Davulun sesi
Masallarda Anlatılanlar
Masal
gibidir bu dünya da her şey. Bir varmış, bir yokmuş diye başlar bütün masallar.
Evet masallardakiler vardırlar ve bir de bakmışsın yok olmuşlardır. Göz açıp
kapayıncaya kadardır çoğu. Yüz yıllar bile an gibidir masallarda.
Bir
masal dünyasında yaşıyoruz yani; bazıları rezil, bazıları sefil; bazıları da
farkında değil rezillik ve sefilliklerin. Bir gün gelip uyandıklarında
masallarında, ne kadar zaman geçtiğini anlayamayacaklar ama zaman kendini anlatacak
elbette. Zamanın en önemli yaptığı işlerden biridir anlatmak; kişilerin
yaptığını anlatmak.
Bu
anlatımın adına ister tarih desinler ister masal ister doğru ister yanlış; hiç
fark etmez, bir gün mutlaka gün yüzüne çıkacaktır elbette.
Bakıldığında
masallarda tarih kokar buram buram; bazı kokular yanık, yanıksı; bazıları ise
gülücüklerle gösterir kendilerini.
Örneğin
biri çıkar, on yılda bir asır ileriye basar adımının birini ve diğer adımını
atmaya ömrü yetmez; nihayetinde insandır ömrü kısadır. Biri de çıkar bir asır
ilerlemiş adımı aklı almaz, masaldır hala ve sil baştan yapar on yılda uykusu
içinde.
Bir
varmış bir yokmuş, bir dev varmış, o kadar büyükmüş ki adımları yüz yıl ileriye
atabilirmiş adımlarını. Bir kafası varmış ki kısacık boynu üstünde; yüz yıl
ileriyi görürmüş gözleri, o dev icat etmiş yüz yıl ileriyi gören dürbünü.
Bir
türlü kullanamamışlar diğerleri; gözleri perdeliymiş çünkü. Operasyon
geçirmeleri gerekliymiş ama korkularından cesaret edememişler ve hep öyle
kalmışlar; yarı kör.
Bir
varmış bir yokmuş, kafaları örümcek ağları kaplamış. Örümcekler bir girip bir
çıkarmış kafalara. Derken kafalar davul olmuş başka ses duyamamışlar kendi
seslerinden başka. Kendilerinden başkasını coşturmuyormuş çalan davullar;
uzaktan da hoş gelmiyormuş anlayacağınız!
30-11-2017
Halil
Gönül
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.