Alnımdaki Morumsu Erik
"Mor Erik"
Necati’lerdençok geç geldiğim için misafirhaneye, geç yatmış oldum. Oldukça da keyif aldığım
için yemekten ve sohbetlerinden uykum da kaçmıştı. Uyumakta oldukça zorlandım. Oda
arkadaşım Saat Halil uyuyordu mışıl mışıl.
Onu da rahatsız etmemek için çok
dikkatli davrandım ve parmak uçlarıma basa basa yatağıma varmıştım. Soyunup yatağa
girmiştim ama opera binasının önünden geçen araba seslerini saydım durdum
uyuyuncaya kadar.
Sabahleyin, Saat Halil’in uyandırdığında; neredeyse kalkamayacak durumdaydım. Sanki daha, yenice uykuya dalacakmışım gibi bir hal vardı bende. Bugüne kadar, birden ayağa kalkan ben, bugün kül keşkektim; bir türlü yerinden kıprayamayan.
Saat Halil tedirgin oldu önce: “Rahatsız mısın?” dedi. Mırıltıyla karışık “hayır” dedim galiba, çünkü kendim de anlamamıştım ne cevap verdiğimi. O hazırlandı ve kapıyı kapatacağı zaman tekrar seslendi “saat sekize beş vaaar” diye ve anlaşılan beş dakika içinde dairede olmalıydık.
Daireye ulaşmak kolaydı da benim kalkıp hazırlanmam nasıl olacaktı birkaç dakikada! Kızmaya başladım kendime ve zorladım popoyu ve oturabildim yatağın üzerine. Gözlerimi açamıyordum. Uykulu uykulu lavaboya giderken kafamı kolonun köşeye çarpınca şafak attı bende. Ne uyku kaldı ne de uyuşukluk. Gülsem mi, ağlasam mı bilemedim ama canım çok yanıyordu.
Lavaboda
aynaya baktığımda sağ kaşımın üzerinde morumsu bir erik vardı, biraz bılkımış haliyle. Su çarptığımda canım daha da
yanıyordu ve hemen yüzümü ıslayarak odaya gelip giyindim olanca hızımla. Kravatı,
ceketi yolda hallettim. Palto yolun yarısında aklıma geldi alnım sızlamaya
başlayınca.
Dairede kata çıktığımda bitişiğimizde bulunan şubede çalışan Elazığlı Mehmet’le karşılaştım birden; kaçamadım, gördü beni ve koşturarak yanıma geldi meraklı meraklı bakıp hınzırca gülümseyerek: “alnına papaz eriği yapışmış, valla çok şanslısın bu kış gününde” dedi ve hemen kaçtı odaya. Onunla uğraşacak halim de yoktu zaten hem canım çok yanıyor hem de kahvaltı için simit peynir almayı unutmuştum; geriye de dönemedim geç kalmayayım diye.
Birkaç
dakika gecikmeyle finali göğüslemiş oldum ve kapıya yüklendim. İçeriye adımımı
atar atmaz, karşıdakilerin gözleri üzerime dikildi birden. Bazısı gülümsüyor,
bazıları da halime acıyordu; gözlerinden okuyabiliyordum. “Geçmiş olsun” dedi
Deniz Abi gülümseyerek. Bütün geçmiş
olsun dileklerine topluca teşekkür ettikten sonra yerime oturdum.
Şimdi geçmiş olsun desek olur mu ki? :)
YanıtlaSilRecep Hilmi Tufan,
YanıtlaSilteşekkür ederim; olmaz olur mu hiç! hala sızısını hissediyorum aklıma geldikçe. :))
:)Geçmiş olsun diyeyim bende o zaman devamını merak ediyorum...
YanıtlaSilGAMZE AKCAN,
Silteşekkür ederim. :)
:D Valla abi eriği görünce ağzım sulandı ben daha çok erik bahçesine daldınız sandım :) Geçmiş olsun ne diyeyim. Bende bazen uykum sapıyor uyuyamıyorum işe gitmeye yarım saat kalıyor uykum geliyor sinirleniyorum kendime :) e tabiki işe de berbat başlıyorum. uyku önemli :)
YanıtlaSilFakir Yazar,
Siluyku vücudun tamirat ustası; sözünü tut derim. :)
uyku semesi dolaşmak böyle ufak tefek kazalara neden olabiliyor..geçmiş olsun diyorum ben de.. kolay gelsin..
YanıtlaSilYazar Yildirim,
Silteşekkür ederim. Aynen öyle oluyor. :)