“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka
kıracaksın!”
TAKSİ KEYFİ
KAŞIK
“Bir de
durakta bekleriz daha, çabuk ol kız aç bacaklarını kırıtma öyle arkamda” hızlı
adımlarla durağa doğru yürüyen Hüsniye, arkasından gelen ses kesilince dönüp
baktı arkasına. Kız dikilmiş kaldırımın ucuna yukarıya bakıyordu arabaların
geldiği yöne.
“Kız aklımı
kaçırtma benim, ne halt ediyorsun sen orada?” diye el kol hareketleriyle
kızgınlığını belli etmişti. Tek tük de olsa insanlar vardı cadde boyunda
yürüyen, onlar duymasın diye de yavaş konuşmuştu.
Fatma Hüsniye’nin dediklerinin hiçbirini de anlamadı, gelen taksiye işaret etti, kapıya yaklaştığında anasına bağırdı “ana kız, gelsene çabuk, acele et” dedi.
Fatma Hüsniye’nin dediklerinin hiçbirini de anlamadı, gelen taksiye işaret etti, kapıya yaklaştığında anasına bağırdı “ana kız, gelsene çabuk, acele et” dedi.
Şaşırmış
olan Hüsniye var olan hızıyla yanına vardı, Fatma binmişti bile arabanın arka
koltuğuna ve yanaştı Hüsniye’ye yer açmak için. Hüsniye de bindi. Adresi
söyledi Fatma taksiciye. Anasına dönerek “kız ana akşama kadar taş döşedik, bir
de otobüs mü bekleyeceğiz durakta, aşk olsun sana yani. Nasılsa kazandım bugün,
keyfini sürelim bari kız.” dedi kıkırdadı sevinçli sevinçli.
Alışkın olan
taksici dikiz aynasından göz attı Fatma’ya, gülümsüyordu Fatma. “Hanım anne
kızınız iyi kazanıyor anlaşılan, çok şanslısınız vallahi. Hani derler ya 'analar
neler doğuruyor' doğru söylemişler vallahi billahi. Tıpkı sizin için söylenmiş
bir söz. Kıymetinizi bilin sizde, nerede görülmüş bu zamanda paraya kıyıp da
anasını taksiyle eve götüren kız?” “Önüne bak sen evladım önüne, başımıza bir
iş kış getirmeden götür de gerisi Allah kerim.” dedi Hüsniye taksicinin düşmüş
çenesini tutması için. Fatma’nın bacağına da esaslı bir çimdik attı yandan.
Mahalleye
taksiyle girseler mutlaka bir gören olurdu, en iyisi mahalleye girer girmez
kavşakta inmekti onlar için. Fatma rahattı aslında ama Hüsniye sıkılıyordu,
dedikodudan çekiniyordu ne de olsa yaşını başını almış kadındı. “Bizi şu
ilerideki kavşağın yanında indir evladım” dedi tok bir ses tonuyla emrivaki. “Emriniz
olur hanım annem” dedi dikiz aynasından arkaya bakıp gülümsedi genç taksici.
Durumu anlayan taksici açık gözlük düşündü, taksimetrede yazan rakamı biraz
daha fazla söyleyecekti, nasılsa bakmazdı bunlar taksimetreye falan, dediğini
öder, belki bahşiş de verirdi, kırıtarak da teşekkür ederler inerlerdi.
Bakarlarsa
da özür dilerim yanlışlıktan dolayı diye düşünüp, bir buçuk katına varan bir
rakam söyledi yirmi metre kadar kala kavşağa. Dikiz aynasından da takip etmeyi
ihmal etmiyordu arka koltuğu.
Fatma
çıkardı para tomarının içinden istediği parayı verdi, ilave olarak bir miktar
da bahşiş ödedi ve teşekkür ederek indi arabadan. “Yan camı açan taksici,
sırıtarak “Allah bereket versin, Allah ne muradın varsa versin güzel ablacım,
buyurun kartımı siz gibi nazik hanımefendiler için her zaman hizmete amadeyim
efendim” diyerek kartını uzattı camdan dışarıya.
Tam da hizasında olan Fatma
başını yana çevirdi ve elini uzatıp kartı alarak çantasına attı, yürümeye
başladılar Hüsniye’yle birlikte.
Halil Gönül
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.