Çarşamba, Kasım 22, 2017

Mektup-13-Abinim Abin

Ebe
Bana Abi Diyeceksin!

Neredeyse unutuyordum, şu gözlerinden öpme meselesi hani!
                Tabi ya oğlum, ben senin abinim leyn! Ebe var ya hani bizi doğurtan ebe; ben kadar salak yoktur ya bu dünyada, sanki yüz tane ebe varda köyde bir de “hani şu ebe var ya ebe” diyorum ya!  Bizim ebemiz beni doğurtmuş tam da benim kafamı çıkarmış dışarıya haber gelmiş sizinkilerden, sen kapıyı çalmışsın yahu. Dolayısıyla sen ilk çocuk olduğun için sizinkiler, korkmuş, paniklemiş; baban  hemen bulmuş ebenin yerini. Kapıya dayanmış, bağrış çığrış “ebem kurtar gari, karı ölecek. Yetiş yıkıyo ortalığı” diye. Ebe öğrenmiş zor bela durumu ve beni öylece bırakmış yarı yolda anlayacağın.  Eminim ebe senin yanına gelinceye kadar ben fırlamışımdır.
                Anladın mı şimdi senden büyüklüğümü? Fazla zaman yok ama olsun, sonuçta büyüğünüm işte. Nenem anlatmıştı bana da. Hani ben ağır tabanlıyım ya biraz, nineme göre tam ağır tabanlıyım ya ona bakarsan. Hep der dururdu bana ne zaman bayramda seyranda, normal zamanlarda bile biraz geç kalsam yanına gitmeye, beni gördü mü karşıdan “aha benim ağır tabanlı geliyor yine, hiç hızlanmayacak bu yavru, çıkmaya da niyeti yoktu ya zaten; bir de ebe olacak karının da günahı yok değil hani!” derdi.
                Bir, iki, üç derken bir gün yine evden yemek koyuverdi anam “ninenlere götür” diye. Elimde bohça görünce yine başladı aynı terane, işte o zaman sormuştum “neden böyle diyon sen bana?” diye. Biliyorsun sizin ev onların karşısındaydı, meğer bizden ebe çıkasıya o da peşinden eve gitmiş ben çıkar çıkmaz. Ben senden önce doğmuşum anlayacağın kendi kulaklarıyla duymuş senin bağırtılarını bile.
                Şaka bir tarafa senden önce doğuşum doğru. Abilik falan fasa fiso, şaka olsun diye yaptım ama sen de az değilsin hani; hemen çakmışsın manzarayı ve kondurmuşsun hemen “ellerinden öperim” diye.
                Sen o zaman isimlerimizin hikayesini de bilmiyorsun demek ki; doğumlarımızı bilmediğine göre. Öyle hemen çocuk doğduğunda kütüğe kayıt mı var dağın başında. Hele kışın, kuş uçmaz kervan geçmez mübarek yerlerden biri köy o zamanlar. Karakoldan jandarmalar gelir tespitleri yapar gider nüfusa bildirirmiş ve ilk uyarıda gidermiş bizimkiler.
                İşte böyle bir yıl mı yoksa daha fazla yıl mı geçince yine gelmiş jandarmalar ve ebeyi çağırmışlar köy odasına bir bir doğanların künyesini almışlar. Bazılarının ismini hatırlayamamış ebe ama jandarmalar “söyleyin bir şey, o kadar önemli değil; ana babaları ne diye çağırırlarsa o önemli zaten” demişler. Ebe de kıyamamış ana kuzusu diye jandarmalara. Yayan gidecekler o kışta kıyamette kazaya diye oyalamak istememiş.
                Sıra bize gelince isimlerimizi unutmuş ve zemheri ayında doğduğumuzdan benim adıma “zemheri” senin adına da “Cevjet” yazdırmış o karışıklıkta. Babam nüfusa ceza ödemeye çağrıldığında farkına varmış durumun. Benimkisini “Cemheri, seninkisini de “Cevcet” olarak kayıtlara geçtiklerini öğrenmiş. Senin jet gibi fırlamandan dolayı hızlı anlamında Cevjet demiş aslına bakılırsa ama jandarma çavuşu ne de olsa mürekkep yalamış adammış demek ki, “jet” olmaz diye “cet” yapmış işte sonuç ortada senin adın “Cevcet” benimkisi ise Cemheri. Rahatladın mı şimdi, jet adam. Belli jetliğin, biz birincisinde tökezlerken sen beşinci hanımdasın. Darısı başıma diyeyim bari.  Neyse, alınma hemen.
                Merakta bırakma beni, herkese de selam benden. Hoşça ve sağlıcakla kalın. Cemheri.
13/
                                                                                                                                          20-11-2017
                                                                                                                                          Halil Gönül
Görsel: Google Görseller

2 yorum:

  1. hehe böyle komikli annat ya sen heeep :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. deeptone,
      Bazen antenler dalga boylarını karıştırıyorlar. :))

      Sil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.