“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”
Fatma’nın TV. Keyfi.
KAŞIK
Geçen zamanı fark etmiyordu Fatma, televizyondaki diziye kaptırdı kendini.
Bu kadar sakin ve keyifli izlememişti hiç, sinema salonu kapatmış da film
seyrediyordu tek başına sanki. Ayaklarını da uzatıp sehpanın üzerine, arkasına
yaslanıp ellerini de başının üstünde kenetlemiş halde tadını çıkarmaya
çalışıyor akşamın. Esnemeye başladı bir süre sonra. Uyuyup kaldı olduğu yerde.
Uyku sersemiyle kıpramaya
çalıştı, her yanı ağrıyor ayağa kalkmak zor geliyor, bir süre daha yerinde
kalmaya karar veriyor başını arkaya yaslıyor tekrar. Günün sarhoşluğuna bir de
uyku eklenince bir şey düşünemez halde yalnızca anını yaşama güdüsü hakimdi.
Bir an aklına kocası geldi,
nerede zimidirse zimitsin, gelip zıbarır nasılsa diye düşünüp aklından çıkardı
hemen. Herkes kendi hayatını yaşayacak madem işte böyle, ben de kendi hayatımı
yaşarım, kimse umurumda olmaz.
Zaman kavramı aklından
silinmiş gibiydi, zamanla bir işi yoktu kendine göre. Saatin kaç olduğu da
umurunda değildi hiç. Tek düşündüğü yatağına gidip güzel bir uyku çekmekti, ah
bir de ayağa kalkabilseydi.
Zorladı kendini koltuktan
kalkmak için. Ayağa kalktı ama sallanıyordu fırtınaya tutulmuş Selvi gibi.
Televizyona yanaşıp kapattı televizyonu ve sallana sallana, arada bir duvara
elini yaslayarak yatak odasına doğru adımlarını attı uyku sersemliğiyle.
Gözleri kapalı olduğu için bir yere çarparım korkusuyla arada gözlerini açmak
istiyor ama hemen kapanıyorlardı. Uykusunun kaçmasını istemediğinden de fazla
zorlamadı gözlerini açmayı.
Yatağının üzerine olduğu
gibi bıraktı kendini. Gözlerinin önünde cap canlıydı okey taşları ve
uçuşuyorlardı havada. İstediği taşı alabilir, oyunu bitirirdi. Paralar da
ortada duruyordu. Uyuyup kaldı yatağının üstünde.
Hüsniye de bir süre
oyalandıktan sonra koltukta uyuya kaldı, ayaklarının sızısını dinleyerek. Bir
süre uyuduktan sonra uyandı sızıların etkisiyle, hafif üşüdüğünü hissedip
yavaşça kalktı koltuğundan ve televizyonu kapatıp geçti yatak odasına ve
kendini bırakıverdi olduğu gibi yatağın üzerine.
Hiç bu kadar yorulduğunu
hissetmemişti daha öncelerinde, bu saatten sonra başka bir işle uğraşacak hali
yoktu, bir de üstüne üstlük uyku bastırınca kıpırdanmaya mecali yoktu. Yorganı kaldırıp
girdi içine ve kısa sürede daldı derin uykusuna.
Görsel: Google Görseller
Halil Gönül
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.