Memuriyette, Çarşamba ve Pazartesi
İlk
memuriyete başladığım zamanlarda çarşambalar hoşuma gitmeye başlamıştı. Hele
bir süre sonra daha da hoşlandım. Çünkü Çarşamba haftanın ortası ve bir dağın
zirvesi gibi gelmeye başladı. Pazartesi dağın eteği. Yavaş yavaş tırmanmaya
başlıyorsun zirveye doğru ve zirveye ulaştığında bırakıveriyorsun kendini
zirveden aşağıya. İşte bu kadar. Tekrar eteğe ininceye kadar hafta da bitmiş
oluyor dolayısıyla iki gün tatil. İşin ilginç yanı Çarşamba gün öğlesine
ulaşmak, bir türlü geçmiyor o saatler. Çarşamba gün ortası da tam dağın zirvesi
demektir. Çarşamba öğleden sonra iniş aşağı dönüyordu haftalar. Çarşambadan
sonra Perşembe ve cumaaaa. Daha kolay geçiyorlardı. Arkasından tatiiil! Cumartesi ve Pazar, tamamen
kendine aitti ve tüm saniyelerini kendin yönetiyordun. İstediğin zaman kalk,
kahvaltını da ona göre. Kısaca hepsi sana ait iki gün, tepe tepe kullan.
Hafta sonu
tatilini kim sevmez ki çalışanlardan? İş yok, güç yok. Erken yatıp erken
kalkmak yok. İstediğin zaman yat, istediğin zaman kalk.
O zamanlar bekârım
tabii, arkadaş gurubumuz var ve hafta sonlarında program yapardık genellikle.
Örneğin en az ayda bir kez, nevalemizi alıp bir arkadaşın ofisinde –özel iş
yeri- hazırlıklarımızı yapıp gece yarılarına kadar yemek eşliğinde –alkol de
var- edebiyat, felsefe, bilim ne aklınıza gelirse sohbet konusu olur ve zamanın
nasıl geçtiğini anlamazdık. Aramızda her türlü siyasi görüşten insan olurdu,
genellikle beş altı kişi olurduk ama bazen duymuş olan başka arkadaşlardan da
katılmak isteyenler olduğunda kırmazdık. O zamanların tadı hala damağımdadır. O
kadar alkol ve farklı siyasi görüşten insanlar olmasına rağmen bir güne bir gün
kırıcı, hatta imalı bir söz kullanılmadığını hatırlıyorum. Hâlbuki öğrencilik
yıllarımda bazı siyasi görüşlere kesinlikle kapalıydım ve diyaloğum da çok
sınırlı olmuştur. Genellikle onların da öyleydi hatta benden fazlaydılar onlar,
selam vermekten bile kaçınırlardı da kaldırım değiştirirlerdi karşıdan gelirken
gördüklerinde.
İki yılı
aşkın devam etti bu memuriyet yaşamım. Ve arkasından kendi isteğimle –memuriyet
yaşamımda tecrübelilerden duyup ve gördüklerim hiç de hoşuma gitmemeye başladı.
Herkes pişmanlık içindeydi. Her hangi bir siyasinin iki dudağı arasındaydı
hayatınızın akışı- ayrılarak özel sektöre geçtim. O zamanlar mühendisin memur
olanına kız bile vermekten kaçınıyordu bazı aileler. Gerçekten de arada dağlar
kadar fark vardı kazançta. Hatırladığım ilk özel sektör maaşım memuriyet
maaşımın dört katından fazlaydı. Üstelik hiç pazarlıksızdı bu maaş. Bir de yoğun, tüm haftayı genellikle
çalışarak geçirdiğim için para harcamaya fırsat bile olmuyordu. Çalışma
günlerinde tüm masraflar –yeme, içme, seyahat, akaryakıt vb. ne akla gelirse,
özel kılık kıyafet vb harcamalar hariç- firmaya ait olduğundan dolayı para
harcamaya fırsat bulunmuyordu. Görsel: Google Görseller
Çarşamba ve sonrası hep zor geçiyor benim için, pazartesileri daha iyiyim :) enerjim tükenmeye başlıyor çarşamba sonrasında. Cuma akşamı mutlu olamayacak kadar bitik olabiliyorum :)) özelde kazanç daha iyi olabilir hatta iş ortamı da daha iyi siyasi devlet ortamlarına göre ama sizin de dediğiniz gibi harcamaya zaman kalmıyor, özel hayata zaman kalmıyor, sırf bu yüzden memur olmamama ve taşeron işçi olarak baya az kazanmama rağmen özele geçmeyi gözüm yemiyor.
YanıtlaSilÖzlem Kutlu,
SilBir genç arkadaşım da "ailemle daha fazla zaman geçirmek istiyorum" demişti özele geçmeme gerekçesi olarak. :) tercih meselesi elbette. :)
Şimdilerde özel sektörde maaşlar düşmeye başlayınca memuriyet kovalar oldu pek çok insan. En azından tatili çok ve çalışması az diye.
YanıtlaSilTurgay Aksoy, eski özel sektör kalmadı kılık değişti artık. her taraf hırsızla doldu. satın alınabilir ve her fırıldağı çeviren çoğaldı. meslekler anlamını kaybetti falan. memuriyet çalabilmek için önemli bir kapı oldu. eskilerden özel sektör liyakatlı insan seçiyordu. genellikle KİT'lerden ve devlet kuruluşlarından çekiyordu elemanları.
Silbizim ülkede devlette çalışmak daha akıllıca olmalı, bu işssizlikte. ay bide yeşil pasaportları var yaa bu en önemli şey offf :)
YanıtlaSildeeptone, haklısın pasaport yeni bir durum eskiye göre. genellikle açlıktan nefesi kokan memur nereye gidebilir ki? evden dışarıya çıkınca akşama kadar sıkıyor wc parası ödememek için. :))
Sil