SONUÇ:
Görüldüğü üzere 35-40 yıl öncesi
basit bir araştırmaya dayanarak ortaya çıkan sonuçlar ilginçtir bana göre. Her ne
kadar inceleme düzensiz kentleşmenin şiddet olaylarına kaynaklık ettiğini
belirtmiş olsa da asıl mesele yönetim anlayışından kaynaklıdır.
Otuz beş-kırk
yıl sonrası günümüz kentlerinin durumu eskiye göre daha kötüdür. Hem nüfus
olarak artmış hem de alt ve üst yapı sorunları dağ gibi yığılmıştır. Çözüm arayışları
çok cılız kalmaktadır. Bu gün dünya kenti dediğimiz İstanbul hem sosyal hem
siyasal olarak kontrol edilemez bir haldedir.
Bu tür bir
yapı içinde her türlü art niyet barınabilmekte ve gücüne güç katabilmektedir. Mevcut
eğitim sisteminin durumu dikkate alındığında art niyetli şebekelerin örgütsel
yapılarının hızla büyüyebilmesi sanıldığından çok daha kolay olmaktadır.
S.102-
…
Türkiye'de siyasal şiddet olaylarının gerisinde birden fazla etkenin yer aldığı
bir gerçektir. Bunlar arasında, özellikle geçmiş yıllarda, siyasal
istikrarsızlık ve partizanlıktan Devlet otoritesinin geniş ölçüde zarar
görmesinin de payı büyük olsa gerektir. Her ne kadar siyasal şiddet
eylemcilerinin birinci! Amacı Devlet otoritesini yıpratmak ise de, aslında,
Batılı yazarların da vurguladığı gibi, Devleti istikrarsızlığa sürükleyen
terörizm değil; tersine, istikrarını yitiren bir Devletin gereksiz
karışıklıklara ve sonra da şiddete yol açmasıdır.
…
Türkiye'nin jeopolitik konumunun da gözardı edilmemesi gerekir, öyle ki,
ülkemizde son yıllarda belli bir ivme kazandığı görülen dinsel ve etnik
ayrımcılık kışkırtmalarının, “Ortadoğu’nun" duyarlı bir bölgesinde yer
alması nedeniyle daha da güçlendiği söylenebilir.
…
Siyasal ve ekonomik bunalımın bir bakıma değişmez göstergesi olan sağlıksız
kentleşmenin Türkiye'de şiddetin tek kaynağı olmasa bile, ülkenin şiddet
fidanlığına dönüşmesini nasıl kolaylaştırdığının, bu sınırlı çalışmamızda
ortaya çıktığını sanıyoruz. Kentlerimiz, gelecekteki Türk toplumunun kilit
noktalarıdır. Söz gelimi, İstanbul bugün için, küçük ölçekte bir Türkiye
olarak, tüm olumlu ve olumsuz yanlarıyla önemli bir toplumsal araştırma
laboratuvarı özelliğini de taşımaktadır.
…
Ülkeyi yönetenlerin Devlet otoritesini yeniden güçlendirmekle yetinmeyip,
toplumsal bütünleşmenin sosyo-ekonomik koşulları üzerinde de dur malan
kaçınılmaz bir zorunluluktur…
S.103-
…
Bize göre, siyasal şiddetin, tümüyle ortadan kaldırılamasa bile büyük ölçüde
hafifletilmesi; toplumu oluşturan tüm katmanların bugün içinde bulunduktan
yetersiz koşullardan doğan sınırlamalara bağlı olmaksızın, çevrelerindeki
oluşumlara, mutsuz ve ilgisiz bir tanık olarak değil, tam tersine, bu dönüşüm
sürecine çeşitli demokratik sorumluluklar yüklenerek katılmasına bağlıdır.
Ancak böylelikle kitleler, toplumdaki gelişmelere uzak kalmaktan, dışlanmaktan
ve giderek toplumun kurum ve değerlerine yabancılaşmaktan kurtarılmış olurlar.
S.104-
…
Nieburg'un yerinde gözlemiyle de, 'Toplumsal uyum kendiliğinden, otomatik bir
biçimde oluşmaz ve böyle bulunduğu varsayılalım; sürekli bir dikkat ve ilgi
gerektirir.".!
Kaynak: Kent Ve Siyasal Şiddet - 1982- Ankara- AÜSB-Prof. Dr. Ruşen Keleş –
Doç. Dr. Artan Unsal
Başlangıca Dön...
Görsel: Google Görseller
Güzel ve doğru tespitler..
YanıtlaSilEvet.
SilToplumsal uyumun teşkil edilmesi zaman alıyor, her zaman da başarılı sonuçlar vermiyor.
YanıtlaSilhaklısınız, batıda da var benzer sorun ama gayret de var; bizde sorun gayret olmamasında.
Sil