OKUDUM
Okuduğum
kitaplardan birini daha tanıtmaya çalışacağım bu yazımda.
YAŞAMA TUTUNMAK İÇİN NEDENLER:
Yazar: Matt Haig,
Çeviri:
M. Salih Kurt,
Yayıncı: Kolektif Kitap,
Türü: Psikolojik anlatı,
Baskı: 1. Kasım 2015,
Sayfa sayısı: 223
Bu kitap: Genç bir insanın -uzun yıllar depresyonla yaşamış- depresyonla birlikte yaşamını anlatır. Verdiği mücadeleleri, umut ve umutsuzluklarıyla birlikte neler düşündüğünü kendi ağzından anlatılan bir kitaptır.
Yazar Matt Haig, depresyon
rahatsızlığı çekerken yazdığı “İnsanlar” romanıyla çok satılanlar listesine
girdi.
1975 doğumlu olmasına rağmen genç
yaşlarında hem ağır bir depresyonla mücadele etmiş, bu süre içinde yazdığı “İnsanlar”
romanıyla üne kavuşmuş ve arkasından 2009 yılı dahil sonraki yıllarda da
yazmaya devam etmiştir.
Kısaca anlatmak gerekirse bu
kitabı: Yaşadığı ağır depresyon belasından kurtulmanın yollarını denemiş, ölüm
de bu çareler arasında sık sık düşündüğü bir olgudur.
Yazmak, Matt Haig için bir tür tedavi şekli olarak kabul edilmiş ve benimsenmiştir. Sonuçta da başarılı olmuş onlarca eser ortaya çıkmış ve çıkmaya da devam edecektir sanırım.
Kitabın arka kapağında “Hissedilen
ve hissedilmesi beklenen duygulara sıkışmış insanlara yalnız olmadıklarını
anlatan ‘Yaşama Tutunmak İçin Nedenler,’ kişisel bir hastalık öyküsü üzerinden
toplumsal rahatsızlıklara işaret eden bir anlatı.” Diye özetlenir.
Depresyonu tarif ederken de: “Depresyon,
duygu ve düşüncenin bir nevi kuantum fiziği sayılır. Normalde üstünü örttüğünüz
ne varsa açığa çıkarırken, sizi ve bildiğiniz her şeyi ortaya döker. Sadece evrenden
ya da Carl Sagan’ın deyişiyle ‘yıldız tozu’ndan oluşmakla kalmayıp, onun kadar
karmaşığızdır da. Evrimsel psikologlar haklıdır belki: Kozmostan haberdar ilk
tür olmanın bedelini, evren dolusu karanlığı hissederek ödüyoruzdur.”
Yaşamı anlamak için okunması
gereken bir kitap bence. Ben severek ve ilgiyle okudum.
İyi okumalar dilerim sizlere. 😊
İnsan,gerçekten de karmaşık bir yapıdır.Teşekkürler öneriniz için :)=
YanıtlaSilDaha Mutlu Yaşam,
SilSon bir kaç yıldır daha çok mu bilgi edindim, ya da daha fazla yazılıp çizilmeye mi başladı, ben de fazla üzerine düşmeye başladım "İnsan nedir, ne olmalıdır, nasıl olmalıdır vb?" sorularının. Cevaplar hiç de olumlu çıkmıyordu sürekli ve hayal kırıklığı yaratmaya başladı bende zamanla.
İnsan denilen varlık kendine ihanet eder durumda ve akan zaman içinde de yarışmış kendine ihanet etme konusunda. Belki de son yarış yok oluşa kadar sürecek niteliklerde ve sinyalleri var günümüzde. :)
Kitabın ismi çok güzel. :) Düşünmeyi aşılayan kitaplar ayrı güzeller bence. ^_^ Güzel bir paylaşım olmuş. :)
YanıtlaSilİrem AKAY,
SilTeşekkür ederim, beğenmenize sevindim. :)
Depresyonla savaşan bir yazar... Bir çalışmam var bitireyim bu yazarı okumalıyım. Böyle kitaplardan aynı zaman diliminde hepimizin haberi olmayabiliyor. Ne güzel bilgilendirilmek. Sağ olun öneriniz için Halil bey, sağlıcakla kalın :)
YanıtlaSilEce Evren Hanım,
SilRica ederim, okuyan olursa yararlı olacağından eminim. En azından neler yaşanılabilecek veya nelerle karşılaşılabilecek bir farkındalık yaratacaktır. Gerçi her insanın depresyonu kendi duygularına özeldir ama yine de ortak bir şeyler bulunabilir.
İçinde bulunduğumuz çağ içinde insanların müzdarip olduğu ama bazılarının farkında olmadığı bazılarının da var gücüyle mücadele etmeye çalıştığı bir rahatsızlık depresyon. Bilim çok şeyler yazıp söylüyor ama son yıllardaki beyin üzerinde ortaya çıkan bulgu ve bilgiler çok şeylerin farklı olduğunu gösteriyor artık. Bizi idare eden duygularımız. Duygularımızı yönetebildiğimiz sürece insanız demek daha da doğru bir ifade olacak sanırım. :)
Hoşça kalın :)
yazar depresyonu iyi tarif etmiş.."sıkıntısını yaşamayan anlamaz" denir ya o mesele..alınıp okunması gereken güzel bir kitap..bilgi için sağolun.. :)
YanıtlaSilErtuğrul Yıldırım,
SilRica ederim, haklısınız.
"Sevenin derdinden sevenler anlar." derler öyle değil mi! Kişilerde farkındalık yaratmak açısından iyi bir kitap, en azından ilk ağızdan anlatım söz konusu. Zamanımızda da çok ihtiyaç var aslında. Hatırladığım kadarıyla 10 yıl kadar önce memleketimiz sağlık bakanının bir açıklaması vardı: "en az yüzde yirmi beş, tedavilik derecede rahatsız" demişti. Şimdilerde yüzde 50-60'ı geçmiştir her halde. :)