Çarşamba, Mayıs 02, 2018

Kaşık-62-Yakalandılar

“İki kaşığı yan yana olmayacak kocanın, iki kaşığından birini mutlaka kıracaksın!”
"İn de yakalandılar"
BÖLÜM-62-
İn'de Yakalandılar
            Askerler yavaşça yaklaşırken içeriden toprak ezilme ve çıtırtı sesleri duyulmaya başlandı bir anda. Kulak kabartan askerler daha dikkatli olmaları için birbirlerini uyardılar. Biraz daha yaklaşınca is kokusu gelmeye başladı burunlarına. Onlarda emin olmaya başladılar içeride birilerinin olduğundan.
            İnin duvarına iyice yaklaşan askerler duvar yanında siper aldılar taşların arasında.  Kaçabilmeleri mümkün görünmüyordu artık. Kaçmaya kalkarlarsa bile silah kullanmadan in çıkışında üzerlerine atlar yakalayabilirlerdi.  Diğer askerlerin tamamı da gelmeye başladılar.
            İnin dibine kadar yaklaşan çavuş askerlerin bir kısmını tamamen çevreye yaymış tüm kaçma yollarını kapatmıştı. “Çocuklar, orada olduğunuzu biliyoruz. Biz çok kalabalığız ve kaçmanız da mümkün değil buradan. En iyisi çıkın oradan başınıza bir iş gelmeden. Size hiçbir şey yapmaya niyetimiz yok bizim. Bir tiske bile vurulmayacak sizlere. Neyse cezanız devlet verecek, adalete teslim etmek bizim görevimiz. Bu iş çok ciddi ve hafife almayın sakın. Eğer üzerinizde silah, tüfek falan varsa da sakın delilik edeyim demeyin, eleğe dönersiniz zor durumda kalırsak. Can var sonuçta, işin ucunda. Tüm karar sizin. Biz beş dakika bekleyip içeriye gireceğiz. Haberiniz olsun. Düşünün isterseniz.”
            Beklemeye başladılar, endişe içinde ve merakla. “Silah sıkmasalar iyi olur! Diye fısıldadı çavuş. Etrafına dönüp: “arkadaşlar, her ihtimale karşı tedbirinizi alın, siperleriniz sağlam olsun” dedi içeridekilerin duyabileceği bir sesle.
            Bir gölge göründü inin parlayan kenarında ve yavaş yavaş öne doğru geliyordu sanki. Görenlerin yüreği ağzına geldi önce ve nefeslerini tutarak beklemeye başladılar.
            Nihayet gölge inin dışına çıkmış açıkta elleri yukarıda duruyordu ayakta dimdik. “dur olduğun yerde, sakın kıpırdama” dedi çavuş. Yavaşça kalktı siperin arkasından ve yandan dolaşarak inin duvarına yaslanıp yukarıya kalkan kolunu yakaladı ve kendine doğru çekti çocuğu. Güçlüydü, kalındı çocuğun bileği. “yat yüzün koyu yere” dedi çavuş. Kelepçeyi çıkardı belinden, taktı bileklerini birleştirerek. “alın bunu” diye seslendi diğer askerlere. İki kişi gidip aldılar v aşağıya getirdiler büyük kayanın arkasına geçtiler.
            “oğlum daha küçüksün bak, başına iş gelmesin, sen de çık kendi rızanla, arbede yaşanasın ve kimsenin canı yanmasın. Duydun mu beni. Sana iki dakika daha zaman veriyorum. Arkadaşın teslim oldu. Bak bir şey yapmadık ona. Kendi ağzından duy istersen. “
            “Söyle bakalım Herkül, sana bir şey yapan oldu mu? Bir tiske vuruldu mu sana, arkadaşına söyle istersen”
            “kardeşim, hiç kimse bir şey yapmadı, yalnızca kelepçe taktılar bana, götürecek adalete teslim edeceklermiş o kadar. Bence sen de çık. Buradan kurtulamazsın. Elindeki çakaralmazlar da işe yaramaz hemen ilk atışta indirirler seni. Sakın aklından geçirme böyle bir şeyi. Benden bu kadar kardeşim. Gerisi senin bileceğin iş.”
            Bir karaltı daha hareketlenmeye başladı inde deli oğlan da inin çıkışında ellerini havaya kaldırmış bekliyordu işte. Çavuş onu da yakaladı bileğinden, çekti aldı kendine doğru. Kelepçeyi taktı bileklerine, “düş önümüze, gidiyoruz. Toplanın arkadaşlar, işimiz tamamdır, dönüyoruz.” Diye bağırdı çavuş. Neşeliydi sesi. Kimsenin canı yanmadan çözülmüştü bu iş.

Devam edecek...
Görsel: Google Görseller

4 yorum:

  1. Boş günüm, etraf sessiz. Bloglar durgun... Bir bakayım vefalı arkadaşım Halil Bey'in yazdıkları nelermiş? Ama sanırım geriye gitmem gerekecek. Güzeldi, tıpkı yaşanırcasına canlı. Elinize sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ece Hanım, çok teşekkür ederim bu nazik ziyaretiniz için. Gerçekten ortalık çok sessiz ve sakin.

      Sil
    2. Rica ederim. Teşekkürler...

      Sil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.