"Münazara"
Münazara
Merhaba,
kan kardeşim Cevcet.
O
kadar uzun yıllar geçti ki ilk okuldan beri, neredeyse unuttuk birbirimizi, en
son ne zaman görüştük hatırlamakta zorlanıyorum.
Şimdi
sen diyeceksin ki: Bu kadar zaman sonra hangi dağda kurt öldü de arıyorsun, soruyorsun
beni?
Hakkın var elbette bu kadar zaman sonra, ben de böyle bir mektup alsam elbette aynı şeyi düşünürdüm.
Hakkın var elbette bu kadar zaman sonra, ben de böyle bir mektup alsam elbette aynı şeyi düşünürdüm.
Sana
sonra açıklarım, Süllü’yle görüştüm geçenlerde, seni sordum “köyde, her zamanki
gibi dağda kıçını serinletiyor” dedi de gülüştük çaylarımızı içerken.
Ona “Dur dedim ben bir mektup yazayım da kıçı tutuşsun” dedim. Nasılda güldü koca koca. İyi oldu Süllü’yle görüşmemiz ben de biraz dağ havası aldım sayesinde. Demedi deme sonra sana bir sır vereyim “Kaldırımlar kralı diye birini duyarsan günün birinde hiç şaşırma olur mu!” şimdi boş verelim Süllü’yü de, geleyim asıl seninle konuşmak istediğim meseleye.
Ona “Dur dedim ben bir mektup yazayım da kıçı tutuşsun” dedim. Nasılda güldü koca koca. İyi oldu Süllü’yle görüşmemiz ben de biraz dağ havası aldım sayesinde. Demedi deme sonra sana bir sır vereyim “Kaldırımlar kralı diye birini duyarsan günün birinde hiç şaşırma olur mu!” şimdi boş verelim Süllü’yü de, geleyim asıl seninle konuşmak istediğim meseleye.
Bilirim
sen de meraklıydın her şeye, bazen dalardık ikimiz de şiş gibi ortada ne varsa
hiç düşünmeden. Sonra da bir yol bulur giderdik. Hala aynı mısın? Bilmiyorum
ama, ben aynı görüyorum kendimi.
Geçenlerde
oturup dururken aklıma geldi yapılan münazaralardan birisi, hatırlar mısın
bilmem? “Sanat, sanat için midir, halk için midir?” münazarasını. İlk okul
kaçtaydık hatırlamıyorum ama sen ve ben aynı taraftaydık, bilir bilmez aklımız
erdiğince canla başla uğraşmıştık günlerce hazırlanmak için. İllaki yeneceğiz
karşı gurubu diye. Hatırladın mı?
İşte
seni rahatsız etmemin nedeni bu münazara. Ulan, eğri doğru olsa da biz o
zamanki aklımızla doğru şeyleri düşünmüş ve savunmuşuz be; bu kadar yıl sonra
aklıma geldiğinde de düşündüm haftalarca. “Sanat, halk için olmalı” diyorduk ya
hani; halkın aydınlanması ve hızlı öğrenebilmesi için sanat gereklidir. Atatürk
de dememiş mi: “Sanat halkın kan damarlarıdır.” Ya da buna benzer bir şey işte.
Sanat olmayınca yaşayamaz yani.
Tam
da aynı yerde duruyorum bak sana ne diyeceğim, demek ki bugüne kadar doğru
dürüst sanat yapan sanatçılar olmamış yeterince ve bu halk bu kadar cahil
cühela kalmış. Bir kere sanatçı dediğin muhaliftir, öyle ki kendine bile
muhalefet eder her adımda. Çünkü dünyadaki her şey her saniye değişiyor ve bu
değişime ayak uydurmalı sanatçı, sanatını da geliştirmeli sürekli; sanatını
geliştirebilmesi için kendini geliştirmeli en önce.
“Muhalif,
muhalefet” diyorum da öyle siyaset falan değil benim dediğim. Aynı siyasi
düşünceye bile sahip olsa sanatçı birebir aynı şeyleri düşünmez siyasetçiyle.
Siyasetçi bağımlıdır bağımlılığı ne kadar fazlaysa o kadar güçlü kalır işte bu
yüzden siyasetçiler hiçbir zaman ilerleyen zamanda ilerleyemezler birebir
olarak, daima gerisindedirler taa ki nerede başlarını bir kayaya tosladılar
işte o zaman zaten bitip tükenen halkla birlikte arayışa girerler tekrar ayağa
dikilebilmek ve erki ellerine geçirebilmek için.
10-11-2017
Halil
Gönül
10-11-2017
1/
Görsel: Google Görseller
Ne kadar doğru düşünceler. Bence sanatın sanat için olabilmesi; ancak tüm toplumun sanatçı olmasıyla mümkün olabilir. Sanatın halk için olması birçok kişi tarafından yanlış anlaşılıyor. Her şeyde sürekli yoğun bir toplumsal mesaj verilmesi gerektiğini düşünüyorlar. Bunun tam olarak böyle olmasına gerek yok. Sanat sanat için olsa da içerisinde her zaman mesaj bulunacaktır zaten.
YanıtlaSilİrem E.
SilDüşünceleriniz hoşuma gitti, katılıyorum size. Sanatçı deniz feneri gibi olmalı öyle değil mi?
Teşekkür ederim, katkı sağladığınız için. :)
Bu mektup köşesi iyi olmuş 😀
YanıtlaSilcem kazan,
Silteşekkür ederim. beğenmen güzel. :)
Pinterest'te karikatürü pinlemişler oradan geldim ve kaçırdığım mektubu okudum!
YanıtlaSilNerelerdesin Halil Ağabey?
Sevgili ReHiTu, merhaba tekrar. küçük bir aksilik yaşadım diyelim ama önemli değil. hasretlik bitti ve döndüm tekrar. itiraf etmeliyim hamlamışım biraz blog işlemlerinde. hatta ilk yazım "duyuru"yu bile önce başlıksız yayınlamışım sonra uyandım ve düzelttim. hatta verenlerini de sonra düzeltirim artık. sen neler yapıyorsun bu aralarda.
Sil