"Babam hiç yanılmadı" |
Soğukluk
İçimde
bir soğukluk var, üşüyorum içten içe. Gerçi havaların soğumaya başlaması
başladı artık ne de olsa kışa girmek üzereyiz ama benim içimdeki soğukluk ya da
başka bir ifadeyle benim hissettiğim soğukluk sanki başka.
İnsan
ne zaman soğukluk hisseder? Neden burukluğu var içimde üşümenin? Ben mi soğuğum
havalar mı soğuk? Şimdiden böyleyse kış tam bastırdığında ne olacak bu durum.
Alışır her halde ben ne bileyim şimdiden. Her zaman öyle değil miydi sanki,
şimdi mi aklıma geldi sorular sormak?
Hakikaten
eskiden çocukken özellikle, karda kışta evden çıkmak isterdik sokağa o buz
tutan havalarda; hiç üşüdüğümü hatırlamıyorum, içimizde fırın yanıyormuş her
halde ki üşümüyormuşuz o kadar ayazlarda. Kar topu oynardık ıslanıncaya kadar
yata kalka. O kaymalarımız yok mu o kaymalarımız; yamaçtan kendimizi
salıvermelerimiz korkusuzca, naylon parçalarının üstüne oturarak.
Özlemle
hatırlayıp özlemlerini çekiyorum o günlerin ve sıcaklıkların. Şimdi şu hale
bak, daha insanların çoğu kısa kollu dolaşırken ben üşüyorum, kapalı odada.
Dışarıya çıkmaksa başa bela sanki; ayaklarım gitmiyor.
Yok
bu iş başka, bu üşümek başka üşümek. Hani soğukta dağ başında donma öncesi
rehavet bastırır ya birden, uyuyup kaldın mı hapı yuttun demektir; biraz ona
benzetiyorum sanki, ölüm öncesi rehavet mi ne dersin?
Uyanık
kalmak faydalı elbette, üşüsem de uyanık kalmalıyım bu zamanlarda ne olur ne
olmaz; tedbiri elden bırakmamalı. Biraz bir şeyler geçireyim bari üzerime
diyerek kalkıp dolabın kapağını çektim kendime doğru. Askılarda bir sürü şey
var giyecek. Ne zaman alınmış bunlar da böyle, ne ararsan var gibi görünüyor.
Bir
süveter aldım asılı duran giyecekler içinden, seçmedim elime geldi sadece,
neden seçecektim ki, sadece üzerime atıp biraz ısınmak niyetim. Düğüne gidecek
halim yok ya özene bezene seçip giyinecek.
Aldım
sırtıma, gelip oturdum yine sandalyeme, pencerenin önündeki. Dışarısı soğuk
görünüyor penceremden bakıldığında, çocuklar koşturuyorlar habire sağa sola;
oyun oynuyorlar besbelli. Sanki bağrışıyorlar da heyecandan, sesleri gelmiyor
ama hissediyorum onları. Pencereler çift cam ve ısı izolasyonlu, sesler
geçemiyorlar.
Bulutlar
var havada yüzen, oldukça fazlalar bugün. Siyah, gri kısmen de beyaz bulutlar
var aralarında. Çocukluğumda da seyrederdim bulutları bazen. Her birini bir
yere ya da bir şeye benzetirdim isimler takardım onlara. Hiç itiraz ettikleri
olmamıştır isimlerine, gülümserlerdi bana sürekli, kızgınsalar eğer suratlarını
asarlar simsiyah olurlardı; anlardım o zaman hışımla üzerimize sular
boşaltacaklarını, bir de şimşek çakardı bir ışık a ip gibi düşerdi aşağıya;
arkasından da gümbürtüler gelirdi kazan yuvarlanıyormuş gibi, çok kazan
yuvarlanırsa daha çok ses çıkarırlardı, korkardım o zaman. İpin kalınlığından
anlamaya başladım bir zaman sonra; gürültüler gelmeden kaçar sığınırdım en
kuytu yere, saçak altı, duvar arkası veya bahçenin kapı arkası, ev de olurdu
bazen.
Hayvanlarda
kaçışırdı bazen. Haklıydılar kaçışmakta, kazanların altında kalmak vardı. Ben
hiç kazanları görmedim bizim oralarda ama bazı yerlerde ipin düştüğü yerlerde
yananlar, ölenler duymuştum komşu köylerden. Babam kolay hallederdi o işi,
biliyordu ipi nereye bağlayacağını; cebinde hep bir kama taşırdı, arazide,
tarlada çalışırken olur da bulutlar kızıp siyahlaşırsa hemen kamasını çıkarıp uzaktaki
bir ağacın beline saplardı ve koşturarak gelirdi altında beklediğimiz ağacın
yanına.
Babamın
yanıldığını görmedim hiç çocukken, ne zaman saplasa kamasını ağaca, gökten,
kızgın bulutlardan atılan ip hemen bağlanıyordu o ağaca. Bir seferinde yanıyordu
ortalık neredeyse ki yağmur boşanıverdi birden de söndü yanan ağaç.
Galiba
benim içim üşüyor ne giysem ne örtünsem ısınamıyorum. Demek ki insanın içi
üşüdüğü zaman dışarıdan örtünülen, giyilen ısıtamıyor, anlamaya başladım bunu.
Yaşam bu değil miydi; deneye deneye öğrenilmiyor muydu her şey, işte ben de
öğrenmeye başladım üşümeyi. İçimde içimde benim.
25-10-2017
Halil
GÖNÜL
Görsel: Google Görseller
Çocukluğa, geçmişe dönük yazılar bır başka oluyor. Güzel, sıcak bir anlatımla anılar da değer kazanıyor.
YanıtlaSilSanırım insanın içinin üşümesi hem psikolojik, hem fiziksel oluyor. Mevsimsel ısı geçişleri eskiye göre değişti. Olaylarda canımızı sıkan pek çok şey var. İnsanın dengesi değişiyor. Bağışıklık sistemimizin tahammülü kalmadı.Herhalde en büyük etken ilerleyen yaşlarımız.
Sağlıklı günler diliyorum.
Makbule Abalı,
SilHaklısınız, zaman çok hızlı değişmeye başladı artık ayak uydurmakta zorluk çekiyoruz çoğu zaman. kim bilir bizim zamanlarımızın çocuklukları daha başkaydı belki de! :)
Hoşça kalın. :)
o babanla ilgili kısım ne kadar ilginç ama.
YanıtlaSildeeptone,
Sililkinde bana da ilginç gelmişti. :)
Öyle çok üşümüşsünüz ki!. okurken 'eyvah eyvah!' dedim 'eyvahlar olsun'.
YanıtlaSilLatife bir yana. Son sözlerinize katılıyorum. Hayat öğretiyor zamanla! ve o öğretilerle önlemini de aldırıyor insana. Temennim yüreğinizin iklimi sıcacık baharları, yazları yaşasın:) Güzel bir iç dökümü olmuş. Emeğinize sağlık.
İzler ve Yansımalar,
SilÇok teşekkür ederim, aynı iyi dileklerimle hoşça kalın. :)