"En renkli ev" |
Üç, dört oda arasında geçen zamanlar
Ev 3+1 daire, oldukça geniş geniş
olmasına ama benim içim oldukça dar görünüyordu o zamanlarda.
Salon, geniş
ve ferah, bir de eski tüplü bir televizyon, ikinci elden. Arada bir arıza
veriyor, yumruklayıp, tokatladın mı hemen kendine geliveriyor. Garibimi kötü
alıştırmış alıştıranlar. Huylu huyundan vaz geçmiyor işte. Bir türlü girmemiş
olsun dert, huylar da benzer dertlere, girdi mi çıkmasını bilmezler ağızlarının
tadıyla.
Zaman zaman
dertdaşım oluyordu sanki bu dertli televizyon. Can sıkıntımı alıyor birkaç saat
da olsa meşgul olabiliyordum. Kafamın dağılmasını sağlayabiliyordu her zaman
olmasa da. Bazen de hiç bakmak istemiyordum kendisine, içimi karartıyordu
sanki. Dizilere baksan benim dünyada gördüklerimden çok farklı şeyler olurdu
hep. Örneğin, saray gibi evler, lüks arabalar, şımarık oğlan ve kızlar, boya
kınadan başka bir şeyi düşünmeyen karılar falan canımın sıkılmasına ve
televizyonu kapatmama yetip de artıyordu.
Diğer bir
odada çalışma masam, üzerinde notlarım, bilgisayarım bulunur. Genellikle
yazmaya çalışırım kendime bir meşguliyet sayarak. Bir süredir vardı bu durum.
Yapacak başka iş bulamayınca böyle oyalamayı düşünmüştüm kendi kendimi.
Çıldırma noktasına vardığımı hissettiğim zamanlardı o zamanlar. Belki de
çıldırmış olabilirdim de, farkında değilimdir, tam olarak bir şey diyemiyorum o
zamanlardaki hallerim için.
Alabildiğine
harcanamayan zaman bolluğu içindeydim, bir anda kendimi ıssız bir derinlikte
buluvermiştim. Ne kadar kalacaktım o ıssız hiçliğin içinde ve nasıl çıkacaktım
arayışlarım vardı sadece. Arayışlar dediğimde de ilk aklıma gelen yazmak,
okumak geliyor aklıma başka da bilebildiğim bir şey yok.
Zamanın
oldukça büyük bir kısmını çalışma masamda oturarak öldürmeye çalışıyorum. Bazen
öyle oluyorum ki kendimi kaybediyorum ve unutuyorum içinde olduğum zamanı,
hayaller dünyasında dolaşmaya başlıyorum. Kendime arkadaşlar da ediniyorum öyle
zamanlarda. Bir süre o arkadaşlarla takılıp sohbetler ediyoruz, güldüğümüz bile
oluyor birlikte.
Çalışma masamın
olduğu oda aslında çocuk odası ama ben aynı zamanda yatak odası olarak da
kullanıyorum. Yorgunlaşınca oturduğum yerden kalkıp bir adım atarak yatağa
uzanabiliyorum. Daha kolay oluyor benim için. Yatak odası var ama oraya
banyodan banyoya elbise değiştirmeye gidiyorum. Yani pek kullanabildiğim bir
yer sayılmaz, yatağıyla, yorganıyla, elbise ve yüklükleriyle kendini avutuyor
sadece yatak odası.
Üçüncü en
önemli uğrak yerlerimden birisi de mutfak. Mutfak günün en kıymetli mekânı sanki
bazen kafama göre takıldığım yemekler türetiyorum, bazen de yalnızca çay
demlemek için geçiyorum. Yani olmazsa olmazlardan bir oda mutfak.
Üç oda
arasında gelip geçen ömrüm vardı bir zamanlar. Sıkıntılarımı, arada bir küçücük
de olsa sevinçlerimi paylaştığım üç oda bunlar. Belki kıymeti bilinmez
genellikle ama evlerin bazı odaları diğerlerinden daha önemli ve kıymetlidir o
evde yaşayanlar açısından.
1/2
Devam edecek...
2/2 gelsin...
Görsel: Google Görseller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.