"Leyla ve Mecnun" |
Doğru ne zaman anlatılabilir, anlatılmak istenirse elbette. Anlatmak istemek için de bir soran olması gerek, olması gerek; meraktan değil, isteyerek sorması gerek ne olup bittiğini anlamak için.
Sormaya bile
ihtiyaç kalmaz bazen, şöyle sımsıcak, tüm benliğiyle sarılması bile içten bir
boşalmanın nedenidir çoğu zaman. Akmaya başlar başlar hava soğuktan sıcağa
doğru. Nasıl olur hani, sıcak hava yükselir, soğuk hava aşağıda kalır
yoğunluğundan dolayı ya, aynen öyle işte sıcak hava çözülmesine neden olur gönüldeki
soğukluğa ve gönülden gönüle -sıcaktan soğuğa- akmaya başlar. Aktıkça soğuk
hava yerini sıcak havaya bırakır.
Konuşmak
gevezeliktir bu hallerde, fayda yerine zarar verir, bazen havanın daha da
soğumasına yol açar; bilir bilmez konuşulduğunda ters tepki oluşur gönül
dağında. Dağların tepelerinde her zaman kar, buz olur daima.
Bütün
yazılan çizilenler yalanmış bugüne kadar, bugünden sonra da öyle devam edecek,
beyinden beyine bağlantı kurulamadıktan sonra. Beyinler arası yolculukta
geçerken zaman saçmalamalar ve gerçeklikler arasında kendimizi de bazen
rüyalarda bazen de yaşanmışlıklarda görürüz.
Yaşanmışlıklar
acı ve tatlı olacaktır ama acılar daha fazla yer kaplayacaktır sinede. Anlatsa
da sine, her şeyi anlatarak ortaya dökmeyecektir, kendine göre saklayacakları
şeyler de olacaktır içlerinde yaşanmışlıkların.
Anlatan
anlatmak istediklerini kurgulayacaktır, birilerine benzesin diye, başka
birileri de kendine benzetecek onları ve sahiplenecektir zamanla; hiç farkına
varmadan başka bir yaşam hüküm sürmeye başlayacaktır gerçek yaşamında.
İntiharlara
yol açan bu farkındalıktır belki de; koskoca bir yaşamın kendine ait olmadığını
anlamak ve daha fazla yüklenebilme gücünü kendinde bulamaması,
etrafındakilerden de yüküne ortak bulamaması kendi istediğince.
İşte, yolun
sonu görünmeye başladı artık. Bu yolun devamı taşlı, topraklı, kara bulutlar
sarmış her yanı, göz gözü görmeyen bir hava hâkim; kimsenin görülemediği,
seçilemediği ancak seslerinin bazıları uğultu, bazıları fısıltı bazıları da
bağırtı olarak duyulmaktadır.
Görünürde ve
algılananda yalnızca yolcunun kendisi vardır o kadar kalabalık yolcular arasında
ne kendisi başkalarını ne de başkaları onu duyar ve hisseder; her varlık kendi
başınadır yolun devamında.
Tedaviye
ihtiyaç hissetmez yürümeye çalıştığı yolda, tek hedefi vardır yolun bitmesi.
Yolu bitirmek de kendine aittir. Peki ya birlikte yürüdükleri? Onlar kendi
yollarını yürümekteler ve başka yolculardan da bi haberdirler, onların görünen
yolları belki de aydınlıktır genellikle arada bir parçalı bulutlu olsa da hava.
Yalan, yalan
kendine ait olmayan her şey yalan; kendine aitmiş gibi devam ettiğin ve kendini
kandırdığın yaşam yalan. Tek gerçek yaşanılan; yalandan anlattığın
yaşanmışlığın yalan. Bir ihtimal dinleyen bulamadığında anlatmak istediklerin
doğru olabilir; ne fayda yok ki dinleyecek kimse, tozu dumana katmışsın, silip
süpürmüşsün yaşamı, her şeyi. Her şeyin seninle kaybolmuş koskoca yalan
dünyada. Dünya da yalan işte böylece. Sıfıra sıfır elde var koskoca sıfır.
Anlatacak bir şey kalmadı artık. Tek gerçek var o da yalan.
14.12.2017
Halil
Gönül
Görsel: Google Görseller
yalan üzerine kurulan hayatların,ilerde çok acı sonuçları olabiliyor..o açıdan "yalan" üzerine yazılmış ve önemli tespitleri olan önemli bir yazı olmuş..elinize sağlık..
YanıtlaSilErtuğrul Yıldırım,
Silteşekkür ederim.