Cuma, Ekim 27, 2017

Züğürt Tesellisi

karanlık
Ne saçmalık değil mi? Bazen yazdığımı kendim bile anlayamazken, başkalarının anlamasını bekliyorum, anlayacaklarını düşünüyorum.
Sabırsızca yazıp çiziyor ve tamam diyorum, bir an önce sırtımdan atmak için. İşe yarıyor mu? Evet galiba, emin değilim ama yazıyorum ya, yetiyor işte; hiçbir şey yapmamaktan iyidir diyorum kendimce, züğürt tesellisi.
Yoksa çıldıracak gibi hissediyorum kendimi, korkuyorum kendimden; korkutuyor kendim beni. Nasıl baş edeceğim kendimle, fikrim de yok; çaresizlik galiba bunun adı, öyle duyar gibiyim sanki.
Kendime anlatamadığım şeyleri kâğıda yazıp kâğıdın anlamasını beklemek, kağıtların da başkalarına anlatmasını beklemek biraz uzun hikâye gibi, ne bileyim benim bilebileceğim şeyler değil hani; ne desem boş.
Kendime anlatamadığım, hatta bırak anlatmayı, söylemeye korktuğum şeyleri, bazen kimseye söylemesin diye anlaşarak kağıtlara söylüyorum, aramızda sır oluyor söylediklerim, sonra da o kağıtları saklıyorum bir kilitli karanlık derin bir kutuda. Bazen isyan edip bağırıp, tepindiklerini duyuyorum da yanına yaklaşıp bir tekme patlatıyorum kıçına derin karanlık kilitli kutuya. Ses seda kesiliyor o zaman. Alıştılar yani tekme yemeye, anlayacağınız. Anlıyor musunuz durumu?
Kendimle aramda hiçbir sır yok ama kağıtlarla var; derin, karanlık kilitli kutunun içindekilerle. Eğer sırlarımı açık etmeye kalkarlarsa bir gün ne yaparım bilmiyorum, bir hata yaptım sanki kağıtlara sır vermekle ve kağıtlarla sırdaş olmakla.
Şimdiki aklım olsaydı paylaşmazdım onlarla da. İçime gömerdim her birini ve saklardım kendimden bile. Ben nereye onlar oraya; yaşar giderdik gülüm balım bir ömür boyu. Ben varsam onlar da var olur, ben yoksam onlar da yok olur; bunun bilincinde olan sırlar da benim var olmam için ellerinden geleni yaparlardı ki biraz daha uzun yaşardık birlikte el ele.
Anlayabiliyor musunuz beni? İşte benim de anlayamadığım yanım bu. Yazdıklarımın bazılarını kendim bile anlamıyorum, tek güvencem kağıtların anlaması ve anlatması anlamak isteyenlere. Olabilir mi anlamak isteyen? Bilemem, bugün bildiğim kadarıyla yok ama yüzyıllar veya daha sonraları belki çıkar birileri.
Bu ihtimalle sağlam sandıklara doldurup gömmeliyim belki de yazdıklarımı, ezilip, kurda kuşa, rüzgâra yem olmasınlar diye. Yem olurlarsa gübre olurlar ve toprağa karışıp başka başka canlıların gövdelerinde kaybolup giderler, benim izim kalmaz, anlaşılmaz yani.
Ben anlaşılmak istiyorum aslında, içimden geçen bu ama nasıl, nasıl olacak bu iş? Fikrim yok işte! Ah bir ufacıcık bile bir fikrim olsa; ne olurdu sanki olsa, yer yerinden mi oynardı? Yoksa dünya mı ters dönmeye başlardı? Bilmiyorum, bu konuda da fikrim yok.
                                                                                              26-10-2017
                                                                                              Halil Gönül
Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.