sac-pidesi |
İnsanların
yaşam kavgaları yansır Pazar yerlerine ve yaşamın ta kendisidir Pazar yerleri
benim açımdan. Acizlikler, çaresizlikler, sevinçler, üzüntüler kısaca insana
ait ne kadar çeşitlilikte hal ve hareket varsa yansımalarını görebilmek mümkün
olur her zaman.
İşleri
iyi gidenler mallarını satanlar daima sevinçli ve kendinden emindir her zaman
ve adımlarını kendinden emin bir şekilde atarlar, mallarının çoğunu
satamayanların suratlarından düşen bin parçadır, hayal kırıklığı vardır
gözlerinde ve kafalarındaki hesapları karışmıştır bir kez daha.
Yalnızca
pazarcılar mı? Pazar’a gelenlerde de vardır benzer bir durum. Bir önceki Pazar
fiyatlarına göre bütçe ayarlarını yapıp pazara çıkarlar. Bu tarz pazara çıkan
insanlar genellikle ikindi vaktinden sonra çıkar ve dolaşarak altını üstüne
getirirler Pazar yerinin. En ucuz fiyatı bulmaya çalışırlar bütçelerinin
dengesini bozmamak için.
Pazar
fiyatları beklentilerinden yüksekse bir kat daha turlarlar pazarı, kim bilir
belki de benim gibi seviyorlardır Pazar dolaşmasını.
Epeyce
dolaştıktan sonra yorgunluk hissetmeye başladım ve bir an önce ihtiyaçlarımı
alıp gidip bir açık hava kahvesi içmek geçti aklımdan. “Hiçbir şey kalmamış gördün mü?” dedi bir
kadın sesi arkamda. “İşte her şey var ya ne alacaksın sen? Alacağın patates,
soğan. Aha hepsi de var. Biz başka ne alırız ki bunlardan başka…” Diyordu kocası, bilgiç bir tavır ve kendinden
emin emrivaki ses tonuyla. Bir daha sesini duymadım arkamda kadının. Adamın da
sesi çıkmadı.
Merak
ederek yandaki tezgahlara bakma bahanesiyle dönüp baktım, orta yaşlarda
sayılabilecek karı kocaydılar. Koca hesabını iyi biliyor demek ki, bütçeyi
daima kontrol altında tutuyor ve sıkı bir para politikası izliyor anlaşılan.
Yarım
kilo civarında bir tereyağı gördüm kendi ürünleri olduğu belliydi, aldım, yarım
kilo çiğ yer fıstığı ve taze inek sütünden yapılmış peynir aldım, yürüdüm otlu
pideciye doğru.
Şanslıydım
bu sefer bekleyenler yoktu sırada. Fiyatına hala zam yapmamış 1,50 TL. Dört
adet otlu sipariş ederek beklemeye başladım. Daha önce sipariş vermiş olan bir
kadın geldi almak için. Poşet içinde beyaz kağıtlara ikişerli sarılmış halde
uzattı kadına. Kadın 5,00 TL uzattı.
“Afiyetle, helal hoş olsun” dedi pideci kadın. Bir an durakladı baktı 70
yaşlarındaki kadın poşetini elinde tutarak.
“Kaç
tane?” “Ben dört anlamışım herhalde,
helal hoş olsun” diyerek kalan bir lirasının önemli olmadığını belirtse de
yaşlı kadın “olmaz, kabul edemem, buyurun buradan alın” diyerek 100 lira
uzattı, başka parası da yokmuş. “O kadar parayı bozamam canım ablacığım, sonra
verirsin o zaman” diyerek gülümsedi. “Olmaz olmaz ben başka yere gideceğim,
oğlan söylemem lazım o zaman” derken cüzdan ve çantasını köşe bucak karıştırdı,
bulabildiği 75 kuruşu uzatarak “al o zaman bunu da helalleşelim, olur mu?”
diyen yaşlı kadına “önemli değildi, helal etmiştim zaten ama senin gönlün rahat
olsun, tamam tamam, helal hoş olsun, afiyetle yiyin” diyerek gülümsedi. 15-10-2017
Halil Gönül
1/2
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.