Fırlatılan Kitap ve İş
Sevemediğin bir kitabı okumak kadar zor bir durum haline
gelir bazen hayat. İstemeye istemeye devam etmeye çalışır insan. Birkaç
sayfadan sonra değişir belki diye umut bağlayarak kendisini kandırsa da fayda
etmez yine de. Kısaca keyif vermez zoraki okumak. Hayat da öyle gelir bazen,
tadı tuzu yoktur yaşamanın. Anlamsızlaşır her şey. Bu yüzden bir şeye başlamak
zevk vermez.
Neden bu hale geliyor diye sormayı
akıl edemeyiz çoğunlukla. Bahaneler uydururuz kendimizce. Tek amaç vardır
bahanelerde, katlanmayı kolaylaştırmak. Katlanır duruma geldiğinde biraz daha
kolaylaşır işler bizim için. Belki de biz öyle sanarak yola devam etmek
istiyoruzdur daha iyi bir çara bulamadığımız için.
Çocukluk çağında insanlar eğlenmeye
çalışırlar daima. Eğlence ve öğrenme iç-içedir daima. Ne kadar zorlansalar da
tekrar tekrar denemekten yılmazlar. Tam tersine azimle devam ederler. Bir tür
inattır bu durumları.
Yetişkinlikte neden çok şey
değişiyor acaba diye soranlarımız olmuştur belki de. Adına yaşam kavgası
koyulan yetişkin oyunlarında genellikle vurdu-kırdı vardır. Savaştır adeta. Her
ne kadar top tüfek kullanılmasa da adına rekabet denilen başka silahlar
kullanılır bu bitip tükenmeyen savaşlarda.
Hoşumuza gitmeyen kitabı fırlatıp
atmayı becerebildiğimiz gibi yaşamda da hoşa gitmeyen şeylerin fırlatıp
atılması da iyi olacaktır. Nasıl bir kitabı fırlatıp başka bir kitap almanın
yolu varsa hoşa gitmeyen bir işi de fırlatıp başka bir iş yapılabilir. Elbette
bir yolu, yordamı olur iş fırlatıp atmanın. Zaman ister, cesaret ister, bazen
de bilgi ister.
Görsel: Google Görseller
Bir de sevmesen de sonuna kadar okuma gerekliliği duyma hastalığı yok mu...
YanıtlaSilSinan Acar, uzun yıllar vardı ve çok sıkıntı çektim. Bırakınca hastalığım da iyileşti. ne büyük eziyetmiş o. ilk fırlattığım -gerçekten- kitabı hatırlıyorum, "kadınlar Venüs'ten erkekler Marstan" diye yabancı yazarlı bir kitaptı, erkek olarak kendi kendime küfürleri yemeye dayanamamıştım ve gerçekten duvara çarpmıştım. ne kadar rahatlamıştım anlatamam. :)
Sil