29 Ekim Cumhuriyet Bayramı
29 Ekim
Cumhuriyet Bayramı kutlaması son zamanlarda perde arkasına itilmeye çalışıldığı
bir durum haline dönüştürüldü. Bu nedenle de 95 yıllık tarihinde olmadığı kadar
çok şeyler öğrenilmeye başlandı “29 Ekim Cumhuriyet Bayramı” hakkında.
Evet, geçmişlerde
oldukça çok farklı şekilde kutlanmasına rağmen eğitici yanı yoktu, klasik bir
kutlama şeklinde törenler ve bazı çalıştaylarla geçerdi. Başka ne şekilde
kutlanabilir veya eğitimi hakkında neler yapılabilir sorusunu pek sormazdı
kimse. Gerekliydi o kadar. Neden gerekliydi? Neden Atatürk tarafından gerekli
görülmüş? Atatürk o kanıya nereden varmış? Gibi daha sorulabilecek bir çok
sorular olması yanında durumu her vatandaşın anladığı kabulü vardı entelektüellerde,
aydınlarda ve yönetimde.
Her zaman da
bir korku vardı hassas olan toplumda; “İrtica” korkusuydu bu korku. Aslında haklıydılar
bu korkuyu duymakta çünkü Osmanlı dahil her zaman irtica –gerici dinci düşüncenin
hakimiyeti- tehlikesi vardı bu
topraklarda. Şeriat düşüncesiydi bu tehlike. Atatürk Osmanlı dönemini birebir
cephelerde –Asya, Afrika ve Ortadoğu- yaşamış ve o havayı teneffüs edebildiği
için Arap bataklığını ve yobazlığını bildiğinden, din temelli eğitim
kurumlarını –tekke zaviye gibi- ve halifeliği kaldırmıştır. Yaşamı boyunca da
bilime dayalı bir yapı oluşturabilmek için elinden gelen çabayı birebir kendisi
göstermiştir. Ama ne yazık ki ömrü daha fazla devam edememiş olduğundan kendisinden sonrakiler bu durumun önemini tam anlamıyla kavrayamamasından
dolayı hemen geriye dönüş başlamıştır.
İçeride,
toplumun yoksulluk ve cehaletinin içinde barınan sinmiş, pusuya yatmış çevreler
hemen tekrar ayağa kalkıp örgütlenmeye başlamış hayallerinin peşine
düşmüşlerdir. Demokrasi deyince oy avcılığı anlayanlar da bu durumun kuyruğuna
takılarak bu günlere kadar gelmişlerdir. Bu günlerde de aynı durum devam etmiş
aynı zamanda da çağdışı kalan Büyük Osmanlı İmparatorluğunu geriye getirme -canlandırma- hayalleriyle ne yaptığını bilmeyen bir kalabalıkla karşı karşıya kalınmıştır.
İşte bu
nedenle Cumhuriyet kazanımları maddi ve manevi olarak birer birer elden
çıkarılarak geçmişin izlerini silmekle insanların bir kısmının dahi olsa
kafalarının, yüreklerinin ve gönüllerinin içinde olan kazanımları
silebileceğini düşünmektedirler ve kendilerine göre şifreli ifadeler kullanarak
bu toplumun en azından yarısını kandırmaya çalışmaktadırlar.
Cumhuriyet,
29 Ekim bu açıdan silinecek bir şey değildir ve hiçbir güç altından kalkamaz bu
durumun. Bir yaşam biçimidir Cumhuriyet, bir düşünce biçimidir. Temelinde bilim
vardır, felsefe vardır ve bunlar çağdaşlığa götürecek kaldırım taşlarıdır. Bazıları
sarık, cüppe, burka, türban vb ne ad altında olursa olsun şeriat ateşiyle
yananların tek yaptığı çıkar sağlamaya yönelik bir çabadır ve namus, din vb.
safsatalar altında götürmeye çalışmaktadırlar. Sade vatandaşların bu yöndeki
eğilimi zayıftır hatta yok denecek kadar azdır. Özellikle köy vatandaşlarının
-%5’e düşürülmüş bir nüfus kalmıştır- kendi işiyle gücüyle uğraşması bu tür
işlere kulak asmaması, dini inancını yüzyıllardır nasıl yerine getiriyorsa aynı
şekilde devam etmektedir. Böylece köy nüfusunun neden şehirlere taşınmaya
çalışıldığı ve büyükşehir yasasının neden çıkarıldığı anlaşılır hale gelir.
