Çarşamba, Nisan 04, 2018

Gönlü Zengin Yoksulluk-6-Epmek Amcalar da Geliyor

"Bir sepet elma"
Epmek Amca’lar da Geldi Bizimle

Yerde kalan soframızı topladık “hadi oğlum geç kalmayalım komşulara, gelirken yağmura da yakalanmayalım; erken gidip erkenden de gelelim” diyerek topladığım meyve sepetini aldı eline ve ben de arkasından devam ettim, yetiştiğimde hep yanı başında yürümek için çaba gösterdim.
 Adımları benden uzun olduğu için neredeyse koşturuyordum yanı başında olabilmek için.
Bazen karanlıkta önüme dikkat edemiyorum aceleden ve tökezliyorum can havliyle düşmemek için önüne geçmiş oluyorum derken anladı galiba durumumu, elimden tutarak yürümeye başladık birlikte yan yana; yavaşlamıştı.
Giderken Epmek Amcaların evlerinin önünden geçerken onlara da seslendi babam, Epmek Amca açtı kapıyı, babamı görünce buyur etti içeriye, babam da karşı komşulara oturmaya gidiyor olduğumuzu, isterse onlarında gelebileceğini söyledi. “Sevindi, hemen geliyoruz” dedi. Bekledik birkaç dakika ayakta.
Uzak olsa da yakın, gidilebilecek üç komşuyduk görünür yerlerde, başkaları da vardı ama çok uzaklardaydı tarlaları. Epmek Amca da kış bastırıncaya kadar kalırdı bu tarlasında, toprak damlı, taş duvarlı bir oda yapmış kendisine gençliğinde. Gideceğimiz komşularında öyle bir evi vardı.
Davete gerek olmazdı dağın başında misafirlik için, çat kapı canı isteyen, canı sıkılan, iki kelam laf etmek isteyen çat kapı giderdi birbirinin yanına ve herkes sevinirdi bu duruma. Ellerinde avuçlarında nesi varsa alır biraz yanına gidilirdi, karşı tarafta da aynı şey olurdu, ne varsa koyardı ortaya ve herkes memnun olurdu.
Epmek Amcalarda elinde bir çıkın almış hanımıyla beraber arkalı önlü yürümeye başladılar kapılarını çekiverdikten sonra. Doğada kimse kimseden bir şey saklamaya gizlemeye, korumaya ihtiyaç hissetmiyordu sanki, bir kaplumbağa bile gelip kapıya dayansa açabilirdi.
Babam benim elimi tutarak yan yana devam ettik yürümeye, küçük dereye vardığımızda babam beni kucaklayarak geçirdi dereden ayaklarım ıslanmasın diye. Bu derede başka bir amcanın kaval çalarak koyunlarını karşıya geçirdiğini görmüştüm ben, iddiaları üzerine.
 Akşamdan tuzlamışlardı hayvanları, 50 kadar vardı, bütün varlıkları da onlardı zaten çoluk çocuk. Zapır zapır, o tuz yalamış halleriyle çayı atladıklarını gözlerimle görmüştüm de inanasım gelmemişti.
Çok güzel kaval çalardı, dinlerken kendimizden geçerdik bazen de baktığım öküzlerimiz bahçeye girdiğinde kaval çalan amca göz ederdi onları göstermek için.

6/9

Devam edecek...

1/9'a dön...

Görsel: Google Görseller

6 yorum:

  1. Eskiden güven varmış, kilit yokmuş. Şimdi kilit kilit üstüne ama güven yok maalesef.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ne yazık ki öyle; herkesin gölgesine bile güveni yok. . :)

      Sil
  2. Hırsız kilit milit tanımaz. Hırsız çalmasa da aklının uçundan bile geçirmesi hırsızlığın başlangıç noktasıdır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Profösör,
      evet. her şey önce kafanın içinde başlıyor değil mi? :9

      Sil
  3. Geçmiş zamanın kalbi temiz insanları...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bahce perim,
      evet. Özlüyorum bazen o insanları. :)

      Sil

Hoş geldiniz.
İlginiz için teşekkür ederim.