Blog Yazmak |
Ben
kaşınınca bir şeyleri karıştırırım bazen. Yine öyle oldu bu aralar ve kaşınmaya
başladım. Kaşınırken de bitkin düşüyorum tırnaklarım kısa kesimli olduğundan
dolayı, kaşınma tam geçmiyor kısa tırnaklarla. Bu yüzden hani şu ahşaptan olan
kaşıma aleti yok mu işte ondan lazım olduğunu düşünmeye başladım.
Blog:
adı üstünde günlük, öyle değil mi? Günlük bir şeyler yazıyor insanlar. Ne
isterse yazar elbette, kimseyi de çok fazla ilgilendiren bir durum olmadığını
düşünüyorum, bazen saçmalayabilme hakkı da vardır üstelik.
Örneğin ben saçmalıyorum bazen bile bile rahatlatıyor beni. Hayata, dünyaya, kendime sitemler ediyorum, dersler çıkarıyorum haltlarımdan; kızgınım, kırgınım, yorgunum, emekliyim; daha ne olsun! Hayat bu: kullanır kullanır sonra da atar bir kenara. İşte o zaman da saçmalamak kalır elde; blog yazmakla ben de bu hakkımı kullanmak istiyorum. Sitemim kendimedir, kimseye değil.
Örneğin ben saçmalıyorum bazen bile bile rahatlatıyor beni. Hayata, dünyaya, kendime sitemler ediyorum, dersler çıkarıyorum haltlarımdan; kızgınım, kırgınım, yorgunum, emekliyim; daha ne olsun! Hayat bu: kullanır kullanır sonra da atar bir kenara. İşte o zaman da saçmalamak kalır elde; blog yazmakla ben de bu hakkımı kullanmak istiyorum. Sitemim kendimedir, kimseye değil.
Düşünüyorum
da: uzmanlık bilgileri paylaşma meselesini; oldukça uzun, yorucu ve emek
isteyen bir durum bu uzmanlık paylaşım meselesi. Bir de uzmanlığın çeşidine de
bağlı. Beyin cerrahı ne paylaşabilir, elbette isterse paylaşır çok şey ama
dilini değiştirmesi gerek bu paylaşımın anlaşılabilmesi için. Halbuki Laga luga
paylaşmak daha kolay.
Ayrıca
uzmanlık alanlarında paylaşım istenirse zaten uzmanlıklarını ölçüp biçen ilgili
yayın organları vardır ve bu yayın organlarında paylaşılır bu tür şeyler. Aynı
dili konuşan ve yazan kişiler tarafından okunur ve değerlendirilir aynı zamanda
da bilgi paylaşımı olur bu durum.
Gelelim
uzmanlık konusunda yazılan bir yazının ölçüsüne. Makale yazma işi birkaç
satırla olacak iş değil ki; Google da bahsi geçen 250-300 veya 600 kelimelik
sınır veya blog okuyucularının o kadar kıymetli ki zamanları o kadar uzun yani
600 kelimeden fazla bir yazıyı okuyacak blog okuru da yok zaten; varsa da
kıymetli zamanlarını bu gibi ıvır zıvır şeylere harcamaya ayırmayı doğru
bulmuyorlar. -özellikle belirtmek isterim bu konuda hiç kimseye bir taş atmak
gibi bir derdim yok, kimse alınmasın. Benim konum geneldeki durumdur-
Bir
makale sunum, giriş, gelişme ve sonuç derken 600 kelimeyle hiçbir şey
anlatılamaz zaten. Anlatabilen de “gittim, gördüm, geldim” diyerek anlatabilir
çok şeyi zaten.
Dünya’da
ve Türkiye’de her şey o kadar bulanık ki doğru bilgiye ulaşabilmek uzun bir
çalışma ve emek istiyor; bunların haricinde temel bilgi de olmazsa olmazlardan.
Bu yüzden Bloglarda uzmanlık konusunda yazıların güvenilirliği de çok su
götürür bir durum, blog yazarlarının çoğuna bakıldığında etkilendiği veya
kaynak olarak kullandığı bir yazının bile yazısında bildirmeyi bir zahmet
sayarken bu bilginin doğruluğuna nereden emin olabilir okuyucular. Aslında bana
göre suyun gözünü bile bulandırmak için birebir.
Güzel
çalışmaları olan kişiler var mutlaka, söz konusu kişiler kendi uzmanlık
alanlarında diğer insanlara fayda sağlamak amaçlı yayınlar yapıp bilgilenmemize
sebep oluyorlar; büyük bir özveri göstermiş oluyorlar.