Son 10 yılda
bu topraklarda yaşayan insanlar “29 Ekim Cumhuriyet Bayramı” hakkında olmadığı
kadar çok şey öğrendiler ve öğrenmeye devam ediyorlar. Bizzat hayatın kendisi
öğretmen oldu ve oluyor bu insanlara. Hani derler ya:” zaman en iyi
öğretmendir, ne yazık ki tüm öğrencilerini öldürür” ne yazık ki ölecek bu insanlar ama zamanın
öğrettiklerini de kendilerinden sonra gelenlere miras bırakacaklar. Bu toplum bilgilendiği ve düşünebildiği
sürede gerici irticacı yobazlar da süklüm püklüm gizlenerek kendi kovuklarına
çekilmek zorunda kalacaklardır. Belki uzun bir zaman alacaktır ama olacaktır,
ortalıkta başka kılıklarla dolaşmaya başlayacaklardır kendilerini
gizlediklerini düşünerek. Bilim ve eğitim bunların panzehridir.
29 Ekim
Cumhuriyet Bayramı’nız kutlu ve umutlu olsun sevgili okurlar.
30.10.2018
Halil Gönül
Görsel: Google Görseller
Bugün bize cumhuriyeti kazandıranlar sorgulanır hale geldi...Nedense aynı kişiler Sevr ve mondrosu imzalayanları sorgulamıyorlar....Lozanı imzalayan Rahmetli ismet inönüyü ülkeyi kuran Rahmetli Atatürk ü sorguluyorlar.Bu değerli inSAN LOZANI İMZALADI.lozan ise bu ülkenin bekasının senedidir.Rahmetli atatürk ve rahmetli inönü bu ülkenin değeridir.Kıymetleri bilinmelidir.
YanıtlaSilSevgili Sibel Hanım, aslında biliyorlar ancak işlerine gelmiyor. İşlerine gelmedikleri için de çarpıtma ve galeyana getirme yolunu seçiyorlar. Amaçları çok açık, güneşi balçıkla sıvayarak aydınlığını kapatmak istiyorlar kendi karanlık emellerine ulaşabilmek için. Savundukları ve öne sürdükleri bütün tezler içlerindeki yaralar. kin ve nefretler. Ortaya çıkan bütün insanlara bakıldığında seceresinde bir kara leke ve yara var. İsmet İnönü boşuna dememiş o meşhur hain yetişmekle ilgi sözünü. Hakikaten bu Ortadoğu toprakları kadar hain yetiştirebilen başka bir toprak yok. Elbette toprak mecazidir. Tarih değerini vermiş, Dünya görmüş, yaşamıştır. silinmesi mümkün olmayan şeylerdir. Bana göre muhalefetin zayıflığından çok faydalanıyorlar.
SilUnutturmaya calistikca insanlar daha cok degerini anliyor. Kutlu olsun !!!
YanıtlaSilSevgili Derya, yaşayarak öğrenme denilen durum işte bu bence.
SilEtkiden tepki doğuyor. Aslında bugün bize bu etkiyi yaşatanlar Cumhuriyet farkındalığımızı artırıyorlar ve daha coşkulu kutlamamız konusunda motive edici oluyorlar. Cumhuriyet Bayramımız bu topraklarda ilelebet kutlanacak.
YanıtlaSilDevletlerin yaşamında 100 yıl kısa sayılır belki ama Türkiye 100 yıl içinde çok şeyi tekrar keşfetti, yeni anlamaya başladı Atatürk'ü ve kurduğu genç Cumhuriyeti. Kutlama konusunda sizinle aynı kanıdayım.
Sil