“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”
"Okey karesi" |
BÖLÜM-27
KIZIM BİTMİYOR MU DAHA BU OYUN?
KAŞIK
“Anne bir çay daha versene bana lütfen”
dedikten sonra okeyi dışarıya atarak kahkaha atmaya başladı, sayı tablosuna
bakarak “arkadaşlar bu sefer benden kaçmaz bu parti” diyerek mutfak tarafına
baktı sinirli tavırla.
Gelen giden yoktu. Taşlar karıştırılmaya başlandı ve dizilmeye geçtikleri sırada ilk beş adet okey taşını dizdikten sonra tekrar baktı ama gelen giden yoktu hala.
Gelen giden yoktu. Taşlar karıştırılmaya başlandı ve dizilmeye geçtikleri sırada ilk beş adet okey taşını dizdikten sonra tekrar baktı ama gelen giden yoktu hala.
“Anne
ben fikrimi değiştirdim, meşrubat olsun, meyve suyu” diye seslendi. Diğerleri
de meyve suyu istediklerini söylediler. “Vallahi şekerim bugün çok şanslısın
sen hayrola bu işlerde epeyce ustalaştın” dedi Fatma'nın sağında oturan sarışın
uzun saçlı kadın. Oldukça bakımlı bir hali vardı. Ağzı kulaklarına varıyordu
gülümsemek için kendini zorlarken.
“İşte
geldi Hüsniye’ciğim de pek hamaratmış kız senin bu annen, tıpkı sen canım,
benim kanım kaynadı sana Hüsniye’ciğim. Sen arada sırada uğra bana, sakın
yalnız bırakayım deme olur mu canım.” Hüsniye herkesin önüne birer bardak meyve
suyu bıraktıktan sonra memnun bir halde geriye çekilerek “gelmem mi hiç
hanımcığım, bir fırsatını bulur gelirim mutlaka hiç kaygılanma sen” dedi ve
mutfağa doğru yöneldi.
Şu
bulaşıkları bitireyim bir an önce de gidelim artık, epeyce geç oluyor bugün,
sabahın köründe geldik neredeyse. Bunlarda ne anlıyorlar akşama kadar taş
döşemekten acep, hiç aklım ermedi benim. Durmadan da zıkkımlanıyorlar ne
olursa. Yeter ki koy önlerine, bir saman torbaları eksik kaldı. Olsa onu da
assan boyunlarına hayır demezler her halde. Duba gibiler her biri. Hadi
yaşlılarına bir diyeceğim yok ama gençleri de farklı değil anacım, neyse bana mı
düştü dertleri, al birini vur ötekine işte. Ne koca var ne de iş her birinde. Haydan
gelen huya gider misali gelmiş bir yerlerden gidiyor işte. Soran da yok bu
değirmenin suyunun nereden geldiğini. Mırıldanmalarından bir şey anlaşılmıyordu
Hüsniye’nin, kendi kendine kızarak hırsla bulaşıklara saldırmaya başladı
birden.
Tabak
çatal seslerini duyan ev sahibesi bağırmaya başladı kendisine “Hüsniye’ciğim
makinaya atıver yeter, fazla uğraşma yarın hizmetçi halleder gerisini.” “Tamam,
tamam anladım hanımefendi” dedi Hüsniye de. Bulaşıkların kabasını alarak her
birini bulaşık makinasına doldurmaya başladı teker teker.
“Benim
işim bitti galiba, var mı başka bir şey?” dedi ev sahibesine Hüsniye. Dikkati
oyunda olan ev sahibesi başını iki yana sallamakla yetindi yok anlamındaydı bu
hareketi. Karşıya geçip oturmadan önce Fatma’nın yanı başına gelip kulağına
“kızım bitmiyor mu daha bu oyununuz sizin. Baban gelmiştir eve, senin de kocan
gelmiştir çoktan” dedi biraz tedirginlikle. Belki de ilk defa oluyordu evine
geç kalması bu kadar.
“Anne
ne acelen var, ha bir gün de geç gidiver yani eve ne olacak, dünya mı ters
dönecek. Bugüne kadar öğretememişsin bundan sonra öğret bari. Senin özgürlüğün
yok mu, köle misin sen. Onlar istediği zaman geliyor ya. Bugün de biz geç
gidelim ne olacak?” diyerek güldü anasına bakarak. Anası şaşırmıştı kızının bu
haline, hiç bu kadarını ummuyordu ondan. Utanarak bir şey diyemeden geçip
oturdu gerideki koltuklardan birisine.
“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!” :) çok ilginç bir hikayeymiş,elinize sağlık..
YanıtlaSilErtuğrul Yıldırım,
SilTeşekkür ederim,
Bir roman denemesi olarak devam edecek. Gerçek yaşamdan kesitler olan bir evlilik ve aile yaşamının hikayesidir. :)
pekoştu buuuu :)
YanıtlaSildeeptone,
Silsevindim beğenmiş olmanıza, devamı gelecek eminim seversiniz. Bir roman denemesi olarak düşünüyorum.
roman hadi hayırlısıı :)
Sildeeptone,
SilTeşekkür ederim.
gel gitler yaşıyorum aslında, bazen alabildiğine bir güvensizlik sarıyor, bazen de kendime iş yaratmak için seçtiğim bir meşguliyet olarak değerlendirip zorlamaya çalışıyorum kendimi. bakalım zaman ne gösterecek. :
bunları aşmanın yolu, sadece yazmak, düzenli yazmak tabii, mesela her akşam gibi :) yazdıkça o duygular gidiyo hepsisi :)
Sildeeptone,
SilŞu ileri geri zekalı başıma söz geçirebilip, rahat hissetsem kendimi daha da iyi olacak da, fazla söz dinletemiyorum. başım belada anlayacağınız. havadan bile nem kapıyor, dalgalanıp duruyor deniz gibi; çarşaflaştığında daha iyi iş çıkarıyorum. neyse uzun hikaye, keyfinizi kaçırmayayım şimdi. :)
Teşekkür ederim kıymetli öneriniz için, kendimi daha iyi hissetmeye başladım bu günlerde. :))