Kendisini
Yerden Yere Vuran Zafer
“Ben safmışım be! Hem de süzme saflardan!“ yere vurduğu ellerine kumlar batınca canı yandı birden. “off” diyerek kaldırdı ellerini yerden bakmaya başladı her ikisine de. Bir tane de domuz bıtırağı saplanmış dibine kadar. Canını asıl yakan o domuzbıtırağı olmalı, kum taneleri sadece iz yapmışlar, kırmızı kırmızı. Çoğu düştüler ellerini ters çevirince, kalanları da parmaklarıyla düşürdü.
Söküp çıkardı domuzbıtırağını
elinden. Kan sızıntısı çoğalıp damlaya döndü. Yapılacak fazla bir şey yoktu.
İnce toprak buldu, iki parmağına kıstırarak alıp bastı kanayan yere. Bekledi
biraz. Toprak kırmızıya boyandı, temizleyip bir daha yeniledi toprağı. Nihayet
üçüncüsünde kan kesilmeye başlayınca rahatladı ve saflığına yanmaya başladı
yeniden.
Her şeye inanmış olduğunu düşündükçe
kim bilir nasıl dalga geçmiştir millet diye düşününce işin vahameti daha da
çıkmıştı ortaya. Yüzünü bir sıcaklık bastırdı birden. Nasıl inanabildiğine akıl erdirememesi de şaşırtmaya
devam ediyordu Zafer’i.
Yıllar gelip geçtiler gözünün
önünden film şeriti gibi. İşte, apaçık belliydiler. Elbette şimdi belli
olacaklar. Hala salakça bakıyorsun Zafer! Demek istiyordu kendisine iki tokat
patlattıktan sonra ama neye faydası olacaktı şimdi bunu yapmanın? Hiçbir şeye
tabii. Atı alan Üsküdar’ı geçeli asırlar oldu neredeyse. Ne gam etmeye ne de
anmanın faydası vardır Zafer oğlum, en iyisi bir an önce aklını başına toplayıp
şu paçanı tekrar düzmektir. Daha ölmedin.
Evet ya, daha ölmedim, ölmedim
ölmesine de ölümden beter yaşadım yıllarca. Hala da devamı geliyordu arada bir
arkası yarın dizileri gibi. Meğer yaşanılan hiçbir şeyi silip atmak kolay
değilmiş. Belki de hiçbir zaman silinmeyecekler ancak bir yerlere sıkıştırılıp
orada uyutulacaklar ta ki biri gelip tekrar uyarana kadar.
Bu kadardan sonra ha şimdi farklı
mıyım? Yine aynı; “ha hasan kel, ha kel hasan” misali. Ne renge boyarsan boya
eşek işte. Ha boyalı, ha boyasız. Anırdı mı herkes anlar eşek olduğunu, yedi
kat yerin dibine saklansa da. Kabullenmekse nereye kadar? Yutulur şey var
yutulmaz şey var. Yutulamayanları oklavayla mı iteceksin aşağıya?
Parçalayacaksın mecburen yutmak istersen. İşte buna da zaman istiyor öyle ha
denilen zamanda olmuyor. Bazen taş gibi sert çıkan da oluyor arada. Dişini
kırarcasına sızlatıyorlar üstüne bastığında.
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.