Zor Karar
Hafif siyah sakallı, esmer, uzun boylu
delikanlı oturdu karşımdaki koltuğa “Merhabalar” diyerek. Bir arkadaş
ziyaretindeydim o anda ve arkadaşla sohbet ediyorduk ileriden, geriden,
işlerinden.
Beş yıl
civarında olmuş İnşaat mühendisi olalı ve küçük çaplı işlerde tecrübe edinmeye
çalışıyormuş. Arkadaş bizi tanıştırırken beni biraz fazlaca abartarak tanıttı “Üstat”
falan diyerek. Ben gülümseyerek izledim durumu. Bu arada meslektaşımın gözleri
bana kaydı ve sıcak bir gülümsemeyle bakmaya başladı bana.
Tanıtım
faslı bittikten sonra meslektaşımla havadan sudan, bazen ağıra kaçan birkaç dalıp
çıkmadan sonra yaşam ve karara vermekle ilgili bir konu açıldı. Daha doğrusu
benim “İlk hissedilenler genellikle yaşamda doğru çıkar” ifadem üzerine açıldı
konu.
“Ben uzun süredir bir kararsızlık yaşıyorum ve bir türlü karar veremiyorum” dedi. Karar veremediği konu ise özele kaçan bir durumdu. Yedi sekiz yıllık kız arkadaşıyla arasındaki ilişki durumuydu. Bir türlü ne olumlu ne de olumsuz bakamıyormuş durumlarına.
Olumsuz
düşündüğü zaman “Bu kişiyle birlikte olmaya karar verirsem ileriki yaşamım
mutsuzluk içinde geçecek.” Diyormuş kendine ve üzülüyormuş, mutsuz oluyormuş.
Bir diğer
taraftan bu “Bu kadar uzun yıllar birlikteliğim var, neredeyse bir uzvum gibi,
bir türlü koparıp atamıyorum hem kendi canımın yandığını hissediyorum hem de
onu düşündüğümde çok üzüleceğini düşünüyorum ve iki arada bir deredeyim. Ben nasıl
karar vereceğim? Hangisidir ilk hissettiğim?” şeklinde ifadeleri oldu.
Biraz felsefe,
biraz edebiyat, çokça da lügat parçaladık, mistik felsefeye daldık, bilimsel
felsefe derken oldukça zaman geçti aradan ve yemek zamanı yaklaştı bu arada. Arkadaşa
bir telefon gelince gitmek zorunda kaldı ve izin isteyip on dakikalığına gitti.
İnsanlar
yaşam süresi içinde çoğu zaman kararlar ve kararsızlıklar arasında gider gelir
ve en kötüsü de kararsızlıktır. Başka hiçbir şey o kadar rahatsız etmez insanı;
bazen acı verir, bazen sıkıntı derken gündüzü gecesine karışmaya başlar. Enerjisinin
büyük çoğunluğu karar verme aşamasında gelir gider sürekli.
Yaşam denilen
şey böyle değil midir zaten? Kararlar veririz, yanlış çıkar sonuçta üzülür,
pişmanlıklar yaşarız; keşke şöyle yapsaydım, böyle olsaydı… falan devam eder
bir süre. Olumlu çıkarsa ne ala! Sevinir kendimizle övünürüz, bir basamak daha
çıktığımızı düşünürüz hayat basamaklarında.
Hiç düşündünüz
mü bilmem ama: Beynimizin ilk anda verdiği karar genellikle doğru çıkarmış,
yıllar öncesinde okumuştum bu bilgiyi. Sebebi de: O güne kadar yaşanılanlar
arasında bir değerlendirme yapıp sonuca varıyormuş hemen. Biz çokça da beynin
verdiği kararı yani ilk hissettiğimiz şeyi değil de o anda gözlerimizle görüp
kulaklarımızla duyduğumuz şeylere bakarak beynimizin verdiği karara inanmayıp
ondan farklı bir karar veriyormuşuz. Aslında da veri eksikliğinden dolayı
yanılma ihtimalimiz yüksek olurmuş. Bana mantıklı geliyor aslında. Kendi yaşamımda
geriye doğru hatırlamaya çalıştığım çok olayda durum genellikle uyuyor bu
duruma.
Duyu organlarımız zaman zaman bizi aldatabiliyor. Karar vermeden önce duygusallıktan arınıp daha sakin bir şekilde karar almak iyi olacaktır belki de. Beyin zaman zaman zorluyor kendi alışkanlıkları doğrultusunda. Bir türlü alışkanlıklarından vazgeçmek istemiyor beyin. Daha önceki bazı yazılarımda da benzer konularda yazmıştım aslında.
Genç meslektaşımın
kararı ne doğrultuda olacak bilemem ama önemli bir karar alacağı kesin. Yaşamının
devamını kiminle geçireceğine karar verecek çünkü. Hele bir de küçük veya büyük de olsa
şüpheleri varken. İşi hiç de kolay değil. Çünkü ilkler o kadar çoktur ki o
ilişkide, kendi söylediği gibi “İlki hangisi peki?” karışmış çok şey birbirine
ve bugüne kadar gelmiş. Bundan sonrası da nasıl gideceği onların elinde olan
bir şey.
Kararını
etkileyecek bir şey söylemekten özellikle kaçındım çünkü karar onun kararı
olmalıydı ve onun kararı hayatının devamını etkileyecek olan bir karardı. Acısında
tuz biber olmak istemedim.
“Sevgili
meslektaşım yolun ve bahtın açık olsun. Bu dünya da hiç kimse eremedi bu sırra,
yaşayarak öğreniliyor çok şey. Çok acımasız davranıyor yaşam denilen öğretmen
öğrencilerine ve iltiması, torpili yok. Ne yazarsan sınav kağıdına, karşılığı
olan notunu alıyorsun. Mazeret de kabul etmiyor; karnım, başım, dişim ağrıdı
diye.”
08-04-2017
Halil
Gönül
Görsel:hg
Bence en çok olumsuz gördüğümüz deneyimler bize hayatı öğretir ve farkındalığımızın artmasına neden olur.O yüzden alınan kararlardan pişmanlık duyulmamalı.
YanıtlaSilTeşekkür ederim efendim, kıymetli yorumunuz için. Haklısınız. Keşke her zaman becerebilsek pişmanlık duymamayı.
SilHatalar eğer ders çıkarılıyorsa olgunlaşıp tecrübe edinmenin basamakları oluyor .
YanıtlaSilTeşekkür ederim Hatice hanım, kıymetli yorumunuz için. Haklısınız.
Sil