bakan kız,
şaşkınlık içinde “olur” diyebildi ve ninenin dudakları arasından dökülecek
kelimeleri can kulağıyla dinlemeye başladı.
“Güzel
kızım, şimdi sen bu paranı cebine koy. Bu çiçek sana benim hediyem olacak. Ne
zaman istersen buraya geleceksin, buradan saksılar alıp götürüp satabilirsin ve
seninle ortak olmuş oluruz, sattığın çiçeklerin yarısı senin yarısı benim olur,
ne dersin? Olur mu?” bir an boş boş bakan kız yanlış anladığını düşünerek doğru
duyup duymadığını iyi anlamak için “buradan çiçekler alacağım bedava ve onları
kendim satacağım, ortaklaşa bölüşeceğiz parasını da, doğru mu anlamışım nine?”
Elleriyle
yüzünü avuç içine alıp okşayan nine yanağına bir öpücük kondurduktan sonra
“doğru, doğru anlamışsın güzel kızım. Aynısını dedim. Ortak olacağız seninle.
Geldiğin zaman beni bulacaksın hemen. Gerisi kolay. Yalnız bilmelisin yavrum,
burada çiçekler çabuk satılıyor, tükenmeden olursa iyi olur yoksa gelecek
sefere kalırız.” Diyerek kıza bir saksı daha seçmesini söyledi. Kız birer
saksıyı elleriyle göğsüne sıkıştırarak alıp sevinçli bir halde yürümeye
başladı. Arada dönüp arkasına bakıyordu nineye doğru. Nineyle göz göze
geliyorlardı her seferinde. Öylece kaybolup gitti kız çocuğu.
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.