Hem yalınlığa
özenirsiniz siz insanoğlu hem de görünmez olmak istersiniz içten içe.
Yanardöner haliniz var. Bir karar verseniz yanacak mısınız, dönecek misiniz
yoksa hem yanıp hem de dönecek misiniz? Dikkat edin yanarak dönmek sönme
riskini peşinden getirir yani sönersiniz de dönerken külleriniz de savrulur
geriye kalmaz hiçbir şey. Arayan bir eser bulamaz sizden yana. Düşünün bu
tehlikeyi!
Duygularını
anlayamıyorsan eğer yürüyeceğin yol da belli değil demektir. Duygularının
arınmasını bekleyeceksin ya da yürürken arındıracaksın yol kavşağını geçmeden. Her kavşak bir seçimdir, seçime göre devam
ettiğin yolun devamı belirlenmiş olur.
Ne diyorum
ben yahu yine dolambaçlı yollara girmeye başladım daha işin başında. Çık yoldan
çık. Git bir gölge bul otur, dinlen biraz da kendine gel önce. Sonra da
hazırlık yaparsın yolculuğun devamı için. Sakın ola dolambaçlı yollara gireyim
deme canavarlar çıkar karşına sonra. Ne yaparsın o zaman?
Nedendir bilinmez
ama bu insanoğlu çanak arkasında gider hep yoğurt istemeye. Sevilmek ister ama
sevdiğini belli etmek istemez -anlayıncaya kadar- kazık yememek için. Âşık olur
aşkını açmaya utanır hatta korkar –ispat ararsanız Türk filmlerine bakın. Kızın
abileri veya babası bir duyarsa!- daima karşıdan bakar aval aval. Kaş göz
işaretleriyle anlaşmaya çalışırlar Kızılderililerin dumanla anlaştıkları gibi.
Ne bunlar
babalık diyorsunuz değil mi? Haklısınız yüz sene öncedeydi bütün bunlar, bizim
zamanımızda yani. Sizler şimdiki zamandasınız ve her şey değişik. Dilin kemiği
olmadığı gibi kantarın topuzu da yok, ne ağır ne hafifi belli olmuyor gibi
sanki.
Kantarın topuzunu bırak kantar bile kalmadı hocam.
YanıtlaSilYaşamdan Yazılar, ne yazık ki çok hızlı tüketiyoruz her şeyi. :)
Sil