Olan Göyneğime Oldu
Yabani armut -ahlat- ağacının
dallarını tutarak aşağıya çekiyor ve bir şeyler kırıyor, yere atıyordu.
Getirdiğinde gördüklerim, ahlatın iğne gibi sivri olan dikenleriydi. Her birini
iğne gibi kullanıp kafesin üzerindeki göyneğimi iğneliyordu kafes çubukları
arasından.
“Çok sağlam oldu ama dikkat edeceksin bu günlük, akşam bizim eve getireceksin, güzelce başka bir bez dikivereceğim kafesinin altına, sen de göyneğine kavuşacaksın, yaralı bereli olsa da, teselli edersin artık göyneğini.” dedi ve gülmeye başladı birden.
Güldü bir süre, ben de hayranlıkla,
içim kaynayarak izledim onu gülümseyerek. İçim kıpır kıpırdı, sevinçten sarılıp
havaya kaldırmak istiyordum onu, havada uçsun istiyordum. Hiçbir şey yapamamak
ne kadar da kötüydü böyle durumlarda!
Yavruların sesleri geliyordu sürekli. İki tane olmaları da beni sevindirmişti, yalnız değildiler, birbirlerine arkadaş olurlar ve soğuk olan gecelerde birbirlerine yaslanarak ısınırlardı hiç olmazsa.
“Hadi bakalım biraz da yiyecek toplayalım bunlara. Biliyor musun ne yer ne içer bunlar?” dedi gülümseyerek. Başımı salladım biliyorum der gibi. Elbette biliyordum ne yer ne içerler. Çekirgeyi çok severler bir kere, bazı ot tohumlarını da severler, ekmek verilmemeliydi sadece büyüyünceye kadar.
Birlikte kalkıp çekirge avlamaya
başladık tarladaki otlar içinde. Yakaladıklarımızı, kıvırdığı eteğinin içine
atıyorduk sürekli.
"Keklik yemi" |
Bildiğimiz otların tohumlarından da toplayıp tanelerini de
atıyorduk çekirgelerin yanına. Yarım saat kadar olmuştu toplamaya başlayalı:
“Yeter bu kadar, gidelim” dedi. Gölgeye doğru yürümeye başladık.
Eteğinden kafese boşalttı hepsini de. Bir anda sesleri kesildi. “İşte bu kadaaar! Şimdi sıra bizde” dedi. Anlamıştım yemek yemek istediğini. Hemen oturduğum yerden ayağa fırladım, ekmek torbalarımızı asılı oldukları daldan indirdim.
"Ekmek torbam" |
Yan yana koyarak sofra yaptık ekmek
torbalarımızı, içindekileri çıkarıp koyduk üzerlerine. Benim torbamdan bir
tavuk yumurtası, iki büyükçe domates ve orta boy bir baş kuru soğan, onun
torbasından da iki haşlanmış patates, yufka arasında süzme yoğurt ve soğan
çıktı. İkişer tane olanları bölüştük, tek olanları da parçalayıp ekmeğin
üzerine koyduk ve isteyen istediğinden yedi.
Karnımız tıka basa doymuştu ve kalanlarını da ikindi üzeri acıkırsak yeriz diye torbalarımıza geriye koyduk. Yemeğimizi yedikten biraz sonra bir uyku bastırdı bizi, onun da gözleri kapanmaya başlamıştı ve belli etmemeye çalışıyordu. Uyur kalırsak hayvanlar zarar işleyebilirlerdi çünkü. Uyumamalıydık.
Hayvanları sulamak için dereye
götürdük, dereden akan sudan içtiler ve geriye getirdik aynı tarlaya.
“Sırayla uyuyalım mı?” dedi biraz utanarak. “Olur, önce sen uyu, benim çok gelmedi uykum” dedim.” Gülümseyerek.
Not: 6/13
1/13 gelsin...
26-08-2017-19.40
O tarlada çekirge avladık biz de, tohum topladık, çıkından yani torbadan azık çıkarıp bölüştük. Ne güzel öyküydü :)
YanıtlaSilACEMIDEMIRCI,
SilTeşekkür ederim, ziyaretiniz sevindirdi beni. :)
Sonunda ne olacak çok merak ediyorum :)
YanıtlaSilİrem E.
Sililgin için teşekkür ederim, umarım güzel şeyler olur. :)
sizin google plusta gördüm. adnan güney. hatırlıyom yaaa. eskiydi galiba diy mi. bi ara bloguma gelirdi sankii :) nette aktif bir arkadaştı sanıyorum. hala aktif demekkisii :)
YanıtlaSildeeptone,
Silevet, aktif durumda. Genellikle teknik konular paylaşır. Anlayamadım, ilgi durumunu. :)
yok ilgi değil ya. nostalji oldum. yıllar önceden hatırlıyom. çok eski blogçular oluyor bazen. yıllar önce yorumlaştığımız filan iştee. kayboluyorlar. diyelim üç yıl sonra geliyor. heey naber diyorum ben de genelde. gmaile yorum düşüyor çünkü mutlaka. bu arkadaşı da hatırladım. eskiden de aktifti. gitti sanmıştım. gitmemiş yani. ya binlerce blogçuyu tanıyom ki. hiçbirini de unutmam. üç dört yıl sonra noldu, işini değiştirdin mi filan derim. hafıza sağlam işte :)
Sildeeptone,
Silanladım. belki 2-3 aydır ben de yayınlarına rastlamıyordum ama tekrar başladı, bir ara da bir operasyon geçirmişti o nedenle kısa sayılabilecek bir arası olmuştu. Adnan bey oldukça eskilerden, haklısınız.
Konu nostaljiden açılmışken, "Hikaye Kalpli Kadın" ortalıktan kayboldu birden, hiç bir bilgi de göremedim, kimse de bir şey yazmadı. Aslına bakarsanız merak ettim ve ediyorum hala da. Bir bilginiz var mı? Blog konusunda ilk göz ağrılarımdandır kendileri de. :)
yok gelmiyo valla. bi soğuyunca dönmesi zor olmalı :)
Sildeeptone,
Silbilgi için teşekkür ederim. Üzüldüm kendileri adına, gazete olayından sonra çekildi bir anda. kırılmış olmalılar. :)