"Saklı Seçilmişler" |
Soner
Yalçın’ın “saklı Seçilmişler” kitabını
okuyunca kafamın içinde oluşan uçsuz bucaksız düşünceler daha da yerine
oturmaya başladı. Hani şu robotlardan falan bahsederek dünyayı akıllı robotlar
falan mı yönetecek? Tarzı sorular sorulduğunda “Neden olmasın!” diye cevaplar
gelir ya akla.
Evet,
Dünyayı seçilmiş belli başlı ailelerin akıllı robotlar eşliğinde yönetebilmesi
ve balım gülüm yaşayıp gitmeleri, böylece dünyanın tüm nimetlerinden tek
başlarına hiçbir rekabet olmadan tüketmeleri sağlanacak.
İlk
etapta normal insanların aklına çok uçuk kaçık gibi görünen fikirler aslına
bakılırsa yüzyıllar öncesinden en hızlı ve acımasız bir şekilde uygulamaya
konmuş. Uygulamanın içinde en fakir devletlerden tutun da en zengin devletlere
kadar var. Hatta hatta Romalılara, Atinalılara kadar uzanan bir durum. Hani şu
Eflatun’un “Devlet” anlayışı var ya, işte onda bile yönetimin olanı kişilere
bırakılmamasını öneriyor.
Peki,
gelelim nasıl sağlanacak bu düşüncenin oluşumu. Almanya Adolf Hitler döneminde
en açık bir şekilde “Ari ırk” yani saf ırk alman yaratmaya kalkmamış mıydı? İşte
o düşünce aslında Hitler vasıtasıyla çok eskilere dayanan zamanlardan beri
uygulama fırsatı arayan bir düşüncedir. Bu alanda çalışan bilim camiası elinden
geleni yapar bu dönemde.
Bilim
camiasından bahsettim de, sakın ola bilim camiası kötüdür gibi bir durum
çıkmasın. Her kötü ve kötülük gibi bilim adamlarının da kötüleri vardır. Sapkın
ve acımasızca düşünceleri olanları vardır. Bazıları şan şöhret bazıları da para
için yaparlar elbette. Her şeye çare ve her şey para için değil mi. Para güç
demektir parayı elde edersen gücü elde edersin, gücü elde ettikçe de parayı
elde edersin. Bir sarmal halinde sarmalanır durur ve döndükçe de kar yumağı
gibi büyüyerek devam eder gider.
Sanmayın
zarar verenler kendi ulusundan olan insanlara zarar vermiyorlar. Onlar için
kendi memleketlisi veya başka memleketli olmasının anlamı yok ki tek anlamı
olan aile olmak. Ailenin dışındakiler tamamen yabancı. Bu yabancıların içinde
en yabancı olanlar da fakirler elbette. Çünkü fakirler hiçbir şey üretmeden
daima tüketen ve hızlı bir şekilde üreyenlerdir. Dolayısıyla zararlıdırlar.
Ne
yapılmalı? Yok edilmeli elbette. Başka bir cevap yok. Peki, üretecek,
fabrikalarda kim çalışacak onlar için? İhtiyaç kalmayacak çalışan insana falan.
Çünkü akıllı robot ve akılsız robotlar masrafsız ve yirmi dört saat yapacaklar
o işi. Hiçbir sosyal hak hukuk istemeden. Akıllı robotlar kendi hemcinsleri
diye akılsız robotları kayıracak hali yokya akılsız insanlar gibi. Hoş! Akılsız
insanlar da kayırmıyor ya hemcinslerini.
Soner
Yalçın’ın uzun soluklu çalışması olan bu “Saklı Seçilmişler” kitabı oldukça
etkiledi beni. Hatta kafamda savaş senaryoları bile ürettim. Görünmezliği keşfedip
hepsini de etkisizleştirmek ve onların başkalarına yaptıklarını kendilerine
yapmak. En başta da kendilerinin ürettiği binbir biyolojik silah olan bakteri
ve virüsler dolu GDO vb. ile donatılmış tüm yapay gıdaları kendilerine
yedirmek. Oturup karşılarında durumlarını seyretmek ne kadar zevkli olur bir
düşünsenize. Adamlar ve kadınlar kendi ürettikleri zehirleri bile bile
yiyorlar. Kim böyle bir şeyi yapar zorunlu kalanların dışında.
Eğer
bir gün düşündüğüm görünmezliği keşfedersem yapacaklarımı saymakla bitiremem. Bunun
yeri de değil burası zaten.
Tek
elden yönetilen tek kutuplu, az nüfuslu seçilmişlerin yaşayabildiği şirin
koskoca bir Dünya. Düşünün bir, içinde siz de olmak ister misiniz? Açıkçası ben
istemiyorum. Hiç kepazelik görmeden duymadan nasıl bir yaşam olur. Arada sırada
kepazelikler görülecek ki, komik olsun. Bu günlerde olduğu gibi. Kepazelikler çok
komik geliyor bana. Dolar yakıyorlar, düşünemiyorlar ki, cebindeki para, zaten
enflasyonla eriyip gitmiş, biraz daha erisin diye yakıyor. Yakılan her bir
dolar daha da eritiyor cebini.
13.08.2018-Halil Gönül
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.