Benim
amacım kimseyi bilgilendirmek veya bilgi vermek değil, kendim de bilmiyorum,
hem de hiçbir şey bilmiyorum. Bildiklerimden de şüpheliyim artık. Yalnızca
kafam boşalsın biraz diye kendimle savaşıyorum ve kendime şahit oluşturmak için
de yazıyorum. Çünkü daha önceleri defterlere yazdıklarım -neredeyse 40 yıl-
hepsi de kayıplar, işte bu yüzden blog yazıyorum artık kayıp olmasınlar diye. 😊
Hiçbir
okuyanım olmasa bile- nasıl ki müşteri velinimetse tüccar için; okuyucularda
benim baş tacımdır- yazmak zorundayım ben; yoksa hastalığımı atamayacağım
üzerimden. Şimdilik tek meşguliyetim ve yaşama bağlayan demeye pek dilim
varmıyor ama öyle işte. Kendim çalıp kendim oynamaya bile razıyım ben. Yazma
pratiği edinmiş oluyorum böylece. Beynimin hızına yetişebilmek için on parmak
bile öğrenmeye kalktım; şimdilik kaplumbağa hızıyla ilerlesem de ana mantığı
öğrendim ve iş pratiğe kaldı. Bir gün o da olacak amcaları, ablaları, yaşı
müsait daha. Henüz ölmedi. 😊
Bloglar
okumaya gelince, elbette çok severek okuduğum yazılar oluyor hatta çok şeyler
de öğrenmiş oluyorum, örneğin sütlaç yapmasını bloglardan öğrendim, bazı
yemekleri de öyle. En önemlisi de hayat tecrübesi ediniyorum, sayelerinde gezip
dolaşabiliyorum çok yerleri. Onlar nereye ben oraya yani. Bazı siteleri görünce
de toksam bile midem guruldamıyor değil hani; o kadar nefis şeyler de yapılmaz
ki! 😊
Bu
yüzden benim yazdıklarımı bir derde deva olsun diye merhem olarak sürmeye
kalkmanızı önermem. Alerji yaratabilir ne bileyim başka bir zararı olabilir,
bilemiyorum. 😊
Başta
otururken klavyenin başına, “kelimeler, sözler ve yaşamların benzerliği”
hakkında yazmayı düşünüyordum ama buraya geldim işte her nasılsa, sağı solu
belli olmuyor ki Pelte’ nin. Unutmazsa başka bir yazıda olur artık, yeterince
uzadı bu yazı.
Şimdilik
buraya kadar.
Hoşça, sağlıklı kalın ve blog yazın. 😊
13.12.2017
Halil
Gönül
Görsel: Google Görseller
Bende sırf saçmalamak adına bir blog açmayı düşünüyorum :)
YanıtlaSilBeyda'nın Kitaplığı,
Siliyi olur derim, yalnızlık hissetmemiş olurum böylece. :)
süpersiniz, takdir ettim :)
YanıtlaSilEmre Bozkuş,
Silteşekkür ederim. Takdiri hak eden sizlersiniz, zahmet edip okuyorsunuz. Hoşça kalın. :)
Yazmak özgürlüktür,içini dökmek rahatlamaktır. Bol bol yazın dilerim.
YanıtlaSilSesli Şiirlerimiz,
Silhaklısınız. teşekkür ederim. :)
bence yazmalısınız da çok keyifle takip ettiğim bloglardan biri oldunuz.SAkın yazmayı bırakmayın... En önemlisi sizin keyif alabiliyor olmanız...Sağlıcakla ve mutlu kalın...
YanıtlaSilhunilianne,
SilTeşekkür ederim güzel ve cesaret veren yorumunuz iÇin. Elimden geldiğince devam etmeyi düşünüyorum, gecem gündüzüm doldu kelimelerle. İşin kötüsü yastığa başımı koyduğum zaman başlıyor tüm hikaye ve konular uçuşmaya ve kalkmaya üşeniyorum. Çoğu zaman eğleniyorum bile kendi yazdıklarımla. hoşuma da gidiyor.
Hoşça ve sevgiyle kalın. :)
Halil Bey ben sizin çok önceleri geçtiğiniz yoldan ben henüz yeni geçiyorum. Umarım sizi tatmin eden bu blog yazma uğraşısı beni de tatmin eder.
YanıtlaSilSelam ve sağlık ile kalın..
Merhaba cem oz,
Silblog nefes almayı sağlıyor boğulma hissettiğimiz zamanlarda. şu anda yumurtlayıverdim işte. ama gerçek payı var. yürüdükçe çok şeyler değişiyor, tıpkı farklı yerlere gitmek gibi. Başarılar dilerim. :)