Pazar, Aralık 10, 2017

Mektup-16-Eşeğin Keyfine Diyecek Yok

"Keyifli Eşek"

Eşeğin Keyfi

                Geldik Şebelek Amcamın yanına ve sen kayıp indin eşeğin sırtından. Eşek kafasını çevirip bakmıştı Şebelek amcama ve başlamıştı anırmaya tekrar.
        Kafasını yukarıya kaldırıp olanca neşesiyle anırması da bir başkaydı hani.
                Eşek dalga geçiyordu sanki Şebelek amcayla.  Kim bilir belki de onun bize dediklerini tekrarlıyordu o anda eşek “AAAA deyip ağzını yum Şebelek, AAAA deyip ağzını yum Şebelek.”
                Hem anırıyor hem de uslu uslu dikiliyordu eşek. Şebelek amca semeri yerden kucaklayıp tekrar sırtına koydu eşeğin ve birkaç adım ilerideki taşın yanına varınca bindi tekrar üstüne. Semer iki yana devrilecekmiş gibi sallanıyordu durmadan düz yolda bile. Eğimli yerlerde yine kayabilirdi ama fazla eğimli yol yoktu artık varacağımız tarlaya kadar.
                Meğer semerin kaymasına neden: semerin bağları ne karın bağı ne de kıç bağı yoktu, kopuktu her biri. Semer eşeğin sırtında kendiliğinden duruyordu.  Eşek bir şeyden ürkse kontrol edebilecek bir hali de yoktu; yuları yoktu eşeğin.
                Şebelek amca eşeğin sırtında general gibi duruyor, ayaklarını her iki yanda ileri geri sallıyor ve biz de arkasından yürüyorduk; yine başlamıştı “zart, zurt, tıssss, pıss, fosss, fısss…”
                Bizi güldürmek için durmadan bir şeyler buluyor ve bizim gülmemizi sağlıyordu durmadan ve neredeyse akşama kadar sağa sola at gibi gülerek koşturuyorduk onun hayvanlarına da bakıyorduk.
                “Cevcet eşek zarar işleyecek çevir, Cemheri inekleri çevir bahçeye girmesinler… “biz boş durmuyorduk, yarım saat bir yerde oturamıyorduk, onlarca hayvana bakıyorduk gönüllü olarak ama Şebelek amca da biz ne dersek hemen söylüyordu itiraz etmeden.
                İlk duyduğumuzdan beri kim bilir kaç kere saydırmıştık Ossuruk çeşitlerini; dili damağı kurur yapışmaya başlardı bazen dili damağına. Bir kere bile “yeter çocuklar” dediğini duymadım ben.
                Hele o yuvarlandığı esnada hissettiklerini anlatması yok muydu; kalın bir roman gibi anlatırdı saatlerce. Epeyce de yetmişti bize hani.  Anlatımı bittiğinde de “AAAAA deyip ağzınızı yumun çocuklar.” Demesi yok mu yuvarlanırken suratının aynısı oluyordu sanki; yaşıyordu aynı şeyi adam.
                Bilmiyorsundur sen Cemheri’ciğim; Şebelek Amcam vefat etti, epeyce de oldu sayılır. İnanır mısın suratı gülüyordu hala adamın öbür tarafa giderken bile. Belki giderken de bir şeyler anlatarak gidiyordur; konuşmadan duramaz ki!
                Beni çağırmış çok fenalaştığında ama yanına vardığımda gecenin bir vaktiydi, yetişemedim gitmişti adam. Elleri sımsıcaktı hala ve yüzünde gülücük vardı. Gözlerini kapatmışlar açmaya cesaret edemedim; eminim gözleri de dudakları gibi gülümsüyormuştur.
                Onun gözleri yumuk gülümseyen halini görünce; yaz günü gece uyuduğunda apış arasına kedi giren nine aklıma geldi. Kim bilir belki de onun da aklındaydı son anında. Birlikte az hayvan otlatmamıştık hani. Çook da yiyecek bölüşmüştük o dağlarda. Hatırladın mı?
16/
Devam edecek.
Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.