TV |
Farkına Varmak
Bunu ekseri
o evden ayrıldığımızda fark ederiz belki de. İş içinde yaşarken bunun farkında
olmak bence. Ev kalabalıksa eğer bunu fark etmek oldukça zor olmalı. Herkes her
yerde olunca herkes için her yer aynıdır sanki.
Böyle bir evde insan çıldırmaya bile fırsat bulamaz değil kendine
bakmayı çünkü çok yere ve çok kişiye bakıp duracaksın sürekli, istesen de
istemesen de yapacaksın bu durumu. Herkes de sana bakacak arada sırada da olsa
elbette.
Kaç kişi
yaşarsa yaşasın bir evde, acaba kaç kişi birbirinin suratına veya gözüne
bakıyor? Biraz dikkatli düşünürsek eğer pek de bakıldığını düşünemiyorum ben.
Çünkü yaşayıp gidiyorlar işte öylesine, yaşamak zorunda olduklarının bile
farkında olmadan. Harada gürede bir oraya bir buraya koşuştura koşuştura
zamanlarını geçirip gidiyorlardır mutlaka. Kendine bakacak zamanı olmayanların
başkalarına bakacak zaman ayırabilmesi ne mümkün.
Yalnız kalıp
zamanı harcayamaz duruma geldiğinizde ancak çok şeyi fark ediyorsunuz. Çok
şeyin de ne kadar iyi veya ne kadar kötü olduğunu düşünebilme fırsatı geçiyor
insanın eline. Geçen günler neredeyse bir bir yaşanıyor, ölçülüyor ve
tartılıyorlar hiç yılmadan yorulmadan. Günün sonunda sıfıra sıfır elde sıfır
olarak bitkin düşüp kendini bir yere atıyor insan. İşte o yer bulunduğun
noktaya en yakın yer olma ihtimali çok yüksek.
Bazen de
katlanılamaz oluyor zaman. İnsanın üstüne üstüne geliyorlar el birliği
etmişçesine evin tüm duvarları ve eşyalarıyla birlikte. O yüzden evde eşyanın
az olması belki de iyidir kim bilir. Kadınlar pek taraftar değildir buna ama
mutfakta binde bir lazım olan o kadar çok eşya bulunur ki, çoğunu kendileri
bile hatırlamazlar hatta lazım olduğunda tekrar tekrar satın aldıkları bile
görülür. Ne komik değil mi?
Uzun lafın
kısası: üç odada geçip giden bir hayatım oldu bir zamanlar. İşte bir cümleyle
bu yazının bana anlatan özet. Size ne anlattığını bilmiyorum ama bazen her şey
de anlatılamıyor ki zaten. Hayat da öyle değil mi sanki her şeyini
anlayabiliyor muyuz hayatın? Gelip geçiyoruz veya izliyoruz film sahnesi
gibi.
Ha, bu
arada, arada bir salonda kısık sesiyle açık olan TV karşısında üçlü, ortası
çökük koltukta uzanıp, uyuyup kaldığım da olurdu halen de oluyor ya bazen.
Bazen istemediğimiz şeylere katlanmak zorunda kalıyoruz. Benim için TV de
istenmeyen bir şey, yalnızca vakit öldürmeye yarıyor, vakit çalmaya demek daha
doğru sanırım. Eskilerden, çooook eskilerden bir şeyler öğrenebiliyordu az da
olsa insanlar bu TV illetinden. Arada bir de olsa faydası olurdu ama şimdi öyle
değil artık, zaman çooook değişti.
2/2
21.04.18
Halil Gönül
1/2'ye dön...Görsel: Google Görseller
Televizyonu görünce çcoukluğumdaki televizyon aklıma geldi. Ne alakaysa :)
YanıtlaSilBeyda'nın Kitaplığı,
Silo zamanlar televizyonlar böyleydi de ondandır belki de. :)