Perşembe, Kasım 23, 2017

Pazar Gözlemim-30-1-Mutluluk Nedir?

Mutluluk

Mutluluk mu?

            “Bir daha dünyaya gelmek olsa mutlu olmak isterdim. Bilmiyorum ne olduğunu, nasıl olduğunu ama olmak isterdim kuşkusuz; denemekten ne zarar gelir, olur mu zararı?”
            O ilerlemiş yaşına rağmen mutluluğu arayan adam etrafına bakındı bir an duyan oldu mu diye. Etrafta kimseler yoktu, rahatlattı bu kendini. Düşünmeye başladı tekrar. Nedir acaba mutluluk dedikleri meret. Kendini ölçüp tarttı bir süre.
            Yıllar öncesi çocukluk yaşlarına döndü, gençliğine geldi koşturarak ve yetişkinliği derken işte buradaydı bu yaşında. Ne kadar da hızlı geçişleri vardı birinden diğerine.
            “Galiba çocukluğunda kırık dökük sevindiği şeyler olmuştu arada bir. Örneğin çelik çomak oynamak, saklambaç oynamak, mutluluk dedikleri bu muydu acaba?”
            “Hayır hayır olamaz, bu kadar basit bir şeyler olmamalı bu mutluluk dedikleri meret. Etli sütlü, ballı börekli daha tatlı şeylerdir herhalde.”
            Bir türlü karar veremeyen bir sanatçı gibi yazıp çizip arkasından bozuveriyordu tekrar yazıp çizmek için. Ne yazıp çizeceğini de bilemez haldeydi. Aklında birçok şey olmasına rağmen bir türlü istediğini ortaya çıkaramıyordu. Kalemini mi değiştirmeliydi acaba? Tuval mi kullanmalıydı kafasının içindekileri çizmek için, tuvale kendiliğinden dökülürler miydi ki? Gülümsedi bir an kendi kendine cevap verdi. Ölme eşeğim ölme bahar geliyor bekle diyerek kendini cevapladı gülümseyerek.
            Önündeki oyuncaklarıyla oynayan bir çocuk gibiydi, arada etrafına bakınıyor sonra tekrar dalıyordu. Olduğu yerden uzaklaşıyordu, oldukça uzaklarda dolaşırken bazen el kol hareketleri canlanıyor bazen elleri havadan inmiyordu uzun süre. Kolu ağrımaya başladığında kendiliğinden iniyorlardı zaten kendisinin indirmesine gerek kalmıyordu. Bazen hoşuna gitse de bu durum ağrılarına kızıyordu içten içten.
            Ağrısının geçişini hemen hissediyor “işte bu galiba mutluluk” diye mırıldanarak tekrar etrafını kolaçan ediyor gözleri fıldır fıldır.
            “Ne istiyorum ben yahu?” diye sorduğu çok olmuştur, bazen yüksek sesle bazen de fısıltıyla, en çok da geceleri başını yastığa koyduğunda içinden. Bazen ne istediğini kendine kabul ettiremiyor birkaç gün çatışma yaşıyordu kendi kendisiyle. En çok rahatsızlık hissettiği durum buydu aslında. Çok kez yaşayınca karar vermişti en kötü şeyin bu kararsızlık ve çatışma olduğuna. Hele bir de bir gün gazetede okuduğu cümleler onu çok etkilemişti. “En kötü şey kararsızlıktır, en kötü karar en iyi kararsızlıktan iyidir. Beyin kararsızlıktan çok etkilenir ve hemen bir karar vermek ister.” düşünürken okuduğunda kafasını karıştıran bir bilgi daha edinmişti: “beyin durduğu zamanlarda karar vermeye ihtiyaç duyulur.”
            Bu ne demekti şimdi?
1/3
Görsel: Google Görseller

2 yorum:

  1. Çok güzel olmuş.Kaleminize yüreğinize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sibel özer,
      teşekkür ederim, beğenmeniz sevindirdi beni. :)

      Sil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.