Perşembe, Nisan 26, 2018

Odalar arasında

"En renkli ev"

Üç, dört oda arasında geçen zamanlar

                Ev 3+1 daire, oldukça geniş geniş olmasına ama benim içim oldukça dar görünüyordu o zamanlarda.
            Salon, geniş ve ferah, bir de eski tüplü bir televizyon, ikinci elden. Arada bir arıza veriyor, yumruklayıp, tokatladın mı hemen kendine geliveriyor. Garibimi kötü alıştırmış alıştıranlar. Huylu huyundan vaz geçmiyor işte. Bir türlü girmemiş olsun dert, huylar da benzer dertlere, girdi mi çıkmasını bilmezler ağızlarının tadıyla.
            Zaman zaman dertdaşım oluyordu sanki bu dertli televizyon. Can sıkıntımı alıyor birkaç saat da olsa meşgul olabiliyordum. Kafamın dağılmasını sağlayabiliyordu her zaman olmasa da. Bazen de hiç bakmak istemiyordum kendisine, içimi karartıyordu sanki. Dizilere baksan benim dünyada gördüklerimden çok farklı şeyler olurdu hep. Örneğin, saray gibi evler, lüks arabalar, şımarık oğlan ve kızlar, boya kınadan başka bir şeyi düşünmeyen karılar falan canımın sıkılmasına ve televizyonu kapatmama yetip de artıyordu.
            Diğer bir odada çalışma masam, üzerinde notlarım, bilgisayarım bulunur. Genellikle yazmaya çalışırım kendime bir meşguliyet sayarak. Bir süredir vardı bu durum. Yapacak başka iş bulamayınca böyle oyalamayı düşünmüştüm kendi kendimi. Çıldırma noktasına vardığımı hissettiğim zamanlardı o zamanlar. Belki de çıldırmış olabilirdim de, farkında değilimdir, tam olarak bir şey diyemiyorum o zamanlardaki hallerim için.
            Alabildiğine harcanamayan zaman bolluğu içindeydim, bir anda kendimi ıssız bir derinlikte buluvermiştim. Ne kadar kalacaktım o ıssız hiçliğin içinde ve nasıl çıkacaktım arayışlarım vardı sadece. Arayışlar dediğimde de ilk aklıma gelen yazmak, okumak geliyor aklıma başka da bilebildiğim bir şey yok.
            Zamanın oldukça büyük bir kısmını çalışma masamda oturarak öldürmeye çalışıyorum. Bazen öyle oluyorum ki kendimi kaybediyorum ve unutuyorum içinde olduğum zamanı, hayaller dünyasında dolaşmaya başlıyorum. Kendime arkadaşlar da ediniyorum öyle zamanlarda. Bir süre o arkadaşlarla takılıp sohbetler ediyoruz, güldüğümüz bile oluyor birlikte.
            Çalışma masamın olduğu oda aslında çocuk odası ama ben aynı zamanda yatak odası olarak da kullanıyorum. Yorgunlaşınca oturduğum yerden kalkıp bir adım atarak yatağa uzanabiliyorum. Daha kolay oluyor benim için. Yatak odası var ama oraya banyodan banyoya elbise değiştirmeye gidiyorum. Yani pek kullanabildiğim bir yer sayılmaz, yatağıyla, yorganıyla, elbise ve yüklükleriyle kendini avutuyor sadece yatak odası.
            Üçüncü en önemli uğrak yerlerimden birisi de mutfak. Mutfak günün en kıymetli mekânı sanki bazen kafama göre takıldığım yemekler türetiyorum, bazen de yalnızca çay demlemek için geçiyorum. Yani olmazsa olmazlardan bir oda mutfak.
            Üç oda arasında gelip geçen ömrüm vardı bir zamanlar. Sıkıntılarımı, arada bir küçücük de olsa sevinçlerimi paylaştığım üç oda bunlar. Belki kıymeti bilinmez genellikle ama evlerin bazı odaları diğerlerinden daha önemli ve kıymetlidir o evde yaşayanlar açısından.

1/2
Devam edecek...

2/2 gelsin...
Görsel: Google Görseller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.