"Keyifli Eşek" |
Eşeğin Keyfi
Geldik
Şebelek Amcamın yanına ve sen kayıp indin eşeğin sırtından. Eşek kafasını
çevirip bakmıştı Şebelek amcama ve başlamıştı anırmaya tekrar.
Kafasını yukarıya kaldırıp olanca neşesiyle anırması da bir başkaydı hani.
Kafasını yukarıya kaldırıp olanca neşesiyle anırması da bir başkaydı hani.
Eşek
dalga geçiyordu sanki Şebelek amcayla.
Kim bilir belki de onun bize dediklerini tekrarlıyordu o anda eşek “AAAA
deyip ağzını yum Şebelek, AAAA deyip ağzını yum Şebelek.”
Hem
anırıyor hem de uslu uslu dikiliyordu eşek. Şebelek amca semeri yerden
kucaklayıp tekrar sırtına koydu eşeğin ve birkaç adım ilerideki taşın yanına
varınca bindi tekrar üstüne. Semer iki yana devrilecekmiş gibi sallanıyordu
durmadan düz yolda bile. Eğimli yerlerde yine kayabilirdi ama fazla eğimli yol
yoktu artık varacağımız tarlaya kadar.
Meğer
semerin kaymasına neden: semerin bağları ne karın bağı ne de kıç bağı yoktu,
kopuktu her biri. Semer eşeğin sırtında kendiliğinden duruyordu. Eşek bir şeyden ürkse kontrol edebilecek bir
hali de yoktu; yuları yoktu eşeğin.
Şebelek
amca eşeğin sırtında general gibi duruyor, ayaklarını her iki yanda ileri geri
sallıyor ve biz de arkasından yürüyorduk; yine başlamıştı “zart, zurt, tıssss,
pıss, fosss, fısss…”
Bizi
güldürmek için durmadan bir şeyler buluyor ve bizim gülmemizi sağlıyordu
durmadan ve neredeyse akşama kadar sağa sola at gibi gülerek koşturuyorduk onun
hayvanlarına da bakıyorduk.
“Cevcet
eşek zarar işleyecek çevir, Cemheri inekleri çevir bahçeye girmesinler… “biz
boş durmuyorduk, yarım saat bir yerde oturamıyorduk, onlarca hayvana bakıyorduk
gönüllü olarak ama Şebelek amca da biz ne dersek hemen söylüyordu itiraz
etmeden.
İlk
duyduğumuzdan beri kim bilir kaç kere saydırmıştık Ossuruk çeşitlerini; dili
damağı kurur yapışmaya başlardı bazen dili damağına. Bir kere bile “yeter
çocuklar” dediğini duymadım ben.
Hele
o yuvarlandığı esnada hissettiklerini anlatması yok muydu; kalın bir roman gibi
anlatırdı saatlerce. Epeyce de yetmişti bize hani. Anlatımı bittiğinde de “AAAAA deyip ağzınızı
yumun çocuklar.” Demesi yok mu yuvarlanırken suratının aynısı oluyordu sanki;
yaşıyordu aynı şeyi adam.
Bilmiyorsundur
sen Cemheri’ciğim; Şebelek Amcam vefat etti, epeyce de oldu sayılır. İnanır
mısın suratı gülüyordu hala adamın öbür tarafa giderken bile. Belki giderken de
bir şeyler anlatarak gidiyordur; konuşmadan duramaz ki!
Beni
çağırmış çok fenalaştığında ama yanına vardığımda gecenin bir vaktiydi,
yetişemedim gitmişti adam. Elleri sımsıcaktı hala ve yüzünde gülücük vardı.
Gözlerini kapatmışlar açmaya cesaret edemedim; eminim gözleri de dudakları gibi
gülümsüyormuştur.
Onun
gözleri yumuk gülümseyen halini görünce; yaz günü gece uyuduğunda apış arasına
kedi giren nine aklıma geldi. Kim bilir belki de onun da aklındaydı son anında.
Birlikte az hayvan otlatmamıştık hani. Çook da yiyecek bölüşmüştük o dağlarda.
Hatırladın mı?
16/
Devam edecek.
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